Amin Maalouf'un aile hikayesi. İki soy geriye giderek anlatıyor. Kitap babasının öldüğü noktadan başlıyor. Babasının anne ve babasından, onların anne ve babalarından bahsediyor. Aslında ağır aksak bir kitap ve okurken bana Marquez'in meşhur hikayesi Yüzyıllık Yalnızlık'ı anımsattı. Hem aile hikayesinden sebeple hem de isimleri ve karakterleri takip etmekte güçlük çektiriyor okurken. Ağır ağır akıyor. Geçmişe gidip günümüze, anlatıcının geçmişi araştırmalarının altında yatan güdülere göz kırpıyor. Onlarca yıl saklanan mektuplar, yazışmalar, parçalanan aileler, göç eden hem de öyle şehir değiştirmeli değil, ülke, kıta değiştirmeli, denizaşırı değişiklikler... Ülkesinin dışında yaşamayı hayal bile edemeyen benim gibi bir kadına epey uzak fikirlerdi okumaya başlamadan önce. Şu an biraz daha törpülendim belki de. Kitabın geçtiği dönem Osmanlı'nın son zamanlarından, 19. yüzyılın ortalarından başladığını ve ailenin yaşadığı Suriye-Lübnan-Irak üçgeninin Osmanlı'nın bir parçası olduğu, ama başka bir dinin mensubu olma kaynaklı azınlık durumuna düşmüş olmanın verdiği o içten içe isyanın bastırılma isteği çok canlıydı okurken. Son olarak yer yer Mustafa Kemal'e yapılan atıflar kitaptaki favorimdi. Anlatıcının halasının doğumuna yakın Mustafa Kemal, yeni bir ülke kurmasına duyduğu hayranlıktan dolayı, halaya Kemal adını vermek istiyorlar ama kız çocukları olunca Kamal'da karar kılıp vazgeçmiyorlar yine de. Hoş bir detaydı benim baktığım yerden. Okuması güç, aile hikayesi olarak görebilirseniz gider. Bende biraz ağır aktı, bırakmaya niyetlendiğim yerler oldu, günün sonunda ise okumak keyifliydi, her Maalouf kitabı gibi. Kitabın bendeki baskısı Yapı Kredi Yayınlarından, 426 sayfa ve indirimsiz fiyatı 135 TL.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎