Vay vay vay! Neler kaçırmışım da haberim yokmuş. Öncelikle kitap Mungan'ın ilk romanıymış. İlk kitabında bu kadar kapsamlı bir kadın cinsi tanımı yapabilmek hem de erkek haliyle bunu yapabilmek için öncelikle müthiş bir gözlemci sonra da derin bir bilge olmak gerekiyordur herhalde. Buna bir saygı duruşumu göstereyim. Kitabın detayına inmemiz gerekirse Nermin isimli bir karakterimiz var. Beyaz yaka, reklamcı, çocuk değil kariyer yapan, kendi düzeninde kendi kendine yaşayan bir ablamız. Bir arkadaşı "evliliğini kurtarmak için" eşiyle tatile çıkarken 5 yaşındaki kızını Nermin'e emanet etmek istiyor. Nermin ne kadar istemese de mecburen tamam diyor ve bu 5 günlük emanetçiliği okuyoruz Nermin'in gözünden. Tuğde isimli kızımız o yaştaki bütün veletler gibi biraz şımarık, biraz bilmiş, bıcır bıcır bir sinir bozuculuğu var. Kız çocuklarının o dönemini bilirsiniz, dünya kendi etraflarında dönüyor zannederler ve her şeyi kendi keyiflerinin istediği şekilde olmasını isterler ya, işte onun bir versiyonu. Nermin bir yandan çocuğu boğup bir kenara atmamak için çaba sarf ederken diğer yandan çocuğun bazı özellikleri üzerinden geçmişinden kadınları ve onların özelliklerini anlatıyor okura. Kitabın alt metninden bana geçen en net mesaj şu oldu; kadınlar doğdukları andan itibaren toplumsal cinsiyet kodlarına maruz kalarak kız çocuğu olarak değil, aslında kadın olarak büyüyorlar. Bu şımarıklıklar, ben oldum havaları, çocukluğunu yaşayamamak falan hep bundan. Nokta atışı bir tespit, saygı duymamaya imkan yok. Bu sene okuduğum en iyi kitaplar sıralamasına kafadan ilk üçe koyarım. Kesinlikle ıskalanmaması gerekiyor. Kitabın bendeki baskısı Metis Yayınlarından, 536 sayfa ve 232 TL.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎