Günlerden Galatasaray vol.31

Aylar sonra ilk kez deplasman galibiyeti aldık dün akşam Elazığ'da. Gelecek sezon kim gitsin kim kalsın, gelecek seneye nasıl devam edilsin bunun planlarını yaparken, Beşiktaş'ın da mağlup olduğu haberi ile Şampiyonlar Ligine bir adım daha yaklaştık. Bu seneki Galatasaray kadrosu yerli ve yabancı en iyi futbolculardan oluşan bir kadro. Ben 27 yaşındayım benim gördüğüm en kaliteli kadro diyebilirim. Gel gelelim geçen hafta da yazmıştım en kaliteli her zaman en başarılı olamıyor yanında başka doğrulara da ihtiyaç duyuyor. Galatasaray bu sezon için konuşmak gerekirse doğruları bir araya getiremedi. En azından şampiyonluk için... Gecenin ve galibiyetin tek golü Burak Yılmaz'dan geldi. Ben şahsen Sneijder'in golden önceki pozisyon takibiyle golü getirdiğini düşünüyor ve golü ona yazıyorum kendimce. Gecenin bir diğer mühim anı Nando'nun yaşadığı talihsiz sakatlık şüphesiz. MR çekilmesinin ardından belli olacağı söylenmişti dün akşam umarım ters bi durum yoktur.

Meşhur sözdeki gibi şampiyon belli ikinci kim şimdi bunu kovalamak lazım. İkinci olan asıl şampiyon olup Şampiyonlar Ligine giderek şampiyonluğun anlamını yaşayacak zira. Rakibi tebrik etme olgusu bende yok. Resmi site hepimizi temsilen bi bildiri yayımladı zaten, yeter. Adam olana çok bile. Şampiyonlar Ligine doğru yürüyedur GALATASARAY'ım!

"Tearing you apart since 1991"

Giggs...
Gördüğüm zaman en duygulandığım futbolcu. Sebebini bilmediğim bir şekilde bu adama kanım kaynamıyor fokurduyor adeta. Bugün teknik direktör olarak Moyes'un kovulmasının ardından takımın başına getirilen Giggs'in yardımcıları Scholes ve Butt. Duygulanmamak elde değil. Hocamın 27 senede inşa ettiği United'ı 8 ayda yerle bir eden adamın gidişine üzülmek şurada dursun, bu fotoğrafı gördükten sonra geç bile kalındığını düşünüyorum. İlk maçtan 4-0'lık galibiyetle çıktı. Tamam bu takım biraz Moyes'un çokça da Hocamın takımı olabilir ama olsun takımın başındaki kimse odur galibiyetin de mağlubiyetin de hakimi. 

Günlerden Galatasaray vol.30

Başarı için tüm doğruların bir arada olması gerektiği söylenir. Doğru zamanda, doğru yerde, doğru insanlarla çalıştığınız zaman kaçınılmaz olandır başarı. Galatasaray, son iki sezondur çok doğru işler yaptı demek ki gerçekten başarılıydı. Bu sezonsa Fatih Terim'in milli takım hevesi uğruna Galatasaray'ı bıraktığından beri rüzgar tersine esmeye başladı. Olaylar tamamen insanların birbirlerine üstünlük sağlama çabasıyla tepişirken bizim ve caanım Galatasaray'ın ezilmesinden ibaret. Elim gitse de herkese topluca sövüp sayacağım bi yazı yazsam. Hakikaten takımın dünkü durumundan sonra hissettiğim tek duygu kızgınlık oldu. Ne hayal kırıklığı ne mutsuzluk sadece kızgınım. Başarısızlık yüzünden, mağlubiyet yüzünden falan da değil ha, öyle galibiyet meraklısı bi insan hiç olmadım. Tam aksine yenilince bile "olur böyle şeyler", "bi dahaki maça düzelirler", "canları sağolsun" şeklinde cümlelerim olur. Gel gelelim, takım artık arkasında durulacak halden çıktı. Dün akşam Kasımpaşa'dan 4 gol yedi ve hiçbir hırs belirtisi, yenilen 4 gole karşı koyulan hiçbir tepki yoktu. Benim kaldıramadığım yenilen 4 gol değil, olur öyle arada yada hadi hep olsun gelen 4 giden 5 atsın. Ama diyebileyim ki, "la denedik olmadı, napalım haftaya düzelirler". Gidenin bi lafı vardı; "mağlup olsak da alkışlanacak bir takım yaratacağım". Yapmıştı da, sonra gitti... Şu sezonu Türkiye Kupası ile kapatıp tarihin en dibine gömmek lazım. Hızlı hızlı yürüyedur GALATASARAY!

Günlerden Galatasaray vol.29

Bu sezonun özeti gibiydi dün gece. Rakip şampiyonluğa doğru yürürken giden her puanın ardından hep biz olduk el sallayan. Kararlarını sorguladıklarımızdan tut da, saha içindeki tavrını beğenmediğimize kadar türlü türlü insan evladını içinde bulunduran bir takım oldu Galatasaray. Şampiyonluğun gittiğini görmek için Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok, kabul. Ama bu kadar da tatsız tuzsuz oynamak, maçın 1 saatinde rakibin "koyduk mu" tezahüratına maruz kalıp tepki vermemek hoş değil. Galatasaray'a yakışmıyor. Bana tuhaf geliyor. Anlamıyorum. Lafı eveleyip gevelemeye gerek yok sanırım. Pek hoşnut olmadığım söyleyecek lafımın olmamasından belli. Tek temennim bu sezonun bir an önce bitmesi. Yürüyedur GALATASARAY! Noolur çabuk yürü noolur :(

Günlerden Galatasaray vol.28

İyi oynayanın değil sakin kalanın kazanacağı maçtı, öyle de oldu. Maçın başında Wesley'nin ayağından bulunan gol Galatasaray'ı, Fenerbahçe karşısında galibiyete taşıdı. Melo'nun, Wesley'e yaptığı asist ise dikkatlerden kaçmasın. Çok tek topa şahit oldum, böylesini görmedim (yada bilmiyorum Melo'ya bu ara dilenmekten bitap düştüğüm için öyle geliyor da olabilir). Maçta sarı kart görmeyen birkaç kişi kaldı ve evet, saha içinde istenmeyen olaylar çıktı. Benim adıma en istenmeyen olay, eminim birçoğumuz hemfikiriz, Selçuk'un oyundan çıkarken formasını çıkarıp Tugay'a vermesi oldu. Galatasaray'da bunları görmeye alışkın biri olmayan beni gerçekten üzdü bu olay. Sen kaptansın abisi. Sana o pazubandını yere dök saç diye vermiyorlar. Stresi, sıkıntıyı, hatta küfrü kaldırman, takımı sırtlaman lazım. Sırtındaki formayı çıkarmak o an yapabileceğin en yanlış hareketti. Kime kızdığını, neden mutsuz olduğunu bilmediğim Selçuk = hiç sevemediğim Selçuk. İnşallah en azından sezon sonuna kadar bu olay kapanır, üstü örtülür yada gerçekten çözülür. Sürekli biz bir aileyiz diye ortalarda dolaşan bir takıma saha içinde, herkesin gözü önünde hesaplaşmak yakışmadı. Selçuk suçlu demiyorum, belki Mancini'nin Selçuk'a ciddi bir ayıbı var, o da kabulüm. Gel gelelim, Selçuk eğer haklıysa da, aldığı tavır ile haksız duruma düştü. 
Günler geçer her şey unutulur. Seneye yine Şampiyonlar Ligindeyiz, 3. sezon, üst üste, kalan 6 hafta var, kalan 6 haftayı kayıpsız kapatırsak süper olur. Yürüyedur GALATASARAY!

Uyku, uyku, neredesin uyku?

Annem ben küçükken bana istisnasız her sabah "akşam yatmak bilmiyon, sabah kalkmak bilmiyon" şeklinde söylenirdi, ama HER SABAH! Ben de "Allahım" derdim, "biraz büyüsem de istediğim saatte yatıp fosur fosur uyuyabilsem"... Kimse bana o zamanlar bok uyursun demedi tabii. Bugünlerde ne çekiyorsam uykudan çekiyorum...

Last Forever ~ How I Met Your Mother

How I Met Your Mother'ı da bitirdik. Baştan sona güncel olarak takip ettiğim ilk diziydi Himym. Haftalardır ha bitti ha bitecek diye kendimi ne kadar şartlandırdıysam müthiş bir final ile karşı karşıya kalırız diye düşünüyordum. İtiraf etmek gerekirse aklıma kazınacak, her düşündüğümde gözlerimi dolduracak ve/veya gülümsetecek, duygusallaştığımda, izleyecek bir şey bulamadığımda açıp izleyeceğim bir final değildi. Bu açıdan hayal kırıklığıydı. Gel gelelim son iki bölümün akışı, geride bıraktığımız 9 sezonun enfes bi özeti gibiydi. Dilim şişti, uzuuun süredir yapmadığım şeyi yapıyor ve spoiler sekmesine geçiyorum. Yazının devamı ciddi şekilde spoiler içeriyor.