Hiç tanımadan da sevebildiklerimiz

Çok insanı sırf sevgi kelebeğiyim diye çok sevdim. Ben hep iyi olmaya, hep güzel kalpli olmaya, hep insan olmaya çalıştım. İyi olmak bana bir şeyler kazandırmakla kalmayıp hep yolumun iyi insanlarla kesişmesini sağladı. Kayahan'ın tabiriyle "yolu sevgiden geçen insanlarla"... 
ps: Sonradan edit; devamını da okuyun bak, çok güzel oldu.

Futbolu da çok sevdim. Belki de futbolu sevmeyen insanların söylediği "içindeki boşluğu dolduruyosun", "bu kızın başka hiçbir derdi yok bi futbol kalmış" gibi zırvalara inat çok sevdim. Futbolcuları da çok sevdim. Hiç yüz yüze gelmediğim ve muhtemelen de gelemeyeceğim o çocuklar sakatlandığında üzüldüm, evlendiklerinde sevindim, bebekleri olduğunda gözlerim doldu... İzlediğim futbolcularla birlikte ben de büyüdüm. Farklı şehirlerde de olsak, farklı hayatlar da yaşasak, hatta onun benden hiç haberi olmasa da :), birlikte büyüdüğüm adam Arda. Aynı yıl, aynı ay, ondan 26 gün önce doğan biri olarak "birlikte büyüdük" ifadesini hoş görmenizi rica ediyorum. 

Dün akşam Milli Takım İzlanda ile maç yaptı. Gelecekte bu yazıyı okuyup ne maçıydı ki o diye düşünmeyelim diye tarihe not düşüyorum: 2016 Avrupa Şampiyonası eleme grubu, milli takım kazanırsa en iyi 3. olarak elemeleri geçip şampiyonaya gitme hakkı kazanacak, maçın 88.dakikası Selçuk frikik kullanmak için topun başına geçiyor ve Selçuk geliyor gol de geliyor. Maçı 1-0 kazanıp Kazakistan - Letonya maçının sonucunu bekliyoruz. Kazakistan'ın yendiği haberi de gelince en iyi üçüncülük kesinleşiyor ve Fransa biletini koyuyoruz cebimize. 

Kazakistan maçının bitiş haberi geliyor bizim maçtan sonra. Sevinç, hüzün, hırs, duygu patlaması, sinir krizi... Herkes baktığı yerden farklı görüyor belki de Arda'yı. Benim gördüğüm mutluluk. Benim gördüğüm şükür duygusu. Benim onda gördüğüm çok güzel bir yürek. Birkaç senedir tanıdığım ve Galatasaray'a geldiği ilk günden beri yüreğime dokunan ama aslında Arda ile asıl büyüyen adam olan Selçuk ile çocuklar gibi seviniyorlar. Sarılıp yuvarlanıyorlar 30 yaşında adamlar. Dayanamayıp Burak da katılıyor aralarına. 

Dünden beri bu videoyu belki 80 kere izledim. Her izleyişimde suratıma yerleşen şebek gibi gülüşe hakim olamıyorum (evet şu anda da malum gülüş var yüzümde). 

Futbolu seviyorum. 
28 yaşında bir kadın olarak futbolu seviyorum.
Liseli bir ergen gibi Ardaaaaağğğ Selçuuuuğğğkk diye gözlerimden kalpler fışkırarak seviyorum.
Bişeyleri sevdiğim, bişeylere değer verdiğim yada bişeylere uykumdan, yemeğimden, sağlığımdan, paramdan ve maddi/manevi her şeyden feragat ederek değer verdiğim için hiç utanmıyorum. Hiç mutsuz değilim. 

"Başka derdin yok mu kızım" diyenlere söylüyorum; arkadaşım illa mutsuz mu olalım? İlla surat asıp oturalım mı? Hayat yeterince zor. Yeterince yıpratıcı. Yeterince karmaşık. Bırakın. Bitane basit bir golle mutlu olabiliyorsam beni bırakın! Bırakın da hayatta beni üzen tek şey Galatasaray'ın yenilmesi olsun. Dert olacaksa bu olsun.

Şimdi yeniden şebek gibi gülümsemek için hep birlikte videoyu izliyoruz :) :) :)))9)))9::)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yazın bakalım 😎