Havalar inceden soğumaya başlayınca benim bünyede bir romantiklik basması hasıl olur. Normal insanlar gibi bahar aylarında değil, kış girişinde, evet. İşte Kürşat Başar okumaya tam da o noktada karar verdim. "Bu kitap ne anlatıyor yahu" şeklinde kitaba girmeye çalıştıktan sonra, sanırım 50. sayfa civarında, sen kitap bi civcivlen! Nefessiz şekilde bitirdim. Selin isimli bir kızımız var. Anne babası ayrılmış, çocukluğunun ve ilk gençliğinin yazlarını Adalar'da geçirmiş biri. Kuzeni Elfe ve en yakın arkadaşı Nevit ile başlıyor gençliğin ilk gerginlikleri. Hem birbirine destek olan hem de birbirlerini epey yaralayan bir hikaye geçiyor bu üçgenin arasında. İki kadınla bir adamın olduğu yerdeki kaçınılmaz son, gizli aşk, kırılan bir kalp, kaybedilen bir bebek, uzaklaşmalar, kopuşlar... Aslında öylesine sıradan ve gündelik hayatta karşımıza çıkabilecek bir hikaye ki... Gerçekliğinden ve bu kadar yalın şekilde anlatılıyor olmasından etkileniyorsunuz kitabı okurken. Doğan Hızlan'ın arka kapaktaki yorumunda dediği gibi; "edebiyat, olağanı olağanüstüye dönüştürür." Kürşat Başar'ın bazı ofsayt yazdıkları var, buraya sıklıkla da yazıyorum. Fakat şu bir gerçek ki bir kadın penceresinden anlatılan hikayeyi de onun kadar iyi anlatabilecek erkek yazar nadirdir. Kitabın bendeki baskısı Everest Yayınlarından, 115 sayfa ve indirimsiz fiyatı 58,50 TL.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎