Daha önce bir seri okumuştum. Tolstoy'un otobiyografik serisi olduğu yazılıp çizilen Çocukluk, İlkgençlik ve Gençlik kitaplarından oluşuyordu. İşte Efendi ile Uşağı, o serinin devamı olarak geçiyor arka kapağında. Hala Tolstoy'dan mı bahsediyoruz bilmiyorum ama kitabımız iki parçadan oluşuyor. Bir Toprak Sahibinin Sabahı ve Efendi ile Uşağı isimlerinden oluşuyor bu bölümler. İlk bölümde bir feodal bey olan Nehlüdov'un halkla olan ilişkisini okuyoruz. Nehlüdov, genç, tecrübesiz, sözlük anlamıyla tam olarak naif bir çocuk. Okulu bırakıyor, kariyerinden vazgeçiyor, kendini halka adamaya ve kasabayı, topraklarını ıslah etmeye çabalıyor. Ama yüzyıllık alışkanlıklardan kolay geçilmiyor elbette. İkinci bölüm ise şüphesiz daha çarpıcıydı. Bu noktada Tolstoy'un hikayeciliği karşısında bir saygı duruşuna geçmemiz gerekiyor. Öyle bir kar tasviri yaptı ki, dün, mayısın ortasında sıcacık işyerimde elimde çayım varken üşüttü beni. Bu kadar canlı bir fırtına anlatımı nasıl yapılır hala üşüyorum aklıma geldikçe. Arka kapakta bu bölümle ilgili nefis bir ifade var, eklemeden geçemedim: "doğayla insanın mücadelesini arka plana yerleştirerek, açgözlülükle tevazuun, iyilikle kötülüğün insan ruhundaki bitmek bilmeyen savaşını sarsıcı bir hikayeyle gözler önüne serer." nasıl ama nefis değil mi? İki bölüm arasında kıyas yapmam gerekirse ikinci bölümü daha çok beğendiğimi itiraf etmeliyim ki zaten kitaba adını veren de ikinci bölümdü, birinciyi okudum geçtim gibi olacak ama yapacak bir şey yok. Tek nefeste bitecek bir klasik arıyorsanız, hiç düşünmeden edinin. Kitabın bendeki baskısı İş Bankası Kültür Yayınlarından, 144 sayfa hem de an itibariyle indirimsiz fiyatı 48 TL.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎