Uzun zaman oldu sinemaya gitmeyeli. Bazı zevklerimizin artık zevk/ihtiyaç kategorisinden "lüks" kategorisine geçiyor olması beni çok kızdırıyor. Bugün ortalama bir filme İstanbul'da gitmeye niyetlenirsen, 2 kişi için konuşuyorum, 50-60 TL arası, Ankara'da 45-50 TL arası, yaşadığım şehir olan Konya'da ise 40-45 TL'den aşağı çıkılmıyor. Araç yoksa toplu taşıma bu maliyete 10 TL daha ekliyor ki bu da bizi en başa yani "sinemada film izleme" olayının zevkten lükse dönüşmesi olayına getiriyor tekrar. İzlememek de bir tercih fakat her şeyden vazgeçmek de biraz hayatı boşa akıtıp israf etmek gibi geliyor bana. Evet, girişte epey goygoy yaptığımıza göre artık konumuza yani filme dönebiliriz.
Filmin adı Elektrik Savaşları olmuş ya, okuduğumdan beri bir gülme geliyor. Keşke Akım Savaşları falan diye çevirselerdi sanki daha az komik olurdu gibi geldi şu an. Bir de filmin vizyon tarihi ile ilgili bir sıkıntı olmuştu. Film aslında geçen sene vizyona girecekti (hatta IMDB'de 2017 yazıyor) ama yapımcısıyla mı yönetmeniyle mi ne sıkıntı olmuştu da vizyon tarihi ötelenmişti falan. Neyse, neticede gösterime girdi ben de çarşamba akşamı gidip izleme fırsatı buldum. Filmin konusu Edison - Tesla - Westinghouse arasında süregiden elektrikte kimin şirketi daha öne çıkacak rekabeti üzerine kurulu. Aslında filmin Tesla'yı övecek bir film olmasını bekliyordum ki fragmanlardan çıkardığım ve biraz araştırdığımızda gördüğümüz de buydu açıkçası. Öte yandan -muhtemelen Benedict etkisidir- şahsi beklentimin aksine yapım Edison filmi olmuş. Aile hayatından şirketine, icat ettiği malzemelerden gazetelere verdiği röportajlara kadar filmin çoğunluğunda Edison'u canlandıran Benedict'i gördük. Hatta görüyor ve artırıyorum, Edison'un yardımcısını Tesla'dan daha çok izledik. Şikayetçi miyim, kesinlikle hayır zira filmi izlemeyi istememin %60'ı falan Benedict itiraf etmek gerekirse...
Kast seçimleri başarılı. Filmin sonunda (spoiler sayılmayacağını düşünüyorum) karakterlerin hayatlarının nasıl nihayete erdiğini okuduğumuz sahnelerde yayınlanan fotoğraflarla karakterler epey yakındı. Bilhassa Nicholas Hoult müthiş bir makyaj ve saç tasarımı ile adaşı sayabileceğimiz Nikola Tesla olmuş. Benedict'in daha önce Sherlock gibi, Imitation Game'de izlediğimiz Alan Turing gibi dahi karakterleri ne kadar başarılı canlandırdığını zaten biliyorduk ki Edison ile bu bir kez daha kanıtlandı. Belki de konfor alanı olarak dahileri seçmiştir ve Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek duymuyordur. Belki de artık kendisini bambaşka bir rolde izlememizin zamanı gelmiştir. Nasıl oynarsa oynasın, o çeksin ben izlerim, öyle seviyorum kendisini. Baş rollerin yanı sıra yan roller de epey başarılı. Özellikle Westinghouse'un eşi filmin lokomotif unsurlarından biriydi. Kadının hırsının zaman zaman hayatındaki erkeği bile değiştirecek kadar kuvvetli olması fikri filmde gizlenmiş alt metinlerden biriydi ve bir kadın olarak açık yüreklilikle söyleyebilirim ki çarpıcıydı! Şöyle bir bakıyorum atladığım bir şey var mı diye... Sanıyorum yok. Benedict'i seviyorsanız, biyografi seviyorsanız, geçmiş zamanı izlemek sizi bozmuyorsa, o sizsiniz, hoşgeldiniz! Bu filmi de seveceğinizi düşünüyorum. En azından batmayacaktır.
Vizyon tarihi: 13 Eylül 2019
Süre: 1s 45dk
Yönetmen: Alfonso Gomez-Rejon
Oyuncular: Benedict Cumberbatch, Michael Shannon, Nicholas HoultTür: Dram, Tarihi, BiyografikÜlke: ABD
Konu: Tarihin en önemli olaylarından biri olan elektrik ampülünün icadını konu ediniyor. Tarihe elektrikte alternatif akımın kullanımına öncülük eden isim olarak geçen George Westinghouse, Tesla'nın desteğini alacaktır. Çünkü Westinghouse'a göre Edison, icadı konusunda ölümcül hatalar yapmıştır. Tesla ve Westinghouse, alternatif akımla ilgili büyük bir bahse girer. Kazanan kişi tarihin akışını değiştirecektir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎