Yine bir aslında ayın ortalarında yazılması gerekip de ay sonunda yazılan aylık yazıyla karşınızdayım. O nasıl düşük bir cümledir diye düşünmeye fırsat bile kalmadan gündemi sıralıyorum. Hala Ankara'dan haber bekleme modunda olduğum için, açılış, Ankara'ya sıraladığım laflar, diziler, filmler, müzikler, Galatasaray ve kapanış yazımızın programı olacak. Pek kasvetli buralar. Yazının belki de en eğlenceli tarafı, yukarıda gördüğünüz burunluk fotoğrafı. Başlıyorum!
- Havalar soğudu. Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz burundivenden (eldivenden türettim, çok yaratıcıyım, evet.) kendime öreceğim. Ellerime de eldivenlerimi geçirdim mi tamam, kışa hazırım! Kış kadar nefret ettiğim şey azdır hatta, o derece. Ben öyle tumblr kızları gibi "battaniyem üstümde, kahvem elimde, dışarıda kar, karşımda film . . . " türünde biri değilim, hiç olamadım. Aylardır burada ve tabii ki twitterda o kadar ağladım ki havalar soğudu, soğuyor, soğuyacak diye yıldım artık.
- Hayatımdaki monotonluğu blogdan görebiliyorsunuz aslında. Dizi-film-kitap üçgeninde geçiyor günler. Gri dünyamın en güzel, en pembe rengi sevdiceğim; en kırmızı rengi de Galatasaray. Şimdi o, kendine pembe dediğim için kızacak ama kızsın :b benden sevgiliye gidiyor: "seviyorum işte var mı diyeceğin?"
- Gelelim hayatımın kırmızısına, heyecanıma, tebessümüme, Galatasaray'ıma. Üst üste öyle heyecanlar, öyle mutluluklar yaşatıyor ki yemin ederim nazar değecek diye korkuyorum takıma. Şimdi hepiniz ekranınıza tü tü tü yapıyorsunuz. Normal şartlar altında illa ki kazanmanız gereken maçlar vardır. Ama Galatasaray bunu öyle allayıp pulluyor ki, her maç final, her maç goygoy yuvası. Ayrıntılı bilgi için blog içinde blog reklamı.
- Bir totem deniyorum anlatayım hemen. Maç günleri twitter'a tek harf yazmıyorum. Totemin tuttuğu maçlar: Kayserispor (3-0), İstanbul Belediye (3-1), Cluj (3-1), Manchester United (1-0), Elazığspor (1-0). Yazdığım zamansa gidiyor puanlar. Totemi batırdığım maçlarda twitter'a yazmadımsa da dm'den yürüdüm: Mersin İdman Yurdu (1-1), Karabükspor (1-3). Çaktırmayın şampiyon olacağız. Yarın da çıt çıkarmıyorum.
- Galatasaray'dan sonra United demek de şart tabii. Şimdi geçen hafta sarı-yeşil Norwich'e yenilince liderlikten düşmüştü takım. Gel gelelim bu hafta City-Chelsea beraberliği United'ı alıp zirveye oturttu. Öyleyse Melo twiti geliyor: HAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHA
- United demişken de Chicha'ya göz kırpalım ;) Galatasaray'a gol atmaz, United'ın her maçında golü var, comeback'lerin kralı, küçük bezelyelerin en yeşili... Seni sevmeyen ölsün :(
- Ben en çok sevdiğim kadın sanatçı sorulduğunda (kim bana bunu neden soruyor bilmiyorum ama) Sezen Aksu ve Sıla derim hep. Fark ettim ki, Hande Yener de benim en sevdiğim kadın vokallerin arasında geliyor ve sanırım zirvede o.O Zira kendisinin hangi şarkısı kulağıma çalınırsa çalınsın, ezberden söyleyebiliyorum. Bilinçaltıma işlediyse demek...
- Ankara'dan beklediğim haberin ilk ayağı geldi. İkinci ayağı da tutarsam İşler Güçler tayfasını bloga alıp angaranın bağları büklüm büklüm yolları diye haykırmayan ne olsun. Ankara'da olmayı bu kadar istememin sebebine de selam olsun. Allahım ne kadar çok SE geçti. Bu bir işaret mi? EVET!
- Bana şöyle ağlaması bol bi film önerecek varsa bir adım öne çıksın.
- O kadar bağlanma hissi yüksek biriyim ki, başladığım bir oyunu bile "benden sonra napar" kafasıyla bırakamıyorum. Evet, ruh hastasıyım. Evet, sorunluyum.
- Ruh hastası ve sorunlu olmamın nedenlerinden birisi de kilo almış olmam. Çok sevdiğin bir eteğin içine girememek ne demek biliyor musun :( Bilme :(
- Tamam yeter ağladığım gidiyorum haydi. Bu ayın şarkısı da depresif halime uysun istedim. Müziğini çok seviyorum bu şarkının. Emre Aydın söylüyor. Beni biraz böyle hatırla... Aralıkta istediklerimiz olsun, inşallah!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎