Tek günde, hızlı ama epey acılı, kasımın melankolik havasına aşırı uygun. Adichie'nin babasını kaybetmesinin ardından yaşadığı yas sürecini anlatıyor kitap. Bölüm bölüm, duygu yoğunluklu sözlerle, o kederi tüm kalpte hissettirerek okutuyor. Deneme türündeki kitaplarda bu sorunsalı genelde yaşıyorum okurken. Nedir bu sorunsal? Kitabın altını çizen birisi olsaydım hemen hemen her sayfada birer pasajı çizerdim mutlaka. Şimdiyse not alarak okudum. En çarpıldığım sözü paylaşmadan edemeyeceğim çünkü çok gerçek, çok acı, böyle tokat gibi bir cümle. Diyor ki, "sevgi, bilinçsizce de olsa kederin size asla dokunmayacağını düşünmek gibi hezeyanlı bir kibrin içine mi sokuyordu insanı?" İş yerinde okumuyor olsaydım, yalnız olsaydım, kalbime tekme yemiş gibi hissettiren bu sorunun akabinde göz yaşlarımı tutamazdım büyük ihtimalle. Yapabildiğim şeyse arkama yaslanıp sararmaya yüz tutmuş kayısı ağacına doğru gözlerimi dikip bir sigara yakmak oldu. Herkesi, her zaman çarpmayabilir, benim duygusal bir zamanıma denk gelmiş olabilir, ama Ngozi'nin durumundaki -babasını kaybetmek- gibi büyük kederlere dokunmadan -şükürler olsun- da empati yapabilecek duyguya sahip olmak keyifliydi. Kitabın bendeki baskısı Doğan Kitaptan, 120 sayfa ve 33 TL. Dertli bir dönemden geçiyorsanız, yarasın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎