Oscar adayları açıklanacak ve bu film muhtemelen en iyi film başta olmak üzere birden fazla dalda aday gösterilecek. Ben filmi pazar gecesi izledim ve pazarı pazartesiye bağlayan gecenin ilerleyen saatlerinde ertesi gün işe gidecek olmama rağmen dayanamayıp bu yazıyı yazmak için açtım blogu. Siz salı sabahı bu saatlerde okuyacaksınız. 2018 Oscar Adayları arasında da ilk film bu olsun yazdığım dedim. Zira diğer filmlerden farklı, daha basit ama basit olanın güzel olduğunu açıklamada Cryuff kadar başarılı bir iş olmuş. Hadi başlayalım!
Filmle ilgili hiçbir beklentim olmadan, tamamen Netflix'te denk gelmemle izledim. Sonra okumaya başladım filmle ilgili yorumları ve genele yayılan büyük bir beklenti söz konusu olduğunu gördüm ki film ödüller falan da almış IMDB'ye göre. Biri yabancı dilde film diğeri yönetmen olmak üzere 2 Golden Globe'u var. Herhangi bir beklentim olmadan dedim ya, ben sanıyorum ki Roma'da çekilmiş rengarenk, sarı sıcak bir film bekliyor beni. Yok, taban tabana zıt bir filmle karşılaştım. Filmde geniş bir aile ve onların yanında hizmetçi olarak çalışan Cleo isimli bir hanım kızımız var. Film de zaten Cleo üzerinden dönüyor genel olarak. Ailenin babası doktor annesi biyokimyager biri kız üçü erkek olmak üzere dört çocukları var. Evde bir de büyük ebeveyn var. Ailenin günlük yaşamlarını izliyoruz filmin genelinde. İşe, okula gidip gelmeli, noel kutlamalı, plaja gitmeli, denizde yüzmeli sahneler var filmde. Bir yıl içinde kendi ailenizde ne yapıyorsanız filmde o var aslında. Fakat filmi farklı kılan Cleo'nun yaşadıkları. Spoiler vermemek adına rotayı başka bir yöne çeviriyorum.
Filmin yönetmeni Gravity'nin de yönetmeni olan Cuaron. Kendisi Meksikalı bir yönetmenimiz ve filmde de Meksikalı bir aile anlatılıyor. Okuduğum kadarıyla mekan olarak da kendi evini kullanmış. Muhtemelen kendi çocukluğunu anlatmış filmde ki sonunda da dadısına adıyor filmi. Görsel olarak sürekli kendini tekrar eden hatta bir noktadan sonra Cleo'nun evin içinde hep aynı rutini uyguladığı sahneler var. İzlerken sıkıldığını hissetse de bir an düşününce aslında hayatın bu rutinlerden ibaret olduğunu fark ediyorsun. İşte filmi eserden şahesere dönüştüren de tam bu. Hiç yabancı olmadığın topraklara götürüyor seni. Uyumadan önce evin içini dolaşıp ışıkları kapatmanı anlatıyor, ailenle denize gittiğinde denizi görür görmez daha gideceğin otele/eve varmayı bekleyemeden "noolur bi ayağımızı sokalım" diye melediğin anları anımsatıyor, kardeşli bir evde büyüdüysen evdeki o kaotik ortamı yaşatıyor tekrar... Cuaron da muhtemelen kendi çocukluğunu hatırlıyordu bu filmi yaparken. Güzeldi, çok güzeldi. Evin hanımı Sofia'nın Cleo'ya söylediği sözle bitireyim yoksa anlatmaya başlayacağım şimdi şu sahneler müthişti diye :) "Biz kadınlar her zaman yalnızız" sanırım filmin ana fikri de buydu tüm o yaşanılan hikayenin ardından... Mutlaka izleyin. Ödül alır/almaz bekleyip göreceğiz ama benim aklımda güzel kalacak hatırası. Fragman ve bilgilerle bağlıyorum. İyi seyirler!
Yayın tarihi: 27 Ekim 2018 (Orange, Kaliforniya)
Yönetmen: Alfonso Cuarón
Sinematografi: Alfonso Cuarón
Oyuncular: Yalitza Aparicio, Marina de Tavira, Diego Cortina Autrey
Diller: İspanyolca, İngilizce, Japonca, Almanca, Norveççe
Konu: Cleo, Meksiko’nun orta sınıf ailelerinin yaşadığı bir Roma mahallesinde bulunan bir evde hizmetçi olarak çalışan genç bir kadındır. Bir yandan ev işleri ile uğraşan Cleo, bir yandan da evdeki dört çocukla ilgilenir. O tüm zamanını hizmetlisi olduğu evde geçirse de kendisine ait bambaşka bir dünyası vardır. Genç kadın, gönlünü Fermin adındaki bir adama kaptırmıştır. Fakat bu ilişki pek de Cleo’nun düşlediği gibi sonuçlanmaz. Bu sırada evin dört çocuk annesi olan hanımı Sofia, kocasının yokluğu ile başa çıkmaya çalışır. Birbirinden farklı hayatlara sahip olsalar da benzer travmalar yaşayan Cleo ve Sofia, siyasi kargaşanın hüküm sürdüğü bir ortamda birbirlerinin en büyük destekçisi olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎