Yılbaşında Televizyonda Ne Var? 2020

Klasik yazının günü gelmiş de çatmış bile. Maalesef artık hepiniz benim gibi pijama terlik televizyon üçlüsünden devam edeceksiniz. Biliyorum çok kötü bir yıl geçirdik, çoğunda evdeydik, belki etrafımızdan birilerini kaybettik, belki bizzat kendimiz çok hasta olduk ama 2020 levelini bitirip 2021'e geçtiğimiz için mutlu olmalı ve bunu kutlamalıyız. Nasıl mı? Bu akşam keyfinize göre çayınızı, meyve suyunuzu, kolanızı, alkolünüzü alıp geçin televizyonun karşısına ve yazının devamında sizin için hazırladığım programı seçip izleyerek 2020'den kurtuluşumuzu kutlayın! Haydi, ne duruyorsunuz?! Başlıyorum.

2020'de Olan 2020'de Kalabilir Mi Lütfen?

Biliyorum, hepimiz için çok kötü bir yıldı. Hayat özellikle o maskeler yüzünden burnumuzdan geldi, kabul. Ama artık bitiyor. Yarın son. Umuyorum 2021'de öncelikle bu hastalıktan kurtulacağız sonra da hayatımız eski normal ve vıcık vıcık haline geri dönecek. Yine sarılacağız, yine öpüşeceğiz, yine diz dize oturup kahvelerimizi içeceğiz. Sırf bu dilek ve temennilerim sebebiyle cıngıllı bir 2021 gifi bulmak yerine Future'un şarkısını kapak fotoğrafı olarak kullanmaya karar verdim. 2021'den en büyük temennim de budur. Hadi 2020'yi çekiştirelim.

#14 Trabzonspor - Galatasaray

ön not: Galibiyet sarhoşuyum. Ne yazsam hükümsüzdür :)
Galatasaray, hoca değişikliği yaptığından beri mağlup olmayan Trabzon deplasmanına gidiyordu. Ben de mağlup olmamış hoca yoktur, Galatasaray ile karşılaşmamış hoca vardır diye düşünüp duruyordum. Şükürler olsun takım beni yanıltmadı. Önce Arda, sonra da Oğulcan'ın attığı birer gol ile 2-0'lık galibiyete yürümeyi bildi ve liderliği eline aldı. En bebeklerimin gol attığı maçla galip geldiğimiz için kalbimden kopup gelen bir üç puan alındı dün akşam. Mantıkla baktığımda takımda Belhanda'nın bazı top kayıpları dışında takımı eleştirecek tek bir nokta göremiyorum. Belki şu rakibin ani ataklarını durduramamayı yazabiliriz eleştiri olarak ama o gün bugün değil herhalde. Bu olumsuzlukları bir yana koyarsak Chelo'nun oyun becerisi, Arda'nın tüm eleştirileri haksız çıkarmaya çalışırcasına deli gibi hırsı ve oyun zekası, Ogi'nin yaşının da vermiş olduğu enerjiyle bir forvetten çok daha fazlası oluşu, Okan'ın Nando'dan aldığı eldivenlerle Nando gibi oynuyor olması beni inanılmaz mutlu ediyor. Hocam'a verilen 5 maçlık cezanın 2'sini atlattık bile. Maç sonunda verilen yukarıdaki poz bile şampiyonluğa yürüyen takım pozu inşallah. Gönlümün dileği odur ki bitmemesinden korktuğum bu ligi Galatasaray'ım şampiyon bitirsin. Hedef 23!

İnsan Hakları Teorisi ve Hukuku | Mustafa Erdoğan

Ulusların arasındaki ilişkiyi öğrenmek için verdiğim çabanın ikinci kaynağı da sona erdi. Kitabın bir teori kitabı olması, tanım ve kavramları içermesi ders kitabı kafasına kaysa da, artık bir şeyleri okuyup bitiremiyor olmaktan kurtulmam güzel oldu. Okul mevzusuna yönümü döndüğümden beri kitap okumaya fırsat bulamamak beni bir miktar üzüyor itiraf etmek gerekirse, fakat sonu güzel olacak, çabalamama değecek, inanıyorum. Neyse konumuz bu değil. Kitapta insan hakları tanımı, hakların tarihsel gelişimi, hakların sahip oldukları özellikler, insan haklarının türleri ve bunların açıklamaları mevcut. Eğer bu yönde bir eğitim alıyorsanız veya kariyer yapacaksanız elinizin altında olmasında fayda var. Çünkü teknik terimlerden kaçınarak, konuya ilişkin literatürde eseri olanlara da atıfta bulunarak, en anlaşılır şekilde ifade edip geçiyor kavramları. Bir nevi ders notu tutmuşsunuz gibi kitap. Ama başarılı bir not öyle karalayıp geçmeli değil. Anlatım gayet yalın ve anlaşılır. Kitabın bendeki baskısı Hukuk Yayınevinden, 350 sayfa ve 48 TL.

#13 Galatasaray - Göztepe

İlk 15 dakika oynanan oyun deyip yazıyı bitirmek lazımdı aslında biliyorsunuz değil mi? Galatasaray iyi oynadığı zaman hayatın 15 dakikalığına da olsa daha kırmızı olması tesadüf olamaz ayrıca. Gelelim maça. Galatasaray'ın ilk 15 dakikada nefis oynadığını söylemiştim zaten. Fakat sonra yediğimiz golle bıçakla kesilir gibi kesildi o nefis oyun. Gereksiz bir şekilde oyundan düştü takım. Artık Hoca'nın kenarda olmayışı mı yoksa bambaşka bir durum mu bilmiyorum. Sonra da bir miktar bocalandı falan. En sıkıştığımız anda bir gol daha bularak -klişemizi de yapalım- üç puanı üç golle almayı bildik. Atılan üç gol de orta sahalarımızdan, güzel ataklarla, tertemiz vuruşlarla geldi. Forvet hattının yerin dibine indiği bugünlerde takımın hala golle değil gollerle galip gelebiliyor olması beni o kadar memnun ediyor ki anlatamam. Maçın başındaki o nefis oyuna kar olsa dayanmaz erirdi ki Emre (54) ve Arda'nın birer golüyle 2-0 öne geçtik. İkinci yarıda ise Soso'nun golüyle 3-1'lik galibiyete yürüdük. Lider Alanya ile puanları eşitledik, bir farklı averaj yüzünden şu an ikinci sırada görünüyoruz. Olsun. Geriden gelip buraya yerleşmek de mühimdi. Şimdi önümüzde zorlu bir Trabzon deplasmanı var ki o takımın bizle ne derdi var inanın ben de bilmiyorum saçma sapan gerginlik yaşıyorlar bizim maçlarda. Üstesinden geleceğimizi umuyorum. Gönlümün dileği odur ki bitmeyeceğini düşündüğüm bu ligi Galatasaray şampiyon tamamlasın. Hedef 23!

#12 Karagümrük - Galatasaray

Acaba şımardık mı biraz? Çünkü birkaç maçtır takım güzel gidiyordu, liderliğe yürünmüş ve enseye gelinmiş, goller atılmıştı. Eh, bu da haliyle taraftarı coşturmuş, takımı da epey pohpolamıştı. Takımın fikri olarak bu maça hazır çıkmadığını ilk yarıda oynanan oyundan görebilirsiniz. İkinci yarının sonlarına doğru eyvah maç gidiyor diye düşünmüş olacaklar ki bir parça çabaladılar fakat elbette yetmedi. Bu noktada Karagümrük'ü kutlamak lazım. Oyun planlarından şaşmayarak Galatasaray'ı alt etmeyi başardılar. Galatasaray açısından Emre'nin (Akbaba) ortaya koyduğu performanstan çok memnun değilim. Mbaye yine eski günlerine dönüş sinyalleri verdi ki onun da en büyük sıkıntısının şımarıklık olduğunu düşünüyorum sosyal medya hesaplarında hafta içi yaptıklarını düşünürsek. Hoca'nın atılması da tüy dikti maalesef olanlara. Hani maç zaten gitmiş, neyse de, bari Hoca atılmasaydı da ceza falan almasaydı. Neyse, bu hafta da böyle olsun bakalım. Bir saçmalama hakkımız varsa Karagümrük deplasmanıyla kullandığımızı ve önümüze bakmamız gerektiğini düşünüyorum. Gönlümün dileği odur ki tamamlanmasına şüpheyle baktığım bu ligin şampiyonu Galatasaray olsun. 
Hedef 23! 

Hayaletbilimi ve Hayali Kimlikler | Şaban Halis Çalış

Selçuk Üniversitesi tezsiz yüksek lisans bölümlerine öğrenci alınacağını açıklamıştı. Bu dönem ben de daha önce bu alanda bir eğitimim olmamasına rağmen Uluslararası İlişkiler bölümüne başvurdum. Neticede kardelen serap mevzusu bu sene de boş geçmedi ve lisans yükseltme olarak kendini buldu. Bununla ilgili başka bir zaman yeniden konuşuruz elbette. Ders aldığım öğretmenlerden birisi kitabını okuyup bir özet/eleştiri yazmamızı istedi. Ben de okuyup metni kaleme aldım, fakat elbette okuduğum bir kitap varsa bunu blogdan da paylaşmak isterim. Kitap Osmanlı Devleti'nin Türkiye kurulduktan sonra tanınmamasından, öğrenilmemesinden ve bir şekilde öteleniyor olmasından yakınıyor. Turgut Özal'ın cumhurbaşkanlığı yaptığı döneme atıflarda bulunuyor. Katıldığım noktalar olmakla birlikte çoğunluğu beni çok tatmin etmedi kitabın. Çünkü okuduğumuz, bildiğimiz kadarıyla bu ülkenin o dönemki kurtuluşunun tek yolu yeni bir devlet kurup yönetimi de halka teslim etmekti. Hep gurur duydum o dönemle. Hep daha çok okudum, okumak istedim. Şimdi dönüp bakınca kıyas yapabilecek kadar fikrimin olduğunu düşünüyorum. Asıl itiraz edilmesi gereken yüzyıl öncesi değil bugün ya, neyse. Kitabın bendeki baskısı Çizgi Kitabevi'nden, 179 sayfa ve 28 TL. 

#11 Galatasaray - Hatayspor

Yine yeniden nefis bir oyunla ve gençlerimizle maçı almayı bildik. Galatasaray'ın son haftalarda üstüne koyarak ilerliyor olması memnun ediyordu zaten. Son iki maçta atılan 7 golün yanı sıra oyun anlamındaki üstünlüğün tüm istatistiklere olumlu olarak yansıyor olması ayrıca güzel. Oğulcan'ın takımdaki virüs krizini fırsata çevirerek formayı alması, bu hafta da as oyuncular dönmelerine rağmen (kondisyon açısından ekside olsalar da) formayı kaptırmaması sanıyorum Hoca'mın kafasını karıştıracak biraz. Çünkü bu çocuğu bu oyunla kesemezsiniz. 17 numaralı formayı da giyiyor ki, formanın uzun süreli sahibi kadar gol atıp başarılı olabilse yeter, artar bile. Emre'nin (54), Taylan'ın, sonradan girmiş olsa da Kerem'in oyunları beni çok mutlu ediyor. Yabancı sınırı diye çok konuşuldu ya epey süre. Şimdi nereden vuracaklar çok merak ediyorum. Bu noktada bir not da medyadaki bazı insanlara... Haftalardır çalışmasına rağmen Galatasaray kazanmaya başlayınca Hande'nin adının anmaya başladılar. Zannediyorlar ki Galatasaray'ı saha dışı olaylarla ekarte ederek çelmeyi takacaklar. Bunu denediniz, önümüze çıkardığınız Başakşehir'i sayılmayan gollere rağmen yenerek şampiyon olduk. Böyle hiç tat vermiyorsunuz, biraz rakip olabilmeyi bilin artık. Neyse biz önümüze bakalım. Mbaye, Oğulcan ve Kerem'in birer golüyle 3 puanı 3 golle aldık diye de klişeyle bitireyim. Gönlümün dileği odur ki Galatasaray'ım şampiyon tamamlasın bu ligi. Hedef 23!

Borgen

İzlediğim dizilerin profilinin inceden değiştiğinin farkındayım ve keyif alıyorum bundan. Borgen aslında, 2010-2013 yıllarında Danimarka'da yayınlanmış politik bir dizi. Ben bir süre önce netflix'te görüp izlemeye başladım. House of Cards, Homeland (8. sezonu hiçbir yerde bulamıyorum beni linkleyin de bitireyim artık, netflix'ten umudu kesiyorum) izlediğim için benzerler kontenjanından önerildi sanıyorum. Dün gece bitti, buraları okuyanları da yoldan çıkarayım, ben sevdim siz de sevin diye hemen döküleyim dedim. Hadi başlayalım.