Swan Song ~ Son House Yazısı

Bir diziye de bu kadar veda edilmez ki ulan!111!bir! diyenler bi ctrl + w kombinasyonunu kullansınlar bakın nasıl güzel olacak ekranları. Malumunuz House MD dizimiz geçtiğimiz hafta 8 sezon ve 177 bölüm sonucunda ekranlara veda etti. Swan Song, Hugh Laurie'nin eline kamerasını alarak dizi setinde çalışan, kamera arkasında emeği olan herkesi onore etmek için çektiği 45 dakikalık mini bir belgesel adeta. Birkaç fotoğraf ve video ile Swan Song'u da yazarak vedamı edeyim artık. Başlıyorum.

iyi ki varsın sen: The Great Elmander

Ne zamandır kimseye doğum günü şeysi yapmamışım blogda. Elmander'in doğum günü de dünmüş ve fakat ben dün başka işlerle meşgul olduğumdan fotoğrafını bile atamadığım için bana da yazıklar olsun! Dün günlerden Elmander'di. Bugün de günlerden Elmander olsun. İyi ki doğdun be adam, iyi ki Galatasaraylı oldun. Ömürlük ol.

Sherlock Holmes | Dörtlerin İmzası

Seriye verdiğim aradan sonra devam ediyorum. Kitabın içinde tek bir cinayet vakası var. Ve o vakayı bölümlere ayırmış Arthur Conan Doyle. Hikaye özetle şu şekilde; Holmes ve Watson Hindistan'daki sömürgelerden İngiltere'ye uzanan bir hazine avcılığının sonucunda işlenen cinayeti kimin işlediğini bulmaya çalışırlar. Kitapta, Sherlock repliklerinin en bilinenlerinden "eğer imkansızı elersen geriye kalan her ne kadar mümkün görünmese de gerçeğin ta kendisi olacaktır" da var. Dörtlerin İmzası kitabın içinde yazdığı kadarıyla serinin ikinci kitabıymış. Okumayanlar için güzelce özetlediğimi düşünüp noktayı koyuyorum. Şimdiden iyi okumalar.

"Everybody Dies" | House Final

Dikkat bu yazı 21 Mayıs'ta yayınlanan House dizisi finaline dair ağır spoiler içerir. Böylesine bir diziye veda etmek benim için kolay olmayacak. Yeni bölüm olmayacak demek daha doğru aslında vedadan ziyade. Çünkü ben House'un tüm bölümlerini arşivime katıp, özledikçe izlemeye devam edeceğim. Dizinin finalini izlemeyenler bi çıksın biz izleyenlerle bişey deneyeceğiz yazının devamında. Başlıyorum!

Gözlerini Sımsıkı Kapat - John Verdon

 
John Verdon'ın ilk kitabı Aklından Bir Sayı Tut'un ardından Evrim'in uyarmasıyla yazarın ikinci bir kitabı olduğunu öğrendim. Hemen aldım ve okudum. İlk kitapla kıyaslamadan samimiyetle okudum. Gel gelelim ilk kitap beni daha çok germişti. Bilhassa ilk kitabı okuyanlar bilir, Dedektif Gurney'in katille burun buruna geldiği anlar ilk kitapta nefesimin kesilmesine sebep olmuştu. Bu kitapta hem çok şaşırmadım hem de ilk kitapta olduğu kadar gerilmedim. Yine bir seri katil hikayesi ve yine kendini okutuyor. Tahmin edilebilitesinin biraz daha yüksek olduğunu yinelemekte fayda var. Okuyanlardan fikirlerini beklerim. Okumayanlara tavsiye etmekten ziyade siz bilirsiniz diyorum.
Görsel: SeGe Blog

Aylık yazılar #mayıs

Mayıslar bizim olunca kutlamadan anca sıra geliyor aylık yazılara falan. Kafam pek karışık bu ara sormayın. Bi de miskinim ki anlatamam. Havalardandır diyeceğim de bu havaların da pek tadı yok. Pff ben tatsız olunca Kırmızı Dünyam da tatsızlaşıyor işte özetle. Ufaktan başlayayım da anca bitiririm sanırım. Geldi mayıs ayı titredi gönül yayı diyerek giriyorum yazıya, hadi bakalım.

Haftalık dizi yorumları | 14 Mayıs

Dikkat bu dizi 14 Mayıs'ta yayınlanan House ve How I Met Your Mother ile ilgili ağır spoiler içerir. Ona göre girin okuyun. How I Met Your Mother da sezon finali yaptığına göre, House'u maalesef yolcu edip tatile çıkarırız artık blogu. Bu arada dün göz ucuyla Gossip Girl'e denk geldim Cnbc-e'de. Blair yine Chuck'a dönmüş mü ne o.0 Ay pardon izlemeyenlere içeri girmeden spoiler'ı çaktık ama ne yapayım arkadaşım izleseydiniz bi hafta oldu. House ile başlıyorum, buyrun

Şampiyonluk kutlamaları: Üç gün üç gece

40 maçı yazdıktan sonra şampiyonluk yazısı için pek acele etmeyeyim dedim. Dün akşamki kutlamaları bekledim de diyebiliriz biz buna. O kadar güzel fotoğraflar, öyle güzel anlar seçtim ki geçtiğimiz üç günü size tekrar yaşamayı vaat ediyorum. Saraçoğlu'ndan Florya'ya, Florya'dan Aslantepe'ye uzanan bir yolumuz olacak. Yol uzun, öyleyse buyurun başlıyoruz!

Günlerden -Şampiyon- Galatasaray!

Tüm sezonun emeğinin maç maç düşünüldüğü anlar vardır. Giden şampiyonluğun ardından yaparız bunu bazen, bazen de kazanılan şampiyonluğun ardından tüm o kutlamalardan sonra yaparız. Bir tür iç hesaplaşmadır bu. Neler kazanılmış, neler kaybedilmiş, nelerden vazgeçilmiş. Ve tabii ki nereden nereye gelinmiş. Günlerden Galatasaray serisinin son sayısı bu yazı. Hatıraları canlandırma, unutulamayacak bu sezondaki maçları anma yazısı. Bakalım Galatasaray bu sezonu nasıl şampiyonlukla bitirmiş, başlıyorum!

Günlerden Galatasaray vol.36 | Şampiyonluk nağmeleri!

34 hafta lig, 6 hafta playoff, alınan galibiyetler, mağlubiyetler, beraberlikler; yaşanan heyecanlar, mutluluklar, stresler, üzüntüler; cezalar; ama mutlulukla ama hüzünle dökülen gözyaşları... Hepsinin sonuna geldik. Galatasaray 2011-2012 sezonunun -yeni bir turnuva daha çıkmazsa- son maçında Saraçoğlu deplasmanına çıktı ve gol atmadan şampiyon oldu. Yazılar, fotoğraflar ve tabii ki videolar illa ki gelecek günün ilerleyen saatlerinde, haftanın ilerleyen günlerinde ama, başladığım seriyi şampiyonlukla bitirmenin tadına da varayım müsaadenizle. Şampiyon olarak yürüyedur Galatasaray'ım!

Haftalık dizi yorumları | 7-12 mayıs

Dikkat bu dizi 7-12 mayıs haftasında yayınlanan dizilerle ilgili ağır spoiler içerir. Ona göre girin bakın. How I Met Your Mother'ın yeni bölümü yoktu. House geri saymaya devam ediyor. The Big Bang Theory de sezon finali yaptı. Hem de ne final! Bugün heyecanlı bir gün olduğu için uzatmıyorum, kısa keseceğim için kusura bakılmaya. Başlıyorum!

Hayatımın masalı #3

Aşk sadece filmlerde güzel yazmıştım A Moment To Remember fotoğrafının üzerine. Sonra da silmeye kıyamadım çünkü o şekilde yazmamın buruk da olsa bi anısı vardı. Daha sonra o buruk anı yerini çiçeğe, böceğe, aşkın baharına bıraktı. Ve şimdi diyorum ki aşk sadece filmlerde güzel değil. Eksik parçanı bulup tamamlandığını hissettiğinde hayat sana en güzel yüzünü gösteriyor ki Lily gibi "thats love bitch" deyip sevgiliyle boss suratı yaparak çakasım geliyor. 

Aferin çocuk!

Biliyorum, biliyorum, içimizde hala vakitsiz ayrılığından dolayı ona kızgın olanlar var. Ve yine biliyorum gittikten sonra ettiği laflar gitmesinden daha çok koydu, koyuyor ve belki Arda çenesini tutamazsa koymaya da devam edecek. Aslında içten içe hepimiz, tamam len birçoğumuz, Arda'nın içinde kötü niyet olmadan konuştuğunu ve sözlerinin büyük bir kısmının da çarpıtıldığını biliyoruz. Fakat, bazen suçlamak, yargılamak, sen kötüsün demek maalesef ki affetmekten, gurur duymaktan daha zor geliyor insana. Şu fotoğraftaki gururu, mutluluğu, bir sene çalışmanın ardından gelen o başarıyı yaşayan bilir. Arda bundan 12 sene önce bunu taraftar olarak yaşadı. Şimdi de futbolcu olarak yaşıyor. Verdiği karar kendi adına doğruymuş demek ki. Bu pisliğin, bu iğrenç ortamın içinde kalıp kirlenmeye devam etmektense, defolup gitmeyi doğru yol bildi ve o yoldan dönmedi. Ama doğru ama yanlış.. Dün akşam da bu kararın meyvelerini toplamış. İstedim ki kupayla bir fotoğrafını bulayım. Elinde o kupa, sırtında bayrağı, o koca kafasında, saçlarıyla daha da kocaman olan hani, kocaman bi gülümsemeyle poz vermiş olsun onu atayım bloga hatıra diye de, henüz asıl kupa seremonisi yapılmadığı için malum fotoğraf birkaç gün gecikmeli gelebilir.

O kupanın kenarında sallanan Türk Bayrağı mı ne o ya? :)
Aferin çocuk, aynen böyle devam et. Çok daha büyüklerini kazan, çok daha başarılı ol. Biz de buralardan izleyip mutlu olalım gurur duyalım.

Hayallerin Peşinde ~ Revolutionary Road | 2008

Uslanmaz bir Titanic hayranı olarak, Leonardo Di Caprio ile Kate Winslet'ı tekrar bir arada izlemek için geçtim filmin karşısına. "Evlilik aşkı öldürür" mottosunu destekleyen ve bu fikir üzerinden giden film beni gerdi, sinirlendirdi, deli etti ve itiraf etmek gerekirse battı. Film bir dönem filmi ve bir dram. Buna rağmen mutlu son bekleyince de beklediğimle kaldım maalesef. Oyunculuklarıyla ön plana çıkan film 2008'in öne çıkan yapımlarından birisi olarak dikkat çekiyor. Nasıl bir film sorusunun cevabı da içeride tabii..


Günlerden Galatasaray vol.35 | Şampiyonluk Nağmeleri

Ne önemi var ki bu saatten sonra şampiyonluğun? Galatasaraylı olduğum güne şükürler olsun.


bu da yeter ki.


Sherlock Holmes | Kızıl Saçlılar Kulübü

Seride sırayı Kızıl Saçlılar Kulübü aldı. Kitabın içinde 6 farklı hikaye var. Bohemya'da Skandal, Mühendisin Başparmağı, Boscombe Vadisi'nin Esrarı, Yüzü Yaralı Adam, Beş Portakal Çekirdeği ve tabii ki kitaba ismini de veren Kızıl Saçlılar Kulübü. Kızıl Saçlılar Kulübü, Yüzü Yaralı Adam ve Beş Portakal Çiçeği hikayeleri bu kitaptan beğendiklerim arasında yerlerini aldılar. Sherlock dizisi izler gibi okuyorum hikayeleri, bugün fark ettim. Sherlock Holmes ne yapsa, kafamın içinde Benedict Cumberbatch okuduğum yeri canlandırıyor adeta. Bu kadar Sherlock bünyeye fazla, sanırım biraz ara vereceğim seriye. Şimdilik söyleyebilirim ki, serinin en dolu dolu kitaplarından birisiydi.

Haftalık dizi yorumları | 1-5 Mayıs



Dikkat bu yazı 1-5 Mayıs arasında yayınlanan diziler hakkında ağır spoiler içerir! Sonra vay ben görmedim aman ben okumadım demeyin. House, How I Met Your Mother ve The Big Bang Theory'nin yeni bölümlerini yazıyorum dilim döndüğünce. House bitiyor olduğu için mi bana efsanelik derecesine yükseliyor gibi geliyor, yoksa bitiyor olduğu için mi yazarlar şu da olsun bu da olsun diye bölümleri efsaneleştiriyor anlayamasam da, biteceği olgusunu kenara itersem, dizi müthiş ilerliyor diyebilirim. Öyleyse House ile başlayayım.

Sherlock Holmes | Mavi Yakut

Seriden okuduğum 3. kitap oldu Mavi Yakut. Aklından Bir Sayı Tut'un ardından da yine bir solukta, bitti. Kitabın içinde 5 farklı hikaye var. Dans Eden Adamlar, Benekli Kordon, Asil Bekar, Holmes Ölüm Döşeğinde ve tabii ki kitaba ismini veren Mavi Yakut. Hepsinin içinde en çok Holmes Ölüm Döşeğinde ve Benekli Kordon'u beğendim. Tabii Dans Eden Adamlar hikayesinde kullanılan kodlama sistemi de müthişti. Bu kodlama sistemiyle ilgili dizi bölümlerinden birinde de bahsedilmişti. Hani müzede geçen bölümde. Neyse ne diziden ne kitaptan spoiler vermeden devam edeyim ben. Okuduğum Sherlock kitapları içinde en iyilerden biri olarak kitaplığımın raflarına doğru yola çıktı Mavi Yakut. Okunabilir, okunsun.

Aklından Bir Sayı Tut - John Verdon

Bir başlasam da okusam bi solukta diye gözünün içine baktığım kitaptı Aklından Bir Sayı Tut. Evet, farkındayım çok okundu ve çok yazıldı belki ama ben tam kitabın üzerinde baskı azaldığı zamana denk getirdim okumayı ki kafa olarak da rahatladığım için biz buna düşeş getirdim diyelim. Haftasına varmadan da bitti. Evden ofise giderken 5 dakika, ofisten eve giderken 5 dakika ve ofiste çalan telefonlara gelene gidene rağmen okuduğum saatler sonunda kitabı bitirdim. Kitap bölümlere ayrılmış ve ellinin üzerinde bölüm var. Yanlış değilsem son 10-12 bölümü soluksuz okudum. Uzun süredir bu kadar gerildiğim bir kitap okumamıştım. Sonundaki sürprize kadar katilin kim olduğunu öğrenemiyorsunuz ama katil uşak değil, onu söyleyeyim. Okumayanlar kızmasın, kitapta uşak falan yok zaten. Yazarın ilk kitabı olması da ortaya çıkan eserin büyüklüğünü vurgulamak için yeterli. Hala okumayan kaldıysa, vakit kaybetmemesini önermekten başka yapılacak bir şey yok bu noktada.

A Separation ~ Bir Ayrılık | 2011

Oscar adaylıklarından bile evvel izlemeye niyetlenmiştim de, anca nasip oldu izlemek. Filmin söylemek istediği şey ve sorduğu soruların cevabını kendi vermesi yerine izleyenin takdirine bırakması yönleriyle bu sene izlediğim filmlerden farklı bir havası vardı. Sanat için yapılmış bir sanat filmiydi ama toplumdan kopuk da değildi. İran yapımı olması da filme ister istemez bakışı değiştirip merakı arttırıyor. Filmin özüne inmeye çalışacağım çok da ayrıntı vermeden içeride buradan alayım,