Yılbaşında Televizyonda Ne Var?

Her sene olduğu gibi bu sene de televizyondaki adamınız tabii ki benim! Yıllardır buralarda bu işi yapan ve programları tık tık sıralayan bir ablanız olarak (e 32'ye 3-4 gün kaldı) bu sene de yeni yıla evinde girenler kulübüne amme hizmetini tabii ki ben yapıyorum. Dışarıda harcayacağınız paranın onda birine evinizde en kral sanatçıları dinleyerek, en keyifli programları izleyerek, en güzel şekilde eğlenirsiniz. Evinizin konforunda hem de! Öyleyse let the fun begin!

Mustafa Kemal | Yılmaz Özdil

Hayatımda okuduğum en kıymetli kitaplardan birisiydi. Yılmaz Özdil'in köşe yazılarını zaman zaman okurum ama bu kitap bambaşkaydı. Bir kere konusu sebebiyle objektif bakamayacağım bir işti ki objektif bakmaya gerek kalmayacak kadar güzeldi. Ata'nın hayatıyla ilgili farklı kaynaklardan, anılardan ve biyografilerden derlenen bilgilerle doğrulanan bilgiler anlatılıyor kitapta. Ata'nın hayvan sevgisinden, çocuk sevgisine, hayatına giren kadınlardan, kendisiyle ilgili anlatılan "şehir efsanelerine" kadar birçok farklı konuda doğru bilgileri veriyor. Yer yer gözyaşları içinde okuduğum, yer yer tebessüm ettiğim müthiş bir eser! Her evde bulunsa, herkes doğruyu doğru kaynaklardan öğrense, öğrendikten sonra karar verse düşüneceği şeye çok daha doğru olacaktır diye düşünüyorum. Çünkü saygı duymamaya, sevmemeye imkan yok bunu okuduktan sonra. Özellikle Kurtuluş Savaşı dönemi ve Cumhuriyetin kurulduğu döneme ilişkin hatıralar yumuşak karnım olduğundan okudukça içim ezildi. Ne kadar şanslıymışız! Ne kadar doğru işler yapılmış! Ne büyük vizyonlar konmuş ortaya, geleceğe yönelik ne büyük adımlar atılmış da sonra sonra bunlar mahvedilmiş. 80-90 sene öncesinden böyle geleceği görmek... Pes! Kendisi de ekibi de ne kadar büyükmüş! Kitap Kırmızı Kedi Yayınevinden çıkma, 520 sayfa ve 35 TL. Her kuruşunu sonuna kadar hak ediyor. Mutlaka okuyun!

2018'in Enleri

Klişelerin hastasıyım gözlerinizin ustasıyım! Geride kalan 365 günü yad etmedikten sonra ne anlamı var ki takvimin, yılın, geçmişin, yeninin falan... En güzel gün henüz yaşanmamış olandır demiş ya Nazım, o hesap, henüz yaşamadığımız o güzel günler gelene kadar şimdilik eskilerini yad edelim hadi. Bakalım 2018 nasıl geçmiş...

Sofie'nin Dünyası | Jostein Gaarder

Felsefe dersi almıştım lisedeyken, üniversitede de düşünce akımları ve filozofları anlatan çeşitli dersleri görmüştüm. Keşke tüm bunlardan önce okumuş olsaydım bu kitabı. Çünkü o derslerin hepsi baş ağrılarıyla sonuçlandı. Bu kitaptaki gibi bir hikayenin içine yedirilerek anlatılsaydı oysa yahut Platon'un Devlet kitabı gibi karşılıklı diyalog ile geçilseydi muhtemelen Felsefe benim en sevdiğim derslerden birisi olurdu. Fark etmeden onlarca bilgiyi yükleyiveriyor zihne. Böyle kitapları gençliğin ilk zamanlarında okutabilsek keşke yetişen fertlere... Ders olsun diye değil, görev olsun diye değil, sadece doğru şekilde öğrenmeleri için. Ben çevremdeki gençlere okumalarını önereceğim, akıllarına, kalplerine bir şekilde dokunup; ben neyim, kimim, nereden geldim, nereye gideceğim gibi soruları düşündürebilirsem; kârdayım demektir. Kitap Pan Yayıncılık tarafından basılmış, 591 sayfa ve 40 TL. Okuyun, okutun! Bu mühim. Düşünen insan lazım zira.

Günlerden Galatasaray #17

Galatasaray'ın oynaması gereken oyunu nihayet 17. haftada oynamaya başlamış olması bir yana devreye gidecek olmak çok üzücü yahu! Tam da sakatlar iyileşti takım kıvamını alacak derken hem de... Varmış bunda da bir hayır demek lazım sanıyorum. Galatasaray dün akşam Sivas'ı ağırladı Samiyen'de. Henry'in 2, Soso'nun 1 ve Eren'in 1 golüyle 4-2 galip geldik. Galibiyetten güzeli, oynanan hırslı oyun, takımın asla vazgeçmemesi, konsantrasyonun dağılmaması ve sonunda atılan gollerdi! Belhanda ve Soso'nun oyunu ile ortaya koydukları karakter inanılmaz. Özellikle Belhanda'nın (kullandığı kornerler dışında) sakatlıktan dönüp bu kadar hırslı olması müthişti. Devre arası transferine oynamadıysa ve ikinci yarı da böyle oynarsa Soso gibi içeriden transfer olur çok güzel olur! Şimdi tek ihtiyaç transfer. Güzel transferlerle -gaza gelmek gibi olmasın ama- biz yine yeniden şampiyonluğa yürürüz Allahın izniyle. Son söz ise VAR sistemine. Vaktinde çok şikayet ettik söylendik ama bu maçta VAR sisteminin aslında doğru kullanıldığında işe yaradığını bir penaltı ve bir de gol ile görmüş olduk. Görüyorsunuz, doğru olursanız, dürüst olursanız, kötüye kötü demeyi başarırsanız; sonunda iyiler mutlaka kazanacaktır! Sen yine aslan gibi savaş GALATASARAY!

Günlerden Galatasaray #16

Takım son iki maçtır çok iyi oynamaya başladı. Tutkulu, arzulu, ne istediğini bilen... Dün akşam hedeflenen muhtemelen beraberlikti sakatlık ve ceza almadan fakat öyle temiz bir oyun oynadı ki takım galip gelemediğimize üzüldüm şahsen. Devreye kadar sıfır kayıpla gitmeyi çok istiyordum, olmadı, olmuyor. Karşı karşıya atılması gereken hatta atamamanın atmaktan daha zor olduğu pozisyonlar kaçıyor, bir anlık dalgınlıkla ceza sahası dışından goller yeniyor, gol atması gereken adamlar sakatlanıp çıkıyor falan... Bu talihsizlik üzücü gerçekten. Her şeye rağmen, özellikle Soso'nun performansı adeta takıma yeni transfer yapılmış da tutmuş gibi hiç zorlanmadan. Hocam kendisini epey yanında tuttu hatta bazı maçların kadrosuna bile alınmadı. Buna rağmen şimdi takımın sahadaki beyni oldu Soso ve umut vaat ediyor. Son bir maç kaldı devre arasına o da Sivas maçı ve içeride. Artık galibiyetle kapatmak lazım. Başakşehir de Alanya karşısında puan kaybederse yaklaşabiliriz. Sonra cezalar bitecek, sonra devre arası, sonra forvet transferi, sonra adım adım zirve olsun inşallah. 1-1 biten maçın tek golü penaltıdan Eren'den geldi. Sen yine aslan gibi savaş GALATASARAY!

Ölümlü Dünya | 2018

İşte Türkiye'de böyle değişik filmler de lazım artık diye düşündüm filmi izlerken sürekli. Var mı bu tarz aksiyonlu bir komedi? Yok ki! Bunu yapsa yapsa bu genç adamlar yapacak zaten. Ali Atay yapacak, Doğu Demirkol yapacak, Feyyaz Yiğit yapacak! Ahmet'i, Murat'ı, Selçuk'u ve Ata'yı çok seviyorum ben ve yaptıkları "Yeşilçam" tadında sıcacık komedileri de en az onlar kadar çok seviyorum öte yandan farklı bir şeyler de izlemek, izletmek lazım artık! Ölümlü Dünya tam da bu tarz bir film. Peşinden bu tarz filmler yapılmaya devam edilirse şahsen mutluluk duyarım. Öyleyse detaylandıralım.

UEFA, Avrupa Ligi değil, UEFA!

Dün akşam Galatasarayımız Şampiyonlar Liginde bu sezon için son maçını oynadı. Son ana kadar düşmeyen ve bu sezonki en hırslı maçını oynayan Galatasaray maalesef 3-2 yenildi. Şampiyonlar Liginde Porto'yla iki maç yaptık bu sene ve sezonun başından beri aşağı yukarı yaptığımız 20 maçta en çok beğendiğim oyun bu yenildiğimiz iki maçta oynandı. Keşke sezona biraz daha yayabilseydik bu oyunu. Çünkü oynadığınız zaman görüldüğü üzere forvetsizlik falan hikaye oluyor o top bir şekilde gidiyor kaleye. Mağlubiyete rağmen çok memnunum ben. Elbette gönül isterdi ki galibiyetle, galibiyetin parasıyla birlikte bu hırsın sonuca dönüşmesiyle bitmeliydi bu maç. Ama memnunum. Başlıkta da dediğim gibi bu kupanın adı benim gözümde hiç Avrupa Ligi olmadı. Sanırım biraz eski kafalıyım :) Bu turnuvanın adı UEFA arkadaşlar. Biz eğer sonuca gidebilen bir oyuncuyu, çok değil bir oyuncuyu, bu takıma dahil edebilirsek ve elbette her rakibimize Porto'ya oynar gibi oynasak biz ikinci yarı ligi de domine ederiz, güzel bi kura şansıyla UEFA'da da (evet UEFA'da) yürürüz inşallah. Şimdi sen aslan gibi savaş GALATASARAY!

Hedefim Sensin | 2018

Bazı oyuncular vardır içinde yer aldığı her proje için referanstır. Hani o varsa tamamdır dersiniz. Ata Demirer benim gözümde o oyunculardan birisi. Özellikle kaliteli komedi konusunda. Geçtiğimiz hafta sonu gidip Ata Demirer'in yeni filmi olan Hedefim Sensin'i izledik ailecek. Beklenti bu kadar yüksek olunca çok gülmek istiyorsunuz haliyle ve evet film hedeflediği şeyi yapıyor. Yani güldürüyor ve eğlendiriyor. Ayrıca bir diğer iddiası olan çiğköfte yeme arzunuzu da epey kışkırtıyor. Hadi biraz filmi konuşalım öyleyse...

Günlerden Galatasaray #15

Yaklaşık 15 dakika ekrana baktım ne yazarım diye. İmleç yanıp yanıp söndü. Yıllardır Galatasaray maçı izliyorum. Galatasaray'ı bu kadar acziyet içinde hiç görmemiştim. Haftalardır gerçekten takıma etki eden hakem hatalarını konuştuk durduk. Ama bu maçta değil. Penaltımızı vermediler diyemeyiz artık çünkü 2-0 öne geçmiştik biz. Garry ve Eren'in birer golüyle o farkı açmıştık. Ama öyle lakayt bir oyun, öyle yorgun bir takım, kaçırılan öyle bomboş pozisyonlar ve öyle yanlış değişiklikler vardı ki sahada hiç kimse hakeme laf etme hakkını kendinde göremez, görmesin. Haksızlık her yerde haksızlık kabul ama bu giden 2 puanın sebebi değil. Takımda genel bir formsuzluk var. Teknik heyetten futbolcusuna kadar hem de... Tamam hepimiz kızgınız, hepimiz karşısındayız adaletsizliğin ama ben her maçta kendimi gazlayıp sıfırdan oturuyorsam o ekranın başına, beyefendiler de bir zahmet maçlarda sıfırdan başlayıp bu işi sahada çözmenin bir yolunu bulacaklar. Play-off sezonu gibi, geçen sezon gibi, daha önce bizimle uğraşılmaya çalışılıp hepsini susturduğumuz diğer tüm sezonlar gibi! Devre arasına son 2 maç. Biri Başakşehir ile... İkide iki yapmak için çok şey verirdim ama zor gibi... Yine sen aslan gibi savaş Galatasaray! Nolur savaş! Nolur durma, zira sen bu değilsin.

Akıl Oyunları | Daniel Palmer

Aslında çok keyifli başlamadı bu kitap. Hatta epey sıkıldığım atladığım yerler de vardı. Fakat her gerilim kitabında olduğu gibi sona doğru yükseldi ve her polisiyede olduğu gibi tahmin etmenin güç olmadığı bir sonla tamamlandı. Kitapta, bir yapay zeka firmasının sahibi olan Charlie'nin yaşadığı kafa karıştırıcı olaylar anlatılıyor. Olaylardan kastım cinayetler, yapılmaması gereken şeyler ve nihayetinde de akıl hastanesine gönderilme... Babası ve kardeşine şizofren teşhisi konulan Charlie'nin yaşadıklarının da aynı hastalık sebebiyle olmasından şüpheleniliyor. İşlerin nasıl gittiğini yazmayayım fakat beklentinin üzerine çıkamamış bir hikaye olmuş yazık ki... Kitap fuarından araştırma yapmadan kitap aldığımda pişman oluyorum. Bu kitap da pişman olduğum kitaplar kategorisine son sıralardan da olsa girer. En azından almasam da olurmuş diyeceğim türden bir kitap. Bendeki baskısı Koridor Yayınlarından 456 sayfa ve 28 TL gibi abuk bir fiyatı var. Hiç denemeyin bile ya... Fiyattan sonra buna karar verdim evet :)

Günlerden Galatasaray #14

Galatasaray dün akşam Beşiktaş deplasmanındaydı ve 1-0 mağlup oldu. Maçın önüne yine yeniden hakem geçti. Artık ben futbol izlemek istiyorum. Nefret etmek değil Galatasaray ile mutlu olmak istiyorum. Bu adaletsizliğe birinin dur demesini istiyorum. Fernando Muslera'nın yaptığı hareketin tüm yönetime yayılmasını istiyorum. Yıldım artık. Üzülmeyi bile hissedemiyorum. Tek hissettiğim adaletsizliğe karşı duyduğum hırs ve hakkın yenmesine karşı duyduğum kin. SUSMAYIN!

Federasyon vs Galatasaray | 2018/2019 Sezonu

14 maç oynandı 2018/2019 sezonunda. Galatasaray oynadığı 14 maçın 7 tanesini kazandı 3 tanesinde berabere kaldı 4 tanesinde mağlup oldu. Bu maçların neredeyse tamamında da hakemler tarafından aleyhinde bir karar verildi. Gelin geride kalan 14 haftaya şöyle bir bakalım, hafızalar tazelensin, zihinler açılsın ve uyuyan güzel Galatasaray yönetimine bir mesaj yollayalım. Bakalım karşı taraf mı haklı, karşı taraf derken Galatasaray hariç tüm Türk futbol kamuoyundan bahsediyorum, yoksa Galatasaray mı?

ps: yazının devamındaki videolar, fotoğraflar ve bilgilerin tamamı internetten alınmıştır.