Otobiyografi okumaktan keyif aldığım doğrudur. Çünkü bir insanın kendi hikayesini kendi kaleminden, kendi sözcükleriyle okuyabilmenin keyfi bence başkalarının gördüğü açıdan daha kıymetli. Eğrisiyle doğrusuyla bir temize çekme çabası belki de bilemiyorum. Çok da özenirim. Anlatmaya değecek bir hikayem olsun çok isterdim. Akın Öngör'ün müthiş anlattığı bir hikayesi var mesela. Memur bir ebeveynin üç oğlunun sonuncusu. Yani öyle altın kaşıkla doğmuş, hayata 1-0 önde başlayan şanslı çocuklardan falan değil. Ailesinin bilinçli olmasından mütevellit üç oğullarını da iyi eğitim alan bireyler olarak yetiştirmiş. Öyle ki kardeşlerinden birisi inşaat mühendisi, diğeri mimar, Akın Bey ise işletme eğitimi almış. Yabancı dile çok önem vermiş aile ki bence kırılma noktası burası olmuş. Zira iyi bir eğitimin üzerine dil de eklenince önü açılmış. Bir de spor geçmişi varmış ki hayatında sanıyorum iş disiplinine epey katkısı olmuş. Akın Öngör, Garanti Bankası'na altın çağını yaşatan genel müdür. Kitaba adını veren güç işte tam da bu yetki. Bir nevi "paraya yön veren adam" olmaktan sonra emekliliğini vererek hayatının ikinci yarısına geçmiş. Peki bu kendisini hayattan pasifize etmiş mi? Tabii ki hayır! Yelkenli kullanmaya başlamış, dalgıçlık yapmış, bağcılıkla ilgilenmiş ve bununla bağlantılı olarak şarap üretimi gerçekleştirmiş. Okul açılmasına vesile olmuş. Bazı kallavi okullarda dersler vermiş. Dolu dolu geçen bir ömür yaşamış. Benim kendisinden en çok etkilendiğim bölümse yılın 5 ayını eşiyle teknesinde geçirdiğini anlattığı pasajdı. Keyifli bir dili var kitabın. Sabah başladım akşam bitti, zaten ekseri kendi hayatından fotoğraflarla falan desteklediği için fotoroman gibi okudum geçti. Kitabın bendeki baskısı Mundi Yayınlarından, 175 sayfa ve 140 TL.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎