Lüzumsuz seviyede gergin bir maçtı. Beni çok gerer zaten bu aynı anda maç yapma mevzuları. Şampiyonluk yarışıymış, küme düşme mücadelesiymiş ne yapalım yahu?! Kalp sekteleriyle izledim maçı. Bu işe bir ara versek iyi olacak. Galatasaray bu maçı kazanacaktı zaten de, rakibin berabere kalması halinde şampiyonluk ilan edilecekti, olmadı, kısmet haftayaymış. Karagümrük maçına dönecek olursam, rakip öne geçtiğinde bile gerginliğe rağmen maçın döneceğini bilmenin verdiği huzur içeriden bağırıyordu. Çok istiyor çünkü bu takım şampiyonluğu, çok çabaladı, çok emek verdi. Üst üste Barış ve Dries'in birer gol ve birer asistinden sonra 2-1'e geldi maç. Akabinde maç beraberliğe geldi. Maçın döneceğine inanç bir yana dursun, çok ters gelmeye başladı o son anlarda ve beraberliğe fit hale geldiğimi itiraf etmek zorundayım. "Tamam ne yapıyorsanız yapın, bitsin berabere" moduna geldim, evet. Ama sonra sislerin arasından Romeo geldi Hande Yener'in tabiriyle. Berkan'ın Kobe sevgisine vakıfız. Kobe'nin forma numarası 24, bu da cepte. Bu sene 24. şampiyonluğa kastırıyoruz ya, böyle bir hikayenin parçası olup kendisini hikayeye dahil etmesi işten bile olmadı Berkan için. Maçın son anlarında, ceza sahası dışından, ucuna ip bağlanmış bir top misali dümdüz bir vuruşla ağları buldu Berkan ve şampiyonluk gollerinden bir diğerini attı. Maçın galibiyet golünü atmasından ziyade bu golün Berkan ile gelmesi çok kıymetliydi benim açımdan. Çünkü çok çabalıyor. Git dediler gitti, gel dediler geldi, sıfır şikayetle hayatını idame ettiriyor. Gurur duyuyorum. Kaldı 2 maç. 99 puan oldu Galatasaray, rekorlar kırarak ilerliyor. Benim gönlümden geçen 105 puanlı, kırılması zor rekorlu bir şampiyonluk. İnşallah olacak. Hedef 24, yürüyedurun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎