Sezen Aksu bu şarkıyı yazarken ne düşündü, ne hissetti bilmiyorum diye konuya bodoslama girmek istiyorum öncelikle. Onno Tunç'un ölümü 96 senesindeymiş, şarkının çıkışı da aynı yıl. "Hasretin kızıl haresi, çileli başıma gelip taç oldu" der Sezen şarkı içinde. Ölüm yüzünden ayrıldığı sevdiceğinin mi hasretidir ona bu sözleri yazdıran? "Hazan güneşim" dediği, "güz ayazında" onu kor gibi yakan ateşe benzettiği kaybettiği sevdiği midir? Ondan vazgeçemeyeceğinin farkına vardığı için mi "beni yanına al" demiştir veya? Kafamda deli sorular var. Vazgeçebilmek için yeni bi yola mı girmek gerekir her zaman? İnsan başka birini sevmeden, sevdiğinden vazgeçemez mi? Görünce artık heyecanlanmamak için, çırpınmamak için ne yapmak gerekir? Üzerine yağan hatıralar ne zaman diner? İnsan hafızasının belli bi sınırı varsa, kaç kitap daha okumak gerekir eski hatıraların silinmesi için, kaç insan daha tanımak, kaç yeni hatıra daha oluşturmak gerekir? Ne zaman geçeceğini bilmediğim bi sızı var içimde. Hatta geçecek mi onu bile bilmediğim. Zira bitti dediğin an bitmiyormuş karşına çıkıverince kalakalıyomuş insan. Sonuç yok, çözüm yok. Dönüp dolaşıp aynı yere geliyorum sanırım; ölüm değilse bizi ayıran yazık etmişiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎