Yılbaşında Televizyonda Ne Var?

Yılbaşında sokaklarda olmayı bırak ekim ayından mayısa kadar burnumu dışarı çıkarmak istemiyorum. Kış uykusuna yatmayı hayvanlara nasıl kaptırdık inanamıyorum. Gerçekten kış uykusuna yatabilseydik ve tüm yaz tek bir an bile uyumasaydık müthiş olmaz mıydı? Geyiğin dibine vurduğumuza göre konumuza dönelim. Yılbaşında dışarıda olmayacaksanız ve televizyonumu izlerim, çekirdeğimi çıtlarım, mandalinamı soyarım tayfasındansanız, doğru yerdesiniz! Başlıyorum!

Tarihi Hoşçakal Lokantası | Şermin Yaşar

İyi bir okur olarak düşünürüm kendimi. Başladığım her kitabı da bitirmeye çalışırım. Bitiremediğim kitaplar bir elin parmaklarını geçmez. Bu kitap da o ekibe eklendi maalesef. Oysa kısa kısa hikayeler olduğunu görünce su gibi akar diye düşünmüştüm olmadı. Seveni vardır, yazanın emeğine saygım büyük, bana hitap etmiyor. Doğan Kitap tarafından yayınlanan kitap 176 sayfa ve 17 TL. 

2017'nin Enleri

Fikir her ne kadar Altın Kelebek ödüllerini izlerken çıkmış olsa da artık rutinlerden birisi yılın enlerini yazmak. En azından hala blog tutan benim için. Bu yazıyı yazmaya 10 Aralık'ta başlıyorum. Bakalım ne zaman bitirip yayınlayacağım. Aklıma geldikçe yazacağım çünkü. Neler çıkacak bana da sürpriz olacak. Hadi başlıyorum!

Günlerden Galatasaray #17

Tüm sezon yaptık bunu. İçeride geriye düşsek maçı çevirdik, öne geçsek sonuca bağladık. Bu yüzden de devreyi 2. sırada ve sadece 1 puan farkla kapattık. Ligin ikinci yarısında ise asıl farkı görmeliyiz. Fatih Terim farkını. Takım hocasız kalacak diye epey korktuktan sonra takımın gerçekten emanet edilmesi gereken kişiye bırakılması hepimizde beklentiye sebep oldu. Bu maçta pek bir fark beklemiyor olmakla birlikte bilhassa Belhanda'nın daha iyi oynadığını söylemeliyim. Bafi ise bugün gol atmamış olmasına rağmen sahanın en arzulu oyuncusuydu. Takımın presli oyunu ise dikkat çeken diğer ayrıntıydı. Özellikle ikinci yarı. Maçı Garry, Yasin ve Maicon'un nefis golleriyle 3-1 kazandık. Yine ilk golü biz yedik ama bunun kazanması daha zevkli. Kambeeeeek diye hoplayıp zıplıyoruz çünkü. Kupa maçlarından sonra 3 hafta mola. Sonra gaza basıp şampiyon olup Şampiyonlar Ligine gidiyoruz. SEN ŞAMPİYON OLACAKSIN!
son söz: HOCAAAAAAAAĞĞĞĞMMMM 😍😍😍

Aile Arasında | 2017

Gülse Birsel'in yazdığı dizileri keyifle izledim yıllarca. Avrupa Yakası kendi türünde yapılmış en efsane işlerden biridir halen gözümde. Yalan Dünya da gayet başarılıydı. Filmin çekilme haberini okuduğum ilk andan itibaren merakla bekledim. Kadro tek tek açıklandıkça daha da içim ısındı. Geçtiğimiz çarşamba akşamı gidip izledim. İyi ki gitmişim dediğim film oldu. Muhtemelen bu sene gittiğim son filmdi. Hadi biraz konuşalım.

Günlerden Galatasaray #16

Bu puan kaybını da sana yazıyorum Hoca, kusura bakma. Sen takımını hazırlayamıyorsun. Fiziksel anlamda belki düşmüyor takım çabalıyor fakat mental anlamda hepsi dağılmış resmen kaybedenler kulübünün birer üyesi gibi davranıyorlar. Bir gol yediğinde bu kadar demoralize olan bir takım yolun sonunu göremez. Igor da dağılmış çünkü psikolojik olarak. Maç esnasında thumbs up yapmalar, maç sonucu mağlubiyet sorulunca onlar 2 biz 1 gol attığımız için yenildik demeler falan bunun en büyük göstergesi. Şu maça kadar Igor'un Galatasaray'ın başında kalmasını istiyor, başarılı olması için dualar ediyordum. Çünkü şımarık taraftar profili, onu beğenmedim gitsin, bu kötü gitsin, şu vasat gitsin, öbürü yerli, beriki yabancı diye diye ocağına incir ağacı dikti takımın. Ha gidecek adam baştan belli, durmasın diye diye dilimizde tüy bitti ama yok işte. Liderliği almışken tekrar vermek olmadı. Son 4 deplasmanın ikisinden galip ayrılsan puan farkıyla lidersin, kısmet değilmiş. Malatya'ya 2-1 yenildik. Tek gol Badou'dan geldi. Lütfen liderliği geri alır mısın Galatasaray?

Yakıcı Sır | Stefan Zweig

Zweig'in maceralarına devam ediyorum. Keşfedebildiğim için ne kadar mutluyum anlatamam. Bu kitap da diğer kitapları kadar iyiydi. Kitap Edgar isimli bir çocuğun üzerinden dönüyor bu kez. Annesiyle hastalık sonrası nekahet dönemini geçirmek üzere bir otele gelen Edgar, kendinden yaşça büyük bir beyle tanışır. Halbuki adamın niyeti Edgar'dan ziyade annesi ile münasebet kurmaktır. Edgar bir şeylerin döndüğünü fark etse de annesi ile adamın ne sakladığını bir türlü çözemez. Annesini bırakıp büyükannesinin yanına gidecek kadar da hırslanmıştır çözemediği için. Kitabın konusu özetle bu. Zweig bu kitabında kadın çözümlemesinin ötesine geçip bir çocuğun gözünden kurgulamış kitabı. Kadın çözümlemelerinin daha başarılı olduğunu düşünüyorum. Ama kitabın geneline hakim olan tutku hissi de "kadın" kitaplarının hiçbirinde yoktu, o şerhi de düşerim. Yine kısacık, yine sallana sallana okumama rağmen iki günde biten, yine hap gibi yutuverdiğim bir eser olmuş. Ne büyük keyif alıyorum okurken... Kitabın bendeki baskısı İş Bankası Kültür Yayınlarından, 96 sayfa ve 9 TL. Artık biliyorsunuz; okuyun!

Onca Yoksulluk Varken | Emile Ajar

Hangi kitabı alayım diye sordum, söylediği kitaplardan birisi buydu. Kendi tabiriyle "içinde arıza olan kitapları" sever. Kitabımızın baş karakteri Momo arıza olarak tabir edebileceğimiz bir arkadaş. Hayat kadını olan annesi, Momo'yu bir Fransız kadının yanına bırakır ve mesleğini icra etmeye devam eder. Momo, Madam Rosa'nın yanında büyümeye devam eder. Kitabı okurken -kıyaslamak gibi olmasın- sıklıkla Çavdar Tarlasında Çocukları düşündüm. Momo, Holden kadar serseri değil ama olma yolunda kocaman adımlar atmış bir velet. Kitabın hemen hemen her sayfasında bir aforizma mevcut. Benim sevdiğim tarafı ise büyük resme baktığımda gördüğüm aforizma: bir çocuğun kalbine dokunduğunuz kadar varsınız hayatta. Dini, dili, cinsiyeti, ırkı aynı olmayan bir kadınla bir çocuğun hikayesi Onca Yoksulluk Varken ve gerçekten içe işlemeyi başarıyor. Masum bir çocuğun gözünden bu beş para etmeyen dünyaya bakmak gibi kitap. Bana okuyayım diye önerilen bu kitabı okumanızı öneririm. Bendeki baskı Agora Kitaplığından, 197 sayfa ve 22 TL. Okuyun.

Günlerden Galatasaray #15

Maçın henüz başında diyebileceğimiz bir dakikada kendi kalemize gol yemenin ardından saçma sapan 2. golün ardından lüzumsuz gerginlik yine başladı. Oysa yapılması gerekenlerle ilgili bir sorun yoktu ve dolu tribünler önünde takım iyi de oynuyordu. Galatasaray'ın bu aniden kapıldığı panik atakları beni çok tedirgin ediyor. Sistem değişikliğinden, hocanın beğenilmemesinden, yönetim zafiyetinden bile çok! 2-0 geriye düştükten sonra 4 gol atmak da her yiğidin harcı değil öte yandan. Zaten tek golü atınca karşısında oynayan rakip kim olursa olsun devamını getirebilecek kalitede bir Galatasaray var bu sezon. Önce Fernando'nun sonra sırayla Gomis, Belhanda ve Fegu'nun golleriyle 4-2 kazandık dünkü maçı. Şimdi Başakşehir'in puan kaybetmesi halinde liderlik yeniden gelecek inşallah ve hedeften sapmamış olacağız. Her hafta hakem konuşmaktan bıktım usandım. Herkes bıktı. Bir tek Galatasaray değil kimse memnun olmuyor bu durumdan. Yapacak bir şey yok maalesef. Şimdi Malatya deplasmanına kitlenip o maçta ve son maç olan Göztepe maçında puan kaybı yaşamamak lazım. Allah yardımcımız olsun. Yürüyedurun!

Gecelerim ve Falaka | Ahmet Rasim

Kitapyurdu.com'dan kitap sipariş ediyordum. Kargo parası vermek içime sinmedi. Kargo ödeyen ürünlere girdim. Ahmet Rasim'in üçlü kitap setinin 7 TL gibi komik bir rakam olduğunu görünce araştırmaya başladım. Sonra da almaya karar verdim. Üçlüden okuduğum ilk kitaptı. Kitapta Ahmet Rasim'in çocukluğunda yazıldığı çeşitli mektepler ve oralarda yaşadığı olaylardan bahsedilmiş. Çocuğun gelişim döneminde ona yaşatılan korkular, dayaklar ile ruhunda açılan yaralara epeyce parmak basmış Ahmet Rasim. Osmanlının son dönemleri gibi görünüyor. En fazla Tanzimat Devri falandır muhtemelen. Eğitime yönelik yapılan eleştiriler bu sebeple de mühim. Yazarla ilgili en çok dikkatimi çekense en fazla 3-5 kelimelik cümleler kuruyor olmasıydı. Tık tık tık anlatmış, geçmiş hikayesini. Ağdalı, uzun, sanatlı cümleler yok hafif bir kitap, bana Zerdüşt'ten sonra epey iyi geldiğini itiraf etmeliyim. Kitabın bendeki baskısı Üç Harf Yayınlarından. Yazım hatalarının fazla olduğunu söyleyeyim, okumayı düşünürseniz başka yayın evlerini denemenizi öneririm. 189 sayfa olan kitap tek başına 8 TL'den satışta ama ben üçlü setini buradan 7 TL'ye aldım dediğim gibi. Diğer iki kitabı merak ettirdi dersem beğendiğimi anlatmış olurum sanırım.

Günlerden Galatasaray #14

Şu maçtan 3 gol yedik ve maç öyle bitti ya, baya iyi. Çok iyi. 5 yediğimiz Başakşehir maçının çok ötesinde oynadı Beşiktaş. Yiğidin hakkı yiğide. Beceriksizliklerine rağmen 3 golle 3 puanı aldılar (klişenin dibine vurmalıyım). Cidden konuşulacak bir şey yok. Hedef şaşmadı 21. şampiyonluk. Küçük tökezlemeler kabulüm ama seriye binmemesi lazım. Muslera fotoğrafının sebebi muhtemelen geldiğinden beri ilk kez ona kızmış olmam. 6 senede 1. Kredisi arşı alada, değişmeyecek de. Çok sevmem eleştirmeme engel elbette değil. Devre olana kadar maç kaybetmeyip liderlikten ayrılmamayı dilerim. Birkaç senelik naftalin kokan totemimizi çıkaralım kalbimizin sandıklarından: şampiyonluk şarkısı düşmesin dillerden!

Böyle Buyurdu Zerdüşt | Friedrich Nietzsche

Hayatımda okurken en çok zorlandığım kitap İlahi Komedya'ydı. Bu kitabı okuyana kadar. 400 sayfalık bir kitap benim için maksimum 7 güne tekabül eder. Sürüklediyse aynı gün bitirdiğim bile oldu. Bu kitap sanki aylardır elimde gibi. Niçe* amca öyle bir kitap yazmış ki düşüne düşüne okudum kafam şişti. Geri döndüm, tekrar okudum, bazı cümleleri algılamak için sarf ettiğim çabayla yaktığım kaloriler kilo kaybı olarak dönmüş bile olabilir! Yer yer çok mantıklı gelen cümleler vardı kitapta, bazı kısımlarda ise akıl tutulması yaşadım. Ama bitirdim. Bütün çabalarım sayesinde bitti! Belki bir süre sonra tekrar denerim okumayı ve daha çok algılar, daha rahat okurum, bakalım. Kitapta Zerdüşt'ün diyar diyar gezerek kendi fikirlerini halka anlatmasından, üstinsan tanımından, hayatta yapılması gerekenlerden, yapılmaktan kaçınılması gerekenlerden bahsediyor. Dil olarak biraz ağdalı gelebilir sabrederseniz sağlam kitap. Bendeki baskısı İndigo Kitaptan, 400 sayfa ve 15 TL. Tavsiye yok çünkü bu kitabı ya beğenirsiniz ya nefret edersiniz. Üçüncü bir ihtimal yok maalesef.