Muz ortalar öksüz kaldı

David Beckham futbolu bıraktı. Söyleyeceklerim bu kadar.

Günlerden -Şampiyon- Galatasaray

Koca bir sezonu daha bitirdik. Geçen seneki sıkış tepiş, playofflu, goygoylu sezonun ardından bu sezon bana göre su gibi geçti. Bişey anlamadık. Fark etmeden 10 puan fark atıp işi bitirmişiz son maçla da. Peki geride kalan 34 hafta nasıl geçti? Geçen seneki film şeridi çok beğenilmiş, ikincisini çektik. Hadi izleyelim öyleyse. Başlıyorum.

Günlerden Galatasaray vol.34 | Şampiyonluk Nağmeleri...

İkinci şampiyonluk da Trabzonspor maçıyla geldi. Kutlamalar yapılmamasına rağmen, şölen havasında geçen, hem de her manada, bir maç oldu. Dilerim gelecek sezonun her maçı bu maç gibi geçsin ve sezon sonunda yine biz gülelim. Tabii ki şampiyonluk maçı olduğu için bu maç şampiyonluk fotoromanı da olacak. Maça dair futbol adına çok söyleyecek bir şey yok biliyorsunuz. Galatasaray maçı Burak ve Riera'nın golleriyle 2-0 kazandı. Kazanması gereken maçları hep kazandı benim takımım bu sezon zaten. Ve bu da kazanması gereken bir maçtı. Öncesiyle sonrasıyla, yalnızca maçı değil birçok şeyi de kazandı. Yazının devamı aşırı derecede sevgi içerdiğinden monitörünüzden sevgi taşabilir. Lütfen ekran ayarlarınızla oynamayın. Başlıyorum!


Günlerden Galatasaray vol.33

Galatasaray 2-1 kaybetti dün Kadıköy'de. Golü Burak penaltıdan yazdı. 
Adet yerini bulsun. Futbolu konuşmak, yüreğimizin çarptığı o renklere aşkımızı buralara yazmak, kutlamalar yapmak, mutlu olmak, heyecanlanmak, sevinmek haram. O yok bu yok, ne var lan it? derseniz, 19-20 yaşında, askere gidecek ve belki de orada yine bir hiç uğruna şehit olacak bir gencin hiç uğruna verdiği canı var. Hepimizin payı var hem de bunda. Senin de, benim de, başkanının da, futbolcusunun da, teknik adamının da... Bazen bunun bi oyun olduğunu o yemyeşil çimenlerin üstünde ya da 3-5 çocuğun kocaman taşlarla yaptığı kalelerin arasında oynadığında güzel olduğunu unutuyoruz. Kırıyoruz, kızıyoruz, olmadık laflar ediyoruz. Bu suç hepimizin. Bir ölüm oldu diye göze bu kadar sokuldu. Kendi adıma ben itiraf ediyorum, eğer Burak'ın haberini almasaydık, dün akşamdan yazacak, kötü oynayan takımımı tenkit edecek ama şu yukarıdaki sahne için bir ömür vermeye razıyım diyecektim. Dile kolay o ömrü vermek... Ateş düştüğü yeri yakıyor. Biz külünden zehirlenmemeye çalışıyoruz ağzımızı gözümüzü kapatarak... Her seferinde dönen goygoylarda deniyor ya, "insan hayatı bu kadar ucuz mu" diye. Evet abisi, bu kadar ucuz işte. Hayatın gerçekleriyle tanış. Canın acıyacak. Hiç sevmeyeceksin. 

Şampiyonluk - Bölüm 1

Ben aylardır buralarda bu takım şampiyon olacak dedim inanmadınız bak nooldu :( Cimbom şampiyon oldu nolacak?! Asıl şampiyonluk kutlamaları 2 hafta sonra, Trabzon maçından sonra. Bizim bu yaptığımız arife gibi, aperitif gibi, fragman gibi bir şey. Galatasarayla ilgili söyleyebileceğim en mantıklı cümle: Birazdan fotoğraflarda da göreceksiniz, bir sürü trollü bir araya toplayıp takım yapmışlar. Şahane olmuş. Dün akşam işten döndüğüm andan itibaren açtım yüzlerce fotoğraf, swf, gif baktım. Bu yazılara gif eklemedim, sırf fotoğraf oldu. Artık gif de eklesem blogger beni dehleyecek :/ Yazıya şampiyonluk - bölüm 1 dedim. Çünkü gelecek hafta Kadıköy'de bölüm 2, sonraki hafta Arena'da bölüm 3 yayınlanacak. Her şampiyonluk bir sonrakine kadar kutlanır, kutlansın. Yürüyedur GALATASARAY!

Günlerden Galatasaray vol.32

Offf ne çok fotoğraf baktım yeterince dilenmek ve hiçbir ayrıntıyı atlamamak için. Eminim hala unuttuğum anlar vardır. Olsun. Galatasaray, şampiyonluğunu 2 hafta öncesinden puan farkını 10'a çıkararak ilan etti. Sivasspor karşısında Burak x2, Selçuk x2 golleriyle 4-2 kazanarak hem de. Pazar günkü maçın şampiyonluk maçı olacağından emindim şahsen. Çünkü, o maçı takım rahatlasa bile taraftarın aldıracağından emindim. Öyle de oldu. Bu maça bir fotogaleri hazırladım. Ama bir de şampiyonluk kutlamalarının ilk ayağı olan kutlamaların fotogalerisi var. Sivasspor maçına niye bu kadar dilendiğimi soran olmaz herhalde. Öyleyse başlıyorum.

Ah be çocuk...

Ailede bazı elemanlar vardır. Hatalar yapar affedilir. Bir türlü kızılmaz, kızılamaz. Şeytan tüyünün onlarda olduğuna inanılır. Galatasaray bir aileyse, bizim ailenin şeytan tüylüsü de bu çocuk. Şimdi dönsün dönmesin goygoyu yapılıyor ya, dönse, Koca Kafa #66 gibi oynasa, en istemem diyen adam bile Galatasarayın ruhu Arda, kardeşim Arda diye en önde bayrak tutanlar olur onu sevenler içinde. Ben mi? Ben ona bi türlü kızamadım ki... En kızgın olduğum zamanlarda bile hep gözümün ucuyla onu takip ettim. Gittiği gün dediğim gibi "ayrılığın da sevdaya dahil olduğunu" düşündüm hep... Derginin bu ayki sayısında Galatasaray için mektup yazanlardan birisi de o olmuş. Daha giriş cümlesini okuduğumda dolan gözlerim, okumayı bitirirken, "ah be çocuk" derken de dolu doluydu. Gelsin, bi parçamız olsun yine, özledik. Mektup yazının devamında.

Uzun Hikaye | 2012

Kenan İmirzalıoğlu-Osman Sınav işlerinin pek fanı değilimdir. Saygı duyarım, iyi oyuncu iyi yönetmen ikilisinden iyi iş çıkar ama olsa da izlesek demem mesela. Gel gelelim, konusunu ve işleyişini çok merak ettiğim Uzun Hikaye'yi sinemada izlemeyi istemiştim. Kısmet olmadı o dönemde. Geçtiğimiz günlerde evde izledim, gerçekten beğendim. Trenlere olan heyecanımı, tutkumu bu sıralarda her yazıda dillendirir oldum. Sanırım bu filme bu kadar içimin ısınma sebebi içinden tren geçiyor olmasıydı. Filmde de dediği gibi "tüm hikayeler trenle başlar"...

Sis ve Gece | 2007

Dersen ki, 6 senelik bi filmi neden şimdi yazıyorsun? Kitabını yeni okudum bitirdim. Ve iştahla filmine daldım. Kitabını çok beğendiğiniz zaman filmini beğenmezsiniz klişesinin dibine vurmaya geldim. Film gerçekten iyi. Oyunculuklar konusunda inanılmaz tatminkar. Gel gelelim sahneler çok havada kaldı sanki. Belki benim hayal ettiğim gibi olmadı, o yüzden sönük geldi. Filmin en güzel ayrıntısı bugünlerde Hatice karakteriyle kara dulu oynayan Selma Ergeç'in turuncu saçları ve cıvıl cıvıl gülümsemesiyle ortada salınmasıydı. Filmi izlemediyseniz, kitabı okumadıysanız, önce filmi izleyin sonra kitabı okuyun.

Celal ile Ceren | 2013

Romantik komedi izlemekten büyük zevk alan ve izlediğim her filmde gözleri dolan bir insan evladı olarak ben bile olmamış bu diyorum. Son söyleyeceğimi baştan söylemiş olayım. Yine de uzun süredir bir ilişki yaşadığım ve etrafımdaki birçok arkadaşımın da hayatına müdahil olduğum için itiraf etmek zorundayım bazı tespitleri çok net Şahan Gökbakar'ın. Uyumadan önce bebek sesiyle konuşmalar, arkadaşları her sorunda ilişkiye dahil etmeler ve tabii ki Hakan Altun şarkılı evlenme teklifleri ile nokta atışı yapılmış. Gel gelelim film gereksiz uzun. Bir yerden sonra ilgini kaybediyorsun. Recep İvedik 2'yi bu filme tercih ederim. Üzülerek söylüyorum, vakit kaybıydı.