Pembe tişört

İşten dönüyorum, 1-1.5 saat önce falan..
Çok yorgun değilim. Aylak aylak dışarı bakıyorum camdan. Bi yandan da Neşeciğimle günün kritiğini (bildiğin goygoy) yapıyoruz
Serviste önümde oturan adam pembe bi gömlek giymiş.
Hani ona doğum gününde aldığım tişörtün pembesinden.
Erkekler neden pembe giyiyor ki? Ondan başkası giymesin. Giymese olmaz mı? Nolur giymesin ya...
Bi de Göksel şarkı söylemesin.
"Kalbimin ortasına bıraktın aşkını, acıyor" dedikçe acıtıyor.
Kimse aşktan da aşksızlıktan da ölmez, kabul.
Ama 5 senenin acısı da 5 günde geçmiyor.
Az müsaade edin de acımızı yaşayalım.


Bazen...

O rüyadan uyanıp hayatla tanışırsınız.

Bitti.

20 Mayısta,
doğum gününde,
gülerek kutlamak yerine bi değişiklik yaptık.

Günlerden Galatasaray vol.2013/2014 sezonunun sonu.

Çok yüksek kalite fotoğraf. Büyüğü için üzerine tık..
Bu sene günlerden Galatasaray serisinin 3. senesi. 3 senedir ligde oynanan her maçı bir fotoğraf, bir paragraf yazı ile kutluyor, sezon sonunda da bağıra çağıra şampiyon oluyorduk. Hatta bazı anlarda tek fotoğraf, bir paragraf yazı yetmediğinde fotoromana dönüyordu iş. Uzun uzun kutlanan galibiyetler, sezonların kırılma anları, hikayeler, hüzünler, daha çok mutluluklar... Adam bilmiş de söylemiş "futbol asla sadece futbol değildir" diye. 

Günlerden Galatasaray vol.34

Lig kötü başladı, kötü devam etti, bize döner gibi oldu, kötünün iyisi bitti. Acısıyla tatlısıyla olumlu olumsuz her şeyiyle bir sezon daha geride kaldı. Sezonun son maçı, Şampiyonlar Ligi için önem arz eden Kayseri Erciyesspor maçıydı ve 2-1'lik galibiyetimizle sona erdi. Galibiyeti getiren golleri Burak ve Umut kaydederken Galatasaray, belki de sezonun en iyi ilk yarı performansını en son maça saklamıştı. Maçın en güzel anıysa, hafta içinde kömür dekoru verilen saha girişinden baretlerle çıkan futbolcularımızdı. Belki de sezonun en güzel anlarından biriydi benim açımdan. Tüm yaşananların, geçtiğimiz hafta içinde kaybettiğimiz yüzlerce insanın ardından hayata devam etmek, hiçbir şey olmamış gibi yaşamak zorlasa da, klişe lafta da dendiği gibi maalesef show must go on. Sezona veda ettiğim bir yazı daha gelecek sonra 3 ay kadar futbolla ilgili yazı yok, söz. Kitaplara, filmlere, tatillere eğileceğim. Belki de biraz acıyan yanlarımdan bahsederim, bilmiyorum :) 
Sen şimdi Şampiyonlar Ligine doğru yürüyedur GALATASARAY!

Arda Turan OLEY!

Saat 18.40, Barcelona - Atletico Madrid maçı henüz başlamadı. 
Spora çıktık.
Spordan döndük, eve çıktık. 
Twitter'da geziyorum. 
Arda'nın fotoğrafını ve yeni imajını gördüm.
"Velet ne güzel olmuş saçları" dedim ve fotoğrafı ablama gösterdim.
Yarım saat geçmedi bu sefer ağlarken çekilen fotoğrafını gördüm.
Sakatlanmış, oyundan çıkmış.
Gözüm Galatasaray maçında, aklım onda. Acaba iyi mi, acaba oralARDA da şampiyonluk yaşayabilecek mi diye düşünüyorum.
Gol atıyorlar. Maç beraberlikle bitiyor. Maç sonunda ağladığı için hafifçe şişen gözleri gururla parlıyor.
Ben mi?
Ben ondan çok uzaklarda, onun için evladımmışçasına sevinip gururlanıyorum.
Muhtemelen Galatasaray'a döndüğü sene, en çok da onun için, gidip o kombineyi alacağım.
Kutlarım sipsi, tüm kalbimle. 
Şampiyonlar Ligini de al gel, evimize, Galatasaray'ımıza dön.

Günlerden Galatasaray vol.33

Çok uzun süredir bu kadar güzel gollerin atıldığı bir maç izlemek kısmet olmamıştı. Çok şey beklediğimiz adamlardan istediklerimizi bulamadığımızda yaşadığımız hayal kırıklığı şüphesiz ki paha biçilemez. Şampiyonlar Ligi yolunda Trabzon deplasmanındaydık pazar akşamı. Önce Wesley'nin muhteşem volesi bizi karşıladı. Sonra Selçuk'un şahane frikiği... Selçuk bu sene hiç frikik golü atamamış biliyor musunuz? En son geçen sezon yine son maçtan bir yada iki hafta önce atmış frikik golünü. Selçuk'un bu golünden Kırmızı Dünyam da mahrum kalmasın dedik ve ekledik gifini. İşte bunlar hep halka hizmet. Maç 2-1'e geldikten sonra bu sefer Sneijder frikik için geçti topun başına ve aşağıdaki müthiş aşırtma vuruş ile bizi sevince boğdu. Amme hizmetimiz yine yazının devamında tabii. Maç 3-1 olduktan sonra da gelecek haftayı düşünmeye çoktan başlamıştık. Biz Erciyes maçını düşünmeye başlamışken Umut Bullet 4. golü ağlarla buluşmuştu bile. Ve ben, tüm bu şahane goller olurken BEN, Konya'dan Ankara'ya hızlı tren seyahati yaparak evime geliyordum. Bazı şeyleri bu kadar atlıyor olmam akıl karı değil gerçekten. Gifler devamında, Şampiyonlar Ligine doğru yürüyedur GALATASARAY!

Sorunlar! Çıkın aklımdan!

Son günlerde kendim gibi değil de başka biri gibi davranıyorum. Bu bazen olumlu bazen de olumsuz sonuçlanıyor elbette. Kafa karışıklıklarım boyumu aşmışken (ki çok zorlanmıyorlar malumunuz) almam gereken kararlar olması işimi kolaylaştırmanın tam tersini yapıyorlar. Bişeylerden kaçmaya çalıştıkça aslında geleceğinden emin olduğum ana doğru ilerlediğimi görmek tuhaf geliyor. Uzatmanın manası yok aslında. Sorun insanlığın kalanında değil bende. Problemin kare köküyüm gördüğünüz üzere.

Bir Yumak Mutluluk - Debbie Macomber

Küçük Mucizeler Dükkanını bitirir bitirmez bu kitaba geçtim. Lydia'nın dükkanındaki ilk senesini atlatmasının ardından bu kez de çorap örme kursunu açmaya karar vermesiyle başlıyor. Yine 3 kişi kaydoluyor kursa ve bölüm bölüm 4 karakterin hayatında olanları okumaya başlıyoruz. İlk kitap ile kıyaslamak gerekirse bir Carol yoktu mesela. O yüzden çok içim ısındı diyemem. İkinci kitap biraz daha zorlama geldi bana yada beklentim yükseldiği için öyle düşündüm şimdi bilemedim. Bir Yumak Mutluluk da tıpkı Küçük Mucizeler Dükkanı gibi 480 sayfadan oluşuyor ve ciltsiz hali 20 TL'den satışa sunuluyor. Bu noktada tavsiyem internette kitap satışı yapan İdefix, D&R ve Kitapyurdu sitelerini takip etmeniz yönünde olacak. Ben Macomber'in ciltli 5 kitaplık serisini 55 TL gibi komik bir fiyata aldım ki kitap başına 11 TL düşüyor. Neredeyse yarı fiyatına yani. Gelelim bir diğer tereddüde ilk kitabı okumadan bu kitabı okusam ne olur sorusunun yanıtı birkaç cümle öncesinde gizli aslında. Beklentiniz yükselmez benim gibi. Zaten yer yer ilk kitaba değiniyor. Ama tavsiyem ilk kitabın ardından bunu okumanız yönünde zira hikayede kopukluklar olabilir. Keyifli okumalar dilerim. 

Küçük Mucizeler Dükkanı - Debbie Macomber

Sırf kapağına tav olup almak istediğim kitaplar yazıyordu Macomber. Burada kitapları aldığımı ve en kısa sürede okumak için sabırsızlandığımı yazmıştım. Kitap beynindeki tümör nedeniyle iki kez ölümden dönen Lydia'nın babasının eski dükkanını bir örgü dükkanına dönüştürme hikayesi ile başlıyor. Lydia dükkanını daha popüler bir hale getirmek için bebek battaniyesi örme kursu açıyor ve olaylar gelişmeye başlıyor. Örgü kursuna gelen ve birbirinden farklı hayatlar yaşayan 3 kadın, hastanede geçen seneler yüzünden gerçek dostu olmayan hanım kızımızın dostu oluveriyor. Hikayede beni en çok etkileyen karakter şüphesiz Carol oldu. Kitabı okumayanlar için spoiler vermeyeyim ama anne olmayı bu kadar istemesi içimde bir yerlere dokundu açıkçası. Kitap 480 sayfa olarak yayımlanmış ve ciltli hali 25, ciltsiz hali 20 TL olarak satışa sunulmuş. Kitabın sonunda bebek battaniyesi nasıl yapılır konulu bir sürpriz de okurları bekliyor. Şimdiden keyifli okumalar.

Günlerden Galatasaray vol.32

Dün akşam kabus gibi başladı ilk yarı da bu şekilde devam etti. Geride bıraktığımız 2 sene ve bu senenin başında Fatih Terim ayarı dediğimiz olaya güvenerek içimiz rahat oluyordu. Kaldı ki unutulmaz geri dönüşler ve hiç beklemediğimiz maçlardan aldığımız galibiyetler de haklı çıkarmıştı. Taa ki Mancini gelene kadar... Hiç beklenmedik maçlarda gelen puan kayıplarının ardından ilk 15 dakikada 2-0 geriye düşünce birçoğumuz nasılsa sezon bitti kafasına girmiştir muhtemelen. İkinci devrede bulduğumuz 3 gol ise takımın oyunu kontrol edebilitesinin ve istediği zaman gol bulabilitesinin göstergesi gibiydi. En azından benim gönlümden geçen bu şekilde olması. Zira kötüsünü düşünmek içimden gelmedi hiçbir zaman, bu da benim lanetim diyeyim. Burak'ın attığı iki golün ardından gelen Umut golü, ki birçok manşetin "Umut" dolu sözler fısıldadığını tahmin edebiliyorum, bize yukarıdaki gol sevincini yaşamayı da gösterdi. Geçtiğimiz günlerde baba olan Umut'un Bebeto sevinci yapması şüphesiz ki maçın come back'i dışındaki en güzel anıydı. Bu haftayı da geride bıraktık, Şampiyonlar Ligine kaldı 2. Yürüyedur GALATASARAY!