Kavramakta bu kadar güçlük çektiğim ikinci bir kitap olmamıştı sanıyorum. Yarım bıraktığım tek kitap olmasıyla övündüğüm Oğuz Atay'ın Tehlikeli Oyunlar'ından (kitapla ilgili bir eleştirim yok, tamamlamadığım tek kitap olmasıyla övünüyorum) sonra bırakmaya en çok yaklaştığım kitap oldu. Fakat sosyoloji eğitimi aldığım dönemden bu yana okumayı o kadar istediğim bir kitaptı ki, gerçekten bırakmaya kıyamadım. Bekledim ki Machiavelli'nin Prens'i gibi veya Platon'un Devlet'i gibi veya Thomas More'un Ütopya'sı gibi bir kitap olsun. Olmadı. Çok daha ağır, çok daha felsefik, çok daha anlaşılması güç bir kitap oldu benim için. Tekrar okuduğum cümleler hatta paragraflar oldu. Kitaptan istediğim verimi 96 sayfa ve 25 bölüm sonra almaya başladım. Evet, son 50 sayfada demin sıraladığım örnek kitaplarda olduğu gibi bir devletin olması gereken özelliklerini sıraladı ama önceki o 100 sayfaya sabrettikten sonra bir parça da eksik kaldı sanıyorum benim için. Kitabın anlaşılma güçlüğü yaratmasının sebebi belki de kötü çeviridir diye topu Ahmet Arslan'a atayım. Sonuçta iyi tarafından bakmak gerekirse, okunacak kitaplar listemden bir madde daha eksildi. Kitabın bendeki baskısı İş Bankası Kültür Yayınlarından, 192 sayfa ve 32 TL.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎