O kadar çok gördüm ki bu kitaptan cümleleri, artık dayanamayıp aldım ve okudum. Ve evet, hemen her sayfada bir aforizma kasılmış gibiydi. Kitapta Basil isimli bir ressam var. Hayran olduğu Dorian isimli bir arkadaşı var. Basil birkaç kez Dorian'ın portresini çiziyor. Bir gün öyle bir portre çiziyor ki, adeta ustalık eseri oluyor. Fakat portre efsunlu gibi bir şey... Şöyle ki hikaye bu ya, Dorian portreyi görünce gerçekliği ve güzelliği karşısında dehşete düşer ve bir dilek tutar. Dileğin neticesinde de Dorian yaşlanmaz ama portredeki yüz çirkinleşip çöker. Nefis bir karakter kitabı. Kötü karakter özelliklerinin ve özellikle de kibrin, insanın başına nasıl musallat olduğunu anlatıyor uzun uzun. Dorian ruhunu şeytana satmış bir insan. Hiçbir günahtan da çekinmiyor bu yüzden. Lord Henry karakteri var, başta kadınlarla ilgili öyle fikirleri var ki beyaz bir çift eldiveni elimden çıkarıp suratını o eldivenlere tokatlamak istedim okurken. Bu kadar da ukala olunmaz ki arkadaşım! Tamam ukalalık benim de karakterimin bir parçası ama sırf benle hemcins değil diye dünyanın kalan yarısını da gömmem yani. Kitaptaki üç karakterin üçüyle de kendimi bağdaştıramamakla birlikte okurken etkilenmekten kendimi alamadım. Bazı bölümleri aşırı yorucu olsa da kitabın geneli akıcıydı. Kitabın bendeki baskısı İş Bankası Kültür Yayınlarından, 272 sayfa ve 34 TL.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎