#21 Gaziantepspor - Galatasaray

İkinci yarının ilk maçı, rakip Gaziantep, mekan deplasman. 
Hocam maça Emre Akbaba ile başlayınca yine, inceden bi ne oluyor yahu moduna girdiğim doğrudur. Neyse ki Hocam çok geç olmadan değişiklikleri ikinci yarı başında yaptı da iş tersine döndü. Emre'yi (20) çok severim. Fakat Emre'nin 11 başladığı her maç başka bir oyuncunun hakkına giriliyormuş hissiyatı oluşuyor bende. Günün sonunda ben de çok iyi Galatasaraylıyımdır, ama gidip Galatasaray orta sahasında oynayayım gibi bir iddiam yok. Emre'nin de olmaması lazım artık. Belhanda keza... Dalgalı oyunu ya statik konuma gelip sürekli, hadi biraz gerçekçi olalım çoğu zaman, iyi kıvama gelecek ya da yollar ayrılacak. Ligde işini görür, kabul. Öte yandan Avrupa'ya gittiğin zaman göze batacak kadar oyun oynarsan, amiyane tabirimi mazur görün, içinden geçerler. Kötüleri konuştuk biraz da iyi şeylerden bahsedelim. Bir kere maçın adamı Nando. Aslanım, döner dönmez kendini buldu ve yine gemisini kurtaran kaptan oldu. Sonra Chelo, bugün hem savunmada hem de Arda ile birlikte ofansta çok iyi işler yaptı. Arda demişken, beni pozitif anlamda şaşırtmaya devam ediyor, inşallah daim olsun. Ve elbette Henry... Biraz serkeş, biraz dağınık ama epey Galatasaraylı. Hoca'ya duyduğu derin sevgi Galatasaray'ı da çok sevmesinin en büyük sebeplerinden. Geldi, bismillah daha ilk maçında attığı iki golle bizi Antep deplasmanından ayıkladı. Düşün, Galatasaray sosyal medya hesapları henüz kendisi için bir gol sevinci gifi bile hazırlayamamış 😄 Son dakikadaki penaltı da olmasa maç 2-0 bitecek ama kısmet böyleymiş. Önümüzdeki iki maçtan çıkacak 6 puan bizi şampiyon yapar inşallah. Hedef 23!

#20 Malatyaspor - Galatasaray

Aklım çıkıyordu üst üste üçüncü deplasman mağlubiyeti gelecek diye, Allah kalbimi biliyor ya... Neyse ki korktuğum gibi olmadı. Ryan'ın (8) attığı tek golle maçı 1-0 galip tamamladık. Şimdi maçın iki boyutu var. İlki, pasa yönelik bam bam bam futbolu oynayan Galatasaray, böyle patates tarlası kıvamındaki zeminlerde ciddi zorlanmalar yaşıyor. Soso, sakatlanıp çıktı mesela. Federasyon yerli/yabancı futbolcu sayısıyla ilgili goygoyu yapıp duracağına kulüplere zeminlerle ilgili ciddi yaptırımlar uygulama yoluna gitmeli artık. Futbolun oynanamıyor olması bir yana bu adamlara deli paralar dökerken saçma sapan sakatlıklar yüzünden faydalanamıyor olmak kulüpler açısından da çok negatif sonuçlar doğuracaktır. İkinci boyutu ise Hocanın Emre (20) ısrarı. O kadar çok gözünün içine bakıyoruz ki çıkarsın diye, işi artık inada çevirdi. Yalan yanlış bi gol atsa da galip gelsek, "biz de bir şeyler biliyoruz görüyorsunuz" diye ortalara dökülecek, sırf bu yüzden sahada kalıyor bu adam 80+ dakika. Oysa, 
Emre çıktı golü sonra bulduk mesela... Kaldı ki hepimizin arzusu Galatasaray galibiyetiyken bu inada gerek yok. Sözleşmesini mi uzatacak, ne yapıyorsa yapsa da bu inatlaşma bitse artık. Gerçi Henry'nin alındığını düşünürsek Emre'yi artık keser diye öngörüyorum ben. Devreyi 39 puanla kapattık. İkinci yarıdan toplayacağımız 45 puan bizi şampiyon yapar, devre arası maçından bildiriyorum. Hedef 23! 

Gerek Yok, Hoş Değil | Kürşat Başar

Normalde Kürşat Başar'ın romancılığını, hikayeciliğini çok severim ve beğenerek de okurum. Daha önce
Başucumda Müzik, Aslında Hayal ve Yaz kitaplarını okumuş ve tabiri caizse bayılmıştım. Her bitirdiğim kitaptan sonra da ilk alışveriş listeme başka bir kitabını eklemiştim. Bu döngü bu kitapta kırıldı maalesef. Kitap Kürşat Başar'ın yazdığı kısa kısa yazılardan oluşmuş. Belki köşe yazısı falandır bilemiyorum. Fakat kitapta müthiş bir eril dil var. Beni çok şaşırttı. O naif, sanatçı, keyif ehli adam gitmiş, genç kızlar şunu yapıyor, kadınlar kocalarını böyle boğuyor diyen bir dedikoducu komşu teyze gelmiş adeta. Öyle acayip ki yazarken bile şaşırıyorum, bu yazdığım eleştirileri Kürşat Başar'a yazdığıma inanamıyorum. Yani benim de gençlerin ve kadınların evirildiği şekil ile ilgili fikirlerim var ama tek taraflı yorumlanmasını ve parmakla gösterilerek kötülenmesini doğru bulmuyorum. Genç kadınlarımız tü kaka da genç erkeklerimiz çok mu düzgün mesela? Bugün kadın cinayeti diye eleştirdiğimiz ölümlerin sebebi genç adamlar değil mi? Ya da bu genç kızları yetiştiren bizzat sizin nesliniz değil mi? Kitap benim için büyük hayal kırıklığıydı. Kapağının bu kadar iç açıcı olup içindekilere bu kadar kızdığım başka bir kitap okumamıştım herhalde. Hayal kırıklığım yazılanlar bir yana yazana dair elbette. Neyse, bu da böyle geçsin bakalım. Kitap Everest Yayınlarından, 164 sayfa ve 23 TL.

#19 Galatasaray - Denizlispor

İçeride oynanan iki maç ve atılan 12 gol... Sonra gidip deplasmanda Beşiktaş'a falan yeniliyorsunuz işte lüzumsuz lüzumsuz. Takımın üzerindeki bu dengesizliği atmasının yolu oyuncuların her maça bugünkü özveriyle çıkmalarına bağlı. Artık para için mi oynarlar, arma için mi oynarlar, Hocam için mi oynarlar bilmiyorum. Bildiğim tek şey, bu maçtaki gibi oynarsa, gerçek Galatasaray gibi, çok güç mağlup olurlar. Bi kere Soso'ya sakatlık ve kenarda oturmak yaramış bu bir. Arda hiçbir şekilde oyundan düşmüyor bu iki. Emre'nin (20) gol atması bundan sonrası için kendisini ispat etmesine yardımcı olacaktı bu üç. Dördüncüsü ve en önemlisi, büyük kaptan, göz bebeğim, Fernando Muslera 7. ayın şafağında artık kalede göründü. Fatih ve Okan'a sonsuz teşekkürler ama bu çocuğu görünce gözlerimizden kalp çıkıyor. Allah bir daha sakatlık yüzü göstermesin 41 yaşına kadar 41 kere maşallah çekerek izleyelim inşallah. Denizlispor'a ligin kalanında bol şanslar diliyorum. Galatasaray'ımızın 6 golünden ilki Emre'den (20) geldi. Sonra sırayla, Soso, Donk, Saracchi (aslında rakibe çarpıp girdi çaktırmayın), Belhanda ve Jesse attı. Sekidika'nın attığı gol ayrıca Arena'da atılan 500. golmüş ve epey duygusal tamamlandı maç. Birileri futbol karnınızı mı doyuruyor diye konuşadursun. Cimbom, karnımızı değilse de kalbimizi doyuruyor. Canları var olsun. Dilerim şampiyon olacağız. Y ü r ü y e d u r u n! Hedef 23!

Bizi Sürükleyen Nehir | Zülfü Livaneli

Kitap ilk çıktığı dönemde almış fakat araya giren diğer kitaplardan dolayı okumaya fırsat bulamamıştım. Geçen gün başlayıp iki günde bitirdim kitabı. Kısa kısa aforizmalardan oluştuğu ve nefis bir dili olduğu için akıp gidiyor. Livaneli'nin bugüne kadar yazdığı kitaplardan, makalelerden, köşe yazılarından Ozan Bilge ve Durmuş Cavlan tarafından seçilen cümlelerden oluşan kitapta 33 farklı kavram, İstanbul ve Mustafa Kemal'e dair fikirleri bulunuyor. Her fikrin başlık olarak atıldığı sayfada bir de Abidin Dino illüstrasyonu mevcut. Elbette bu da kitabın değerini artırıyor. Kalbime dokunan öyle çok söz vardı ki kitapta, eğer kitapların altını çizerek okuyan bir tip olsaydım muhtemelen her sayfada birden fazla satır çizili olurdu. Seçilen her sözün altına imzamı kalbimle atarım, öyle seviyor ve saygı duyuyorum. Livaneli İnkılap Yayınevine geçti, benim gibi takip edenler biliyordur mutlaka. Bizi Sürükleyen Nehir Doğan Kitap'tan çıkardığı son eser olması açısından da önemliydi benim için. Çünkü bir yazar eğer sürekli çalıştığı bir yayınevini değiştirirse anlatımı da değişip başka bir yazar oluyor gibi bir fikrim var şahsen. Bir sonraki kitapta bu fikrimi çürütmesini bekliyorum. Kitabın bendeki baskısı Doğan Kitap'tan, 

#18 Beşiktaş - Galatasaray

Takımın başında şöyle yönetme işini yapabilen bir yönetici olmadığı, yönetici sıfatıyla takımın başında bulunanların tüm derdi Fatih Terim olduğu ve Fatih Terim'in de oyuncu değişikliklerinde yaptığı hatalar buradan İstanbul'a yol olduğu için Galatasaray'ın kaybetmesi çok normal. Maçlardan önce eski futbolcularla yapılan röportajlar falan bunlar gereksiz işler. Tamam oldu bitti, o gün sevindik falan da bir rakibe, lig şampiyonluğunda yalnızca +/-3 puan değerindeki bir tane maça bu kadar anlam yüklersen kayıp geldiğinde de böyle sinir bozucu oluyor. Rakip takımın hocası her maçtan sonra hakem hakem diye boşuna ağlanmamış işte hasat böyle böyle yapılıyor demek ki. Vallahi helal olsun. Bir imparator değilse de krallık falan gelecektir Sergen'e gelecekte. Galatasaray'a dair söylenecek tek söz Diagne'nin yaptığı (bence doğrudan kırmızı kartın ağır olduğu) saçma sapan faul ile maçın tamamında kusursuz oynayan Luyindama'nın yaptığı iki hata ile gelen iki golün mağlubiyete neden olduğudur şüphesiz. Neyse bu da böyle olsun artık. Beşiktaş'ta umuyorum o kadar çığlığa neden olan pozisyonlara rağmen bir sakatlık yoktur, ki olmadığına da eminim, kuru gürültüyle daha kaç maç kazanacaklar bakacağız. Kazanmaya devam ederlerse de şampiyonlukları hayırlı olsun. Benim gönlümden geçen elbette kendi takımımın şampiyonluğudur. Hedef 23!

Dinle, Küçük Adam | Wilhelm Reich

Kitap bir eleştiri kitabı öncelikle. Bir diktatöre, kötü olmasına rağmen yöneten kişiye, onun fikirlerine destek olan kitleleri eleştiriyor. Küçük adam dediği bu kitleleri oluşturan bireyler. Bu bireyler hayata at gözlükleriyle bakıyor, kadınları metalaştırıyor ve bu sebeple yalnız kalıyor, ırkçılık yapıyor, gençleri baskılıyor ve çocukları sevmiyor. Yazar bunları eleştirirken altında yatan sebep ise kendisinin bir psikoloji eğitimi almış olması ve sık sık "seni tanıyorum, seni yaşadım" diye belirtmesi. Reich, toplumdan dışlanmış bir bilim insanı. Arka kapakta yer alan bilgilerden kendisinin Freud ile birlikte çalıştığını ve bu çalışmaların ardından Amerika'ya zorunlu olarak göç edip çalışmalarına da orada devam ettiğini görüyoruz. Kitapta yaptığı her eleştiri surata tokat gibi iniyor ve kendinizi, içinde bulunduğunuz toplumu ve dünyayı sorgulamaya başlıyorsunuz ister istemez. Kitapta William Steig tarafından çizilen illüstrasyonlar mevcut ki küçük adamı da küçük kadını da epey iyi sergiliyor okura. Kitabın bendeki baskısı Cem Yayınevi'nden, 128 sayfa ve 24 TL.

#17 Galatasaray - Gençlerbirliği

Geçen hafta Konya maçında yenildikten sonra demiştim ki Hocam ve Arda'nın dönüşüyle hafta sonu Gençlerbirliği'ni bol gollü yeneriz. Hocanın varlığının çocuklar üzerindeki etkisine sahada aklını yalnızca futbola vermiş gerçek bir kaptan gibi davranan Arda etkisi olunca galibiyet kaçınılmaz oluyor gerçekten. Bir de kırk yılda bir gelen Belhanda oyunu eklenince 6 gol atılıveriyor kolayca. Sahanın en iyisi diyebileceğim isim ise Mbaye. Özellikle ilk yarıda aygır bir forvet ne yapar, nasıl oynar, nerede durur, nereye kaçar konusunda yaptıkları ders olarak izletilecek kadar iyiydi. Mbaye ve Belhanda efsane oynayınca da mecburen kazandık işte. Şaka bir yana Belhanda'nın 3, Oğulcan'ın 1, Mbaye'nin 1 ve Ryan'ın (8) 1 golüyle maçı 6-0 kazandı Galatasaray. Tertemiz bir futbolla söküp aldık 3 puanı. Her maçta şu arzulu oyunu oynasa takım, yürüye yürüye şampiyon olur bu takım. Maç sonunda Hoca'nın verdiği röportajı da dinlemenizi tavsiye ederim. Haftalardır içinde birikmiş adamın, herkese verdi veriştirdi. İyi de etti. Özüne dönmüş, arzulu bir Fatih Terim şampiyondur bilenler bilir. Gönlümün dileği odur ki Galatasaray şampiyon olsun. Hedef 23!

21. Yüzyıl İçin 21 Ders | Yuval Noah Harari

Hoca bu kitabı okuyun diye önerdiğinde bu kadar keyif alacağımı hatta çevremle paylaşacağımı hiç düşünmemiştim açıkçası. Okuduğum kitaplardan epey farklı bir eser. Homo Sapiens'in yazarı Harari'den 2050'ye kadar geçecek 30 seneye bir bakış olarak yazılmış. Neler yaşanabilir, bugün bizi geleceğe nasıl götürür, ne yapılırsa daha verimli bir gelecek olur gibi sorulara yanıt buluyoruz. Bunun dışında da çeşitli konulardaki fikirlerini okuyoruz yazarın. Din gibi, medeniyetler gibi, yaptığımız işler gibi, terör gibi, savaş gibi kavramların yazara göre ne anlam ifade ettiğini anlatıyor kitap. Belirli bir olay örgüsü içinde, birbirlerine bağlayarak bu kavramlarla 2050'ye bir yol haritası çiziyor Harari. Kitabı bölüm bölüm derslerde işleyerek gidiyorduk ama elimde o kadar süründü ki dün dayanamadım bitirdim. Eh bi de bekleyen kitaplarım göz kırpıp durdukça oku geç tatava yapma serap dedim kendi kendime. Kitabın bendeki baskısı Kolektif Kitaptan, 336 sayfa ve 45 TL.

#16 Konyaspor - Galatasaray

Olmuyor. Takıma nazar ettik. Oyun oynasak da yenilsek vallahi üzülmeyeceğim. Böyle savruk, saçma sapan, gereksiz lakayt bir oyun vardı sahada. Hocasız, kaptansız, bu kadar oluyor herhalde. Neyse Hocanın cezası da Arda'nın cezası da cumartesi günü bitiyor artık Gençlerbirliği'ne bir patlama yaparsınız da unuturuz bunları. İki maçta hem oyun, hem liderlik, hem o seriler falan nasıl alt üst oldu şaşkınlıkla seyrediyorum gerçekten. Futbol oynamaktan imtina eden futbolcu mu olur? Biz de var. Bugün ikisi sahadaydı mesela. Emre (20) ve Belhanda o iki oyuncumuz. Ryan (15) çok lüzumsuz hatalar yaptı ki rakibin bu hataları gole çevirmemiş olması tamamen rakibin beceriksizliği. Beceriksizlik demişken kenar yönetiminin değişiklikleri neden geç yaptığı, aynı mevkiden adamları çıkarıp soktuğu konusunda hala düşünüyorum, cevap bulamadım. İlk çağ filozofları gibi değişiklikleriyle beni düşünceden düşünceye sürüklediler. Neyse, bu da böyle olsun. Yürüyedurun! Hedef 23! 

#15 Galatasaray - Antalyaspor

Üç gün üç gece oynansa 0-0 bitecek bir maç, öyle gıcık öyle sıkıcı. Klasik Ersun Yanal - Galatasaray eşleşmesi. Geçen hafta 6 gol yer bu hafta 10 kişi kalan rakibine karşı korkmaya devam eder. Ve bu adam hala geçer akçe olarak takımların başında. İşte beni de bu şaşırtıyor. Benimkilerin aklı zaten Omar'daydı çok açıktı. Gol atsalar, formayı alıp koşmaya gitmek için kovaladılar ama olmadı. Emre'nin 50. dakikada doğrudan gördüğü kırmızı kart, her ne kadar doğru da olsa, takımın oyununu bozdu. Sonraki değişiklikleri etkiliyor, dizilişi etkiliyor, pas trafiğini etkiliyor. Bir de cidden hiç gereği yokken yapılan faul yüzünden görülünce o kart hakikaten çok acemice oldu. Neyse, canı sağ olsun. Falcao'nun sakatlanması bence Galatasaray kariyerinin sonu oldu çünkü artık vücudu futbolu kaldırabilecek güçte değil, buradan dönerse benim için izlediğim futbol tarihimin en büyük sürprizi olur. Devre arasında Ogi'nin yanına sağlam bir forvet aramak lazım ki bence takımın -lig özelinde- şu an tek eksiği bu. Salı akşamki Konya maçına kadar sabırla bekleyip o maçta kazanmak lazım. Alanya maç fazlasıyla puanı eşitledi. Yine de aslanlarım bu ligi şampiyon bitirecektir. Yürüyedurun, hedef 23!