Biraz gülücük, biraz beklenti altında kalması, biraz göz dolması, çokça beklemenin sonunda gelen kavuşma. Galiba dert yanmalı bir yazı olacak haydi başlayalım.
Yıl 2014 veya 2015, Çalgı Çengi, İşler Güçler ve Kardeş Payı'nı hem yazan hem de gönlüne göre çekip izleyicinin beğenisine sunan Selçuk Aydemir'in bir kitap yazdığını öğrendim sosyal medya hesabından. Kitap çıkar çıkmaz hemen aldım ve okumaya başladım. Her sayfasında ağlatana kadar güldüren bir hikayeydi Mahalleden Arkadaşlar. Öyle ki Ankara'da yaşadığım ve kitabı okuduğum dönemde 521 numaralı otobüsle Bilkent Köprüsünden Eskişehir Yoluna inerken o kadar çok gülmüştüm ki neredeyse otobüste koltukların arasına düşecektim milletin ayağının üzerine. İşte Mahalleden Arkadaşlar böyle can güvenliğinizi tehlikeye atacak kadar komik bir kitaptı. Pandemiden önce kitabın filmleşeceği haberi geldi. Çektiler falan. Sonra ekrana düşmesi biraz uzadı. Araya covid belası girdi. Artık filmden ufak ufak umudu kesmeye başlamıştım ki Selçuk İnstagram'da soru cevap yapıyorken filmle ilgili gelen soruya 4 Kasımı işaret etti vizyon tarihi olarak. Yaklaşık 2 ay önce falandı ve ben aşşşırı mutluydum. 9 Kasım akşamı benim için Ankara'da başlayan Mahalleden Arkadaşlar serüveni Konya'da tamamlandı.
Filmde Selçuk'un küçüklüğü anlatılıyor. Bir 90lar çocuğunun yaptığı her şey var. Arkadaşlarıyla saatlerce oyun oynama, eve zorla sokulma, atariler, yazın camilerdeki kuran kursları, tüftüfler, ninja kaplumbağalar, arkadaşlarla para kazanma çabaları... Y jenerasyonundansanız yazdıklarımın tamamı tanıdık gelecektir. İşte Selçuk bu dönemin filmini çekmiş. Filmde Selçuk'u Esat Polat Güler, annesini Nurgül Yeşilçay, babasını Alper Kul oynuyor. Oyunculuklar biraz fazla fazlaydı. Komedinin şu "aşırı" kafasından biraz çıkması lazım artık. Selçuk'un çektiği son filmlerde bu durum beni epey rahatsız ediyor. Fazla fazla oynamacılık fazla fazla komedi getirmiyor. Gülücükler tam aksine doğallıkta saklı. Cümlelerde, esprilerde, özetle sözlerde. Kitabı okurken kendimden geçercesine gülmem bundan ileri geliyordu. Kardeş Payı'nın kalbime en dokunan işi olmasının sebebi bu doğallıktı. Kabul, kitabını okuduğumuz her film biraz hayal kırıklığı yaşatır, ama bu kadar da uzak olması, kalbimi kırdı açıkçası. Kitabı şimdi elime alsam, bugün uyumadan bir tur daha bitiririm. Fakat 1,5 saatlik bu filmi ikinciye izler miyim? Bilemiyorum altan.
Sanıyorum kitapla çıtayı o kadar yükseğe koydu ki, filmi bi sevemedim ben. Bak kitaptan bağımsız izlesem belki, neden olmasın, ama bu kitabın filmi bu değil. Kitapla filmin yazarı farklı iki insan gibi. Sanıyorum zaman geçtikçe değişiyoruz hepimiz ve yazık ki Selçuk da öyle. 2015 yılında kitabı yazan Selçuk ile 2019 yılında filmi yazan Selçuk aynı kişi değil işte. Bu yüzden de film kitap kadar tatlı gelmemiş olabilir, olsun. Daha yazacak çok kitabı, çekecek çok filmi dizisi var. Ve ben, Serap olarak, her işinde onun çıkardığı her eseri ilk edinenlerden birisi olacağım. Bendeki kredisi bakidir. Yer yer güldürüp bazı anlarında gözlerimi doldurmuş olsa da kitap>film oldu bir kez daha maalesef. Zaten ekseri böyle olmaz mı? Kitap-film kıyaslarında geçeni görmedim, kafa kafaya gelen Dan Brown kitaplarıdır sadece. Ha, bu demek değildir ki bu filmi izlemeyin. Bence gidilsin izlensin. Başkasına gideceğine Selçuk'a gitsin. Böyle de adam kayırıcıyımdır. Zira demin de belirttiğim gibi hem saygımı hem sevgimi ziyadesiyle kazanan bir sanatçı bence Aydemir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎