Onun sinema dilini çok seviyorum. İddialı, bakılmadık yerlerden bakan, zamanının çok ötesinde, kesinlikle Egeli bir bakışı var. Daha önce İstanbul Kırmızısı adını verdiği kitabını okumuştum. Sen Benim Hayatımsın ise ikinci ve bugüne kadarki son kitabı. Hayatımda okuduğum en çarpıcı kitaplardan birisi. Sevginin, aşkın, bağlılığın önüne geçecek hiçbir şeyin olmadığını; önyargısız yaşamamız gerektiğini; sınırların yalnızca insanların kafasında olduğunu anlatıyordu kitap. Bir aşk hikayesini o kadar etkileyici cümlelerle yazmış ki Özpetek, filmini izler gibi büyülüyor insanı. Roma'yı, Lecce'yi zaman zaman Paris'i, New York'u ve çok az da olsa İstanbul'u öyle güzel bir fon yapıyor ki kitaba büyülenmemek elde değil! Amcasının tabiri ile "nonoşlarla dolu bir arkadaş çevresi" var kitapta. Hayatın acısını da tatlısını da, başarısını da vazgeçişleri de, ölümü de doğumu da kendine Mumyalar diyen bu grubun içerisinde karşılıyor ekip. Okurken gözlerimin önüne hep aynı insanlar geldi -Ankara ailem- eminim herkesin bir "mumya" ekibi vardır. Kitap 13 bölüm ile bir son söz ve bir de teşekkür bölümünden oluşuyor. Benim kalbime en çok dokunan bölümler Veda Yemeği -ki bu bölüme ayrıca bir yazı gelecek- ile En Güzel Armağan bölümleri oldu. Kitabın bendeki baskısı Can Yayınlarından, 240 sayfa ve 24,50 TL. Önyargılarınızdan kurtulup okumayı başarırsanız büyük bir aşkın anlatımı ile karşılaşacağınıza söz veriyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎