Günlerden Galatasaray #30

Bazen olmaz, olmayacağı tutar. Dün olmayacak günlerden biriymiş. Nasip deyip geçmek ama pes etmemek lazım. Sen yine aslan gibi savaş GALATASARAY! 
Konyaspor 0-0 Galatasaray

Yıldız Lejyonları | Kameron Hurley

Bana kitap hediye edildiği zaman hem çok mutlu oluyorum hem de çok geriliyorum. Mutlu oluyorum çünkü neticede kitap hediye ediliyor. Geriliyorum çünkü ya beğenmezsem etkisi karşımdakine de yansır diye tedirgin oluyorum. Bu kitap da bana hediye geldi hem de hiç tarzım olmayan bilim kurgu/fantastik türde diyebileceğimiz bir kitaptı. Başladım okumaya. Lejyonlar, başka galaksiler, mutantlar, kafadan bacaklılar, geri dönüşüme gönderilenler, sadece kadınlardan oluşan evrenler... Mantık çerçeveme sığdıramadığım hiçbir şeyi sevememe gibi kötü bi huyum var. Bu kitap da o huyuma denk geldi yazık ki. Elbette bu türü sevenlerin hoşlanacağı türden olduğuna eminim çünkü bestseller ve ödüllü falan bi kitapmış aslında. Ama bende çalışmadı maalesef. Kitap Eksik Parça Yayınlarından, 424 sayfa ve 26 TL. Evet sırf inadımdan 400 sayfalık kitabı okudum ve bitirdim! Hasta mıyım neyim?! 

Günlerden Galatasaray #29

Kayseri'yi ağırladık dün akşam. Diagne'nin 2 ve Yuto'nun tek golüyle 3-1 kazandık maçı. Ama ne maçtı! Mücadele had safhadaydı, maç her an Kayseri'ye bile dönebilirdi. Fakat olmadı elbette. Özellikle Yuto'nun attığı müthiş kafa golü, evet bir metre boyu var türlü türlü golü var, beni ziyadesiyle memnun etti. Oyunda gözüme batan tek adam sanırım Badou oldu. Emre'nin biraz daha kredisi var ama Badou yok. Keşke Badou yerine Selçuk'u denese Hocam... Yine en doğrusunu o bilir. Biat kültürü Galatasaray'ımızda esas malum :) Biraz önce Başakşehir maçı da berabere bitince şampiyonluk şarkıları yine yükselmeye başladı inşallah. Şimdi önümüzdeki maç Konya deplasmanı. Dilerim bilet alıp o maçta tribünde olacağım ve Galatasaray'ımız o maçı da alarak yoluna devam edecek. 5 maç, 5 galibiyet, şartsız şurtsuz şampiyonluk demek. Sen yine aslan gibi savaş GALATASARAY! YÜRÜYEDURUN!

Akile Hanım Sokağı | Halide Edib Adıvar

Milli Mücadele ruhu olmadan, Cumhuriyetin ilk yılları olmadan, Halide Edib okumak değişik bir deneyimdi. Bu kez bambaşka bir zamanın Türkiye'sini, İstanbul'unu anlatıyordu çünkü. 1950'ler, yeni yönetimler, yöneticiler, gençlerin batılılaşma arzusu, yurt dışında yaşanan hayatlar... Kadın kimliğinin ve birçok kimliğin ortaya çıkmaya başladığı dönemlerde birkaç sosyal sınıftan kadının birbirleriyle ve çevreleriyle olan ilişkisini konu alıyor dönemin İstanbul zemin oluşturularak. Halide Edib'in yazımını beğeniyor olmakla birlikte başka bir dönemde sanki başka bir yazar okuyormuş gibi hissettim kitabın genelinde. Bildik, tanıdık Halide Edib havası yoktu. Bir de kitabın kapak tasarımına çok sevmedikçe değinmem ama bu kitabın kapağını tam aksine sevemedim bir türlü. Kitabın içeriğiyle birbirini görmüyordu sanki. Bu iki detay dışında ben kadın hikayelerini seven bir okur olarak severek okudum. Siz de okuyun mutlaka. Kitabın bendeki baskısı Can Yayınlarından, 256 sayfa ve 23 TL.

Günlerden Galatasaray #28

Bir önceki akşam Beşiktaş, Başakşehir'i yenmiş, tüm şartlar oluşmuştu. Galatasaray, kalan 7 maçı kazanması halinde şartsız şurtsuz şampiyon olacaktı. Rakip Fenerbahçe. Üstüne üstlük ilk yarının sonlarına doğru 10 kişi kalan Fenerbahçe. Yapılması gereken belli. 2 gol sıkıştırıp top çevireceksin. Oldu mu? Olmadı maalesef. Galatasaray gol attıktan sonra yapacağı top çevirmesini durum 0-0'ken yapmaya kalkıştı. Henry ile golü de buldu ama hemen karşı taraftan cevap geldi ve neticede maç 1-1 bitti. Kağıt üstünde Başakşehir'e 1 puan daha yaklaştık ve puan farkı 5'e düştü. Ama... Kocaman bir AMA!.. Galatasaray'ın oynaması gereken oyunu oynamamış olması değil bu maçta kaybedilen 2 puanın sebebi. Yine yeni yeniden hakem hataları. Rakibin attığı golden önce 2 farklı futbolcuya yapılan 2 faulden dönen top gitti tabii ki gol oldu Fener hanesine. Artık bu giden kaçıncı puan bilmiyorum. Bir çırpıda aklıma gelen bu maçla birlikte 4 maç var. Hepsi de beraberlik. 8 puan... Yeter. Gerçekten yeter. Ama başaramayacaklar. Galatasaray şampiyon olacak. Hem de puan farkıyla şampiyon olacak. Aynı puanla, averajla falan değil... Herkes görecek. Bir gün, işler değiştiğinde, günah çıkarma zamanı geldiğinde, bu yaptıkları adaletsizlikleri bir bir anlatacaklar utanarak. Sen yine aslan gibi savaş GALATASARAY! Savaş, vazgeçme ki, adalet tecelli ettiğinde aslanlar gibi göğsümüzü gere gere dolaşalım. YÜRÜYEDURUN!

Günlerden Galatasaray #27

Öyle zor şartlar altında izledim ki bu maçı galip gelemeseydik gerçekten çileden çıkmaktan fazlasını hissederdim herhalde. Maçın özellikle ilk yarısında efsane bir oyun ortaya koydu takım. Malatya maçı bu açıdan "devre arası fırçasına" ihtiyaç duymadığı nadir maçlardan biri olarak tarihe kaydedildi. Oynanan oyuna, pas ve topla oynama istatistiklerine, özetle bu ateşe kar dayanmadı elbette ve Soso ile öne geçtik. Fakat ofsayt olduğu gerekçesiyle iptal edildi gol. Daha sonra kazanılan penaltı ile Mbaye devreyi 1-0 önde kapatmamıza vesile oldu. İkinci yarıda Emre'nin müthiş kafa vuruşunu çarpmayla tamamlayan Mbaye, bir penaltı daha kazanılınca onu da gole çevirerek hat-trick ile geceyi tamamladı. Maçı 3-0 kazanıp Başakşehir'e 3 puan daha yaklaştı. Dilerim puan kaybetsinler de puan farkı azalsın. Maça dair üç notum var önce iyi olandan başlayayayım; Martin Linnes, nazarlardan korunsun müthiş karakterini güzel oyunuyla süslemeye devam ediyor, çok mutlu ediyor beni. Marcao, kart gördüğünde cezalı duruma düşeceğini bildiğinden gözleri doldu ben de izlerken ağladım, çok güzel oldu bu çocuk, bir maşallah daha. Belhanda, ikinci penaltıda ben atayım diye topun başına geçti, Mbaye ile de inceden gerildiler sanki. Gol atma arzusu çok güzel ama verilen görevler var ve penaltı atma görevi de başkasındaysa maçın içinde şu tavrı alması şık değildi. Allahtan uzamadı mevzu da tatlılıkla bağlandı bu da güzel bir detaydı. Şampiyonluğa 6 maç kaldı. Sen yine aslan gibi savaş GALATASARAY!

Alemdağ'da Var Bir Yılan | Sait Faik Abasıyanık

Adına hikaye ödülleri verilen Sait Faik'in hiçbir kitabı elimizde yok diye niyetlenip 7 kitaplık serisini aldık. Bu seride okuduğum ilk kitap da Alemdağ'da Var Bir Yılan oldu. Ne tesadüftür ki; Sait Faik'in de yayınladığı son kitapmış. Kitabın tamamına bir yalnızlık ve fantastik hava hakim. Sürrealizm türünde yazılmış kitap boş gözlerle bakmama sebep oldu sıklıkla. Sait Faik, kitapta eşcinsel olduğuna dair kısa ipuçları veriyor. Sanıyorum hayatının son döneminde bu bilgiyi yanında götürmektense benden çıksın diye düşünmüş. Bir de kitap sinir bozucu derecede "sen ne diyosun be adam?" dedirtiyor insana. Hatta bir noktadan sonra artık sinirden gülerek okuma seviyesine getiriyor. Ben bu kitabı niye okuyorum derken küt diye bir laf koyuyor şaşırıp kalıyorsun. Sırf bu ambale olma durumu yüzünden bile okunur. Denemeyi severseniz, deneyin. Yoksa hoşlanmayabilirsiniz. Kitabın bendeki baskısı İş Bankası Kültür Yayınlarından, 7 kitaplık seri 74 TL'den satışta, kitap 120 sayfa. 

Denemeler | Montaigne

Kitabı aldığımda acaba ağır mı gelir diye bir an paniklemiştim. Ama hayır! Geç bile kalmışım okumaya. 500 sene önce yazılan bir kitap hala geçerli olur mu?! İnanmayacaksınız ama olur! Tüm bilimlerin zamanla teknolojiyle eskimesi ve güncelleme durumunda kalması ama felsefenin 500 senedir geçerliliğini koruması çok iyi değil mi? Kitaptan gerçekten etkilendim. Dört cildi olan kitabın ben İş Bankası Kültür Yayınları Hasan Ali Yücel serisindeki tek kitap halini aldım. Her kitaptan bölümler seçilerek serpiştirilmiş. Çok kıymetli bir eser. Keşke elden ele yayarak okutabilsek herkese. İçinde her konuya dair 2 sayfa var çünkü. Yemekten içmeye, inanışlardan dinlere, savaştan tarihe, cinsellikten uykuya kadar aklınıza gelebilecek her konuda fikri var Montaigne'in. İyi ki de var. Kitabın bendeki baskısı demin de dediğim gibi İş Bankası Kültür Yayınlarından, 314 sayfa ve 15 TL gibi bir fiyatı var. Okuyun!