Yılbaşında televizyonda ne var?

Normalde zaten çok parti insanı değilim zaten hele bir de buz gibi havada ve çoğunluğun dışarıda olduğu bu tarz "özel" günlerde dışarıda olmaktan daha da soğuyorum. Siz de benim gibiyseniz "partiye" hoşgeldiniz. O gün evde olacaklar için en güzel program televizyondaki yayınlar olacak yine. Hadi iyisiniz program bu sene de benden. Öyleyse başlayalım...

Günlerden Galatasaray vol.17

Devreden önceki son maçta Kayseri deplasmanındaydık. Oynanan son maçta atılan goller ve takımın birazcık kıpırdanışı yine ağzımıza çalınan bir parmak balmış meğer... Yanlış kadro tercihi ve Wes'in eksikliğini kapatamama sıkıntısıyla Sinan'ın attığı golle 1-1 biten bir maçımız ve kaybettiğimiz nur topu gibi 2 puanımız daha oldu. Hayrını görün. Taktik teknik bilmeyebilirim ama sakat olmayan şu Bilal'in sırf kendisinden önceki teknik direktör tarafından alındığı için oynatılmamasını yahut sırf Hamza Hoca Akhisar'dan istedi diye beğenilmemesini gayet adaletsiz buluyorum. Kötü oynayan ve tercihlerinin tamamına yakını yanlış olan Yasin'in her maç 11 çıkmasını adaletsiz buluyorum. Gol yedikten sonra Nando'nun yüzünde bezmiş bir ifade var ya, hah o ifade bir süredir mütemadiyen benim yüzümde de var. Çok değil, biraz toparlanmışlık ve biraz arzudan başka istediğim hiçbir şey yok. Oynasın Galatasaray, hakkını vererek oynasın, kalan maçlarda galibiyet yüzü görmesin, razıyım. Ama istediğini göstersin. Salıvermişlik takımı ele geçirmesin. Fatih Terim'in dediği gibi YENİLDİĞİNİZDE DEĞİL, VAZGEÇTİĞİNİZDE KAYBEDERSİNİZ. İyi tatiller Galatasaray, gerçi lig başladığından beri bayaaa tatildesin ama...

Günlerden Galatasaray vol.16

Tam Galatasaray NİHAYET kıvama geldi, ligin devre arası geldi. Vay arkadaş yaa. Bu sezon ilk kez takımı arzulu ve baskılı oynarken gördüm. İlk yarıda özellikle maçı ne kadar istediğimizi gösterdiğimizi düşünüyorum. Skora da yansıdı bu. Maçta 5 gol oldu. Yine gol yedik, en azından yediğimizden fazlasını attık. 3-2 biten maçta golleri Umut, Yasin ve Poldi attı. Bir an önce son maçı da oynayıp bu devreyi hiç yaşanmamış gibi bitirmeyi bekliyoruz artık. Tabii devamının gelmesini de. Yürüyedur GALATASARAY!

2015'te ne haltlar karıştırdım?

Sırf takvim yılı değişecek diye hayatta bir şeylerin değişeceğini/düzeleceğini düşünenlerdenseniz muhtemelen 15/25 yaş aralığındasınızdır, büyüyün geçer.
Yine de adettendir, takvim yılı içinde neler yapıldığının şeceresini dökmek, geriye dönüp bakmak bir pozitivist olarak beni mutlu ediyor. Üzüldüğüm şeylere bakıp "la ne kadar şapşikmişim de buna üzülmüşüm" demek, sevindiğim şeylere bakıp "aaaiiiyyy keşke bi daha yapsaymışım" demek çünkü. Öyleyse ne duruyoruz? Hadi başlayalım...

Cumartesi sabahı erken uyanma sorunsalı

Başlıkta tüm derdimi açıkladığımı düşünüyorum aslında. Sanırım yazıya yazacak bir şey kalmadı. Hay bin kunduz! Geçtiğimiz hafta açık öğretim sınavları yüzünden erken kalkmak mecburiyetinde kalmış ve hafta içi de çalıştığım için son 13 günümde 06.45 - 07.00 arasında uyanmıştım. Bugünden tek ama TEK BEKLENTİM saat 10'a kadar uyuyup 11'e kadar kahvaltı yapmaktı. Ama noooldu tabii ki saat 8.30 olmadan uyanmıştım. Hayatın bizi trolleme yöntemini 29'uma 2 hafta kala çözmüş olabilirim. "Bişeyi ne kadar çok istersen, onu o kadar senden öteye atarım". Teşekkürler hayat! Çok incesin canım! Sanırım bir süre hiçbir şey istemeyip, en azından istemiyormuş gibi yapıp ben de hayatı trolleyeceğim. İşe yarayacak mı? TABİİ Kİ HAYIR. Fırsatınız varken uyuyun 

Günlerden Galatasaray vol.15

Hoca tam tersini söylediyse de, Galatasaray'ın bu sene havlu attığı, hadi yine pembe bakayım, atmak üzere olduğu aşikar. Bunu ben bile söylüyorum. Açıkçası, bu sene özelinde konuşmak gerekirse başarı istediğimden çok emin de değilim. Takımın başındaki ve içindeki ayrık otlarını temizlemek için soğuk bi duş şart zira. Dün akşam Beşiktaş maçına "Beşiktaş'ı nasılsa yeneriz" kafasıyla oturdum. Beşiktaş'ın atakları neticesinde de tam onların oynayıp bizim saçma bi golle kazanacağımız bi maç olacak diye bekledim. Neticede Wes'in golü geldiğinde de aldık dedim. Gel gelelim Beşiktaş bulduğu 2 golle, aslında maçın da hakkı olan, galibiyeti aldı. Bize de her hüzünden geriye kalan sadece Galatasaray oldu. Hakkımızda hayırlısı olur inşallah.

Şampiyonlar Ligi s04e06

Sevgili arkadaşlarım bu sezonun sonuna geldik, sezon finali tüm sezon finalleri gibi tatsızdı. Artık bu maçı alırız dediğimiz anda maçın 1-1 bitmesi böyle tam manasıyla sezon finali gibi oldu. Niye böyle oldu sorusunun cevabı çokça beceriksizlik, çokça boş vermişlik ve bir lokma da kısmetsizlikti. Yasin ve Burak'a kızdığım bir akşam oldu çoğunlukla. Selçuk ve Poldi'nin deli gibi çabaladığı anları çıkarırsak maçtan geriye bir şey kalmıyor. Takımdaki ciddi eksiklikler artık yadsınmayacak kıvama geldi ki ben bile pembe gözlüklerimi çıkarıp bu takımın ofansif çalışacak bir adama, gol atacak bir adama ve defansta hava toplarını alacak bir adama ihtiyaç duyduğunu görebiliyorum. Maç esnasında değil maç sonunda ıslık süper fikir. Düşünenin aklından öpeyim. Dursun Özbek nolur gitsin, rahat bıraksın bizi.
Seneye we are back bitches diyerek görüşmek üzere hoşçakal die meister, die besten, the champions...

Düğün Dernek 2 - Sünnet

Vaktinde şurada "Selçuk yazsın, Ahmet ve Murat oynasın, ben de her türlü izlerim" demişliğim var. Hep de arkasındayım bu sözün. Film 4 Aralıkta vizyona girdi, 4 Aralık akşamı Galatasarayımızın maçı olduğu için 5 Aralıkta sinemadaydım. Galatasaray demişken, ben bu filmi Galatasaray gibi buldum. İlk yarıda tutuk, ikinci yarıda açılıp adeta ateş eden ve yapması gerekeni yapmış olarak süresini dolduran. Yine de sloganının hakkını verdi; panik yok, çok eğlendik ÇOK. Hadi başlayalım dedikoduya.

Günlerden Galatasaray vol.14

Takımın sıçrama yaptığını görmek için sabırsızlanıyordum. Üst üste alınan bol gollü beraberlikler ve yenilgilerden sonra bir galibiyet lazımdı. İmdada Bursa yetişti sağolsun. İlk yarıda vasat oyun sürmüş olsa da ikinci yarıda Poldi'nin golünden sonra takım açıldı. Ufak ufak paslaşmalar arttı, oyunda biraz daha etkili olduk, Yasin'in golü geldi, Burak'ın golü geldi ve klişe olacak ama 3 puanı 3 golle aldık. Wes'in hırs küpü olması, Poldi'nin çabası, Burak'ın kaçırıp kaçırıp son dakikalarda atması ve gereksiz yere ıslıklanıyor olsa da oyundan düşmeyen Sabri'nin isteği ile geldi bu 3 puan. Önümüzde Astana ve Beşiktaş maçları var. İki maçtan alınacak 6 puan elimizi rahatlatacaktır. Lütfen, lütfen, lütfen başarabilelim bunu. Yürüyedurun aslanlarım!

Günlerden Galatasaray vol.13

Geçecek, geçecek, geçecek. 4 hafta sonra devre olacak ve yine yapılmayan transferler eşliğinde yine toz pembe göreceğim her şeyi. Hayatta umudumu kaybetmeden romantik olduğum tek şeyin Galatasaray olması çok kötü değil mi ya? 
Ligin 13. haftasında, Beşiktaş'ın yenilmesinden sonra, pazar akşamı, bu sefer de Kasımpaşa ile berabere kaldık. Yine 2 kez öne geçtik, yine 2 gol attık, ama atılan 8 gole karşın yenilen 9 gol var 3 hafta içinde. Ve alınan 2 puan... Bu kadar matematik bana bile fazla maalesef.. Goller Burak ve Hakan Balta'dan geldi. Bu sezona dair tek umudum Hakan'ın gol atmış olması. Hayırlısı olsun. TOPARLANIN LA ARTIK YETER CİDDEN YETER YAHU!

Şampiyonlar Ligi s04e05

Şampiyonlar Ligine vedamızı resmi olarak son maçta edecek olsak da dün akşamki 2-0'lık Atletico Madrid mağlubiyetinden sonra kağıt üzerinde veda ettik. Üst üste 4. sezon şampiyonlar ligi vizesi almış olmak dışında bu seneki şampiyonlar liginin bizim için maalesef hiçbir anlamı yok. Bilhassa dün akşamki maçın ardından... Atletico mu çok iyiydi biz mi çok kötüydük konusuna girmek istemesem de basit matematik der ki, sahadaki iki takımda da 11 futbolcu varsa, bir takımın sahanın bir kısmında çoksa, diğer takımın da başka bir kısmında çok olması gerekir. Oysa dün akşam işin rengi pek de öyle değildi. Yenileceğini bile bile sahaya çıkmak ne diye sorulsa, cevap dün akşamki Galatasaray olurdu sanırım. Mustafa Denizli nasıl etki eder, neleri değiştirir bilmem ama, işinin çok olduğunu -en azından psikolojik olarak- düşünüyor ve kolaylıklar diliyorum. 

Günlerden Galatasaray vol.12

Merak ettiğim tek şey, F.İşbecer'in Hocam'ın gönderildikten sonra "sezon sonunda şampiyonluğu kucaklayacağımıza inanıyorum" açıklamasının arkasında olup olmadığı... Antalyaspor'u Arena'da ağırladığımız maçta yine son dakikada puan kaybı geldi. Yasin, Poldi ve Selçuk'un birer gol attığı maç 3-3 beraberlikle sonuçlandı. Evet, denklemi kurun, iki haftada toplam 6 gol atıp yalnızca 1 (BİR) puan alabilen takımın bu beceriksizliğinin arkasında yatan nedenleri en güzel cümlelerinizle bir paragraf halinde bekliyorum. Canlan artık Galatasaray, gözünü seveyim canlan, lig gidiyo gitmesin be!

Kırık kalpler durağında inecek var

1 sene önce, Prandelli kovulup Hamza Hamzaoğlu takımın başına geldiğinde çok da iyi tanımıyordum. İmza törenini izlerken babasının duygusallığı ile Türkiye'de gelebileceği en iyi noktada olmanın duygusallığını birbiriyle harmanlayıp gözleri dolduğunda, ağlamıştım. "Fatih Terim'in daha az egolusu ve daha az tecrübelisi, zamanla şahane olacak inşallah" onunla ilgili en net fikrimdi.
Dün akşam, antrenman haberine Antalya maçından önce sakatlık falan var mı diye merak edip ders çalışmaya gitmeden önce bakayım dedim. Demez olaydım. En azından sabah falan öğrenirdim belki. 

Ekşın! Müfettişler

Şinasi Sahnesindeki Grönholm Metodu tecrübesinden sonra Küçük Tiyatroda Müfettişler'i izlemeye karar verdik. Oyun Melih Cevdet Anday'a ait, Anday'ın doğumunun 100. yılının anısına ilk kez Devlet Tiyatrolarında diye duyurulunca merak edip aldık biletleri. Öncelikle Küçük Tiyatronun hem izleyici potansiyeli hem de yapı ve görsel olarak o havayı çok güzel yarattığını düşünüyorum. 

Hoşçakal.





bu garip bir veda olacak,
çünkü aslında hep içimdesin.
ne kadar uzağa gitsen de,
gittiğim her yerde benimlesin.
söylenecek söz yok,
gidiyorum ben.


Inkar!

Kendimle ilgili en tuhaf bulduğum şeylerden birisi inkar konusundaki kabiliyetim. Bu kabiliyetimin ortaya çıkması içinse gereken tek şey kötü bir şey olması. Kendime dair hatırladığım en eski hatıra 3-4 yaşındayken çok güzel bir bebeğin elbisesini giydiriyor olmam ve geriye bakıp düşündüğümde hatırladığım her şey güzel şeyler. Sanki defalarca kez bacağını kıran, eğitiminden ve arkadaşlarından ayrı kalan, içinde onlarca ukde kalan ben değilmişim gibi... 

Günlerden Galatasaray vol.11

Bir haftada bir takım ne kadar tepetaklak olur sorusunun cevabını verdiğim an bu maçı açıklayabileceğim. Sen maçın hemen başında golü bul, sonra 2-1 geriye düş, sonra 3-2 öne geç, uzatmalarda 4-3 yenil....... İleride bu cümleyi okurken o nasıl maçmış öyle ya diye şaşıracağım ve inşallah bu şampiyonluk yazısında olacak. Bugünse sakinleşmeye kalbimi normal atışına döndürmeye çalışacağım. Maçın golleri Wes, Poldi ve Olcan'dan geldi. Yürüyedur GALATASARAY, zira yürüsen iyi olacak. YÜRÜ ULAN YÜRÜ!

Şampiyonlar Ligi s04e04

Elden kaçan fırsat büyük olacak yine. Atletico, Astana ile berabere kalmış. Senin eline lider olma şansı geçmiş. Hadi kazanamadın, kısmet olmadı kabul. Ama 90+2'de şu pozisyonu yakalayıp berabere kalma fırsatını tepmek nedir? Hele o Burak'la Selçuk'un yedikten sonra cezalı duruma düştükleri kartlara diyecek laf bulamıyorum. Bu kadar olur yani! Gerekir, kart görürsün, kabul. Ama saçma sapan tepkilerle görülen kartlara tahammülüm yok. Dünden beri boşlukta gibiyim. Kızsam mı, üzülsem mi çözebildiğim an önümüzdeki maçlara bakmaya başlayabilirim. Düşünsene, lider olup, ikinciliği garantileyip üst tura çıkma şansı varken elimizde şimdi UEFA bile riske giriyor neredeyse. Böyle de bi gruptayız işte. Karşı karşıya atamamalar, kısmetsizlikler, bişeyler... Yürüyedur be GALATASARAY hadi be...

Günlerden Galatasaray vol.10

Twitter'dan takip edenler biliyor çarşambadan bu yana İstanbul'daydım dün akşam döndüm Ankara'ya. İstanbul'a gidip de Galatasaray'ı izlemeden TABİİ Kİ DÖNMEDİM. Arena'ya ilk ve Eskişehir maçına kadar da son gidişim olan Trabzonspor maçında, geçen sene yine 10. haftada, takım 3-0 yenildi, Prandelli kovuldu ve Hamza Hocam görev başına geldi. Bu seneki Eskişehirspor maçında ise mutluluktan ölelim biss modundaydım. Zira Burak'tan 2, Selçuk'tan 1 ve Bilal'den 1 olmak üzere 4 gol izledim. G4L4T4S4R4Y kelimesinin hakkını verdik. Ama hepsinden öte, asıl sevindiren, takımın maç boyunca baskılı oynaması ve bu kez gol yemeden maçı bitirmesiydi. Salı akşamki Benfica maçı için güzel bir antrenman oldu dersem sanırım yanlış olmaz. Öyleyse, yürüyedur GALATASARAY!

Günlerden Galatasaray vol.9

Huuuufff yaa resmen elimizden kaçtılar bu fenerliler ya. Adamlar top oynamadan, sürekli faul yaparak, ofsayttan gol atarak yine puan aldılar bizden. O senelerdir yenilmeme olayları nasıl oluyor zannediyorsunuz? Her maçta bir yolunu bulup kıvırıyorlar. Maçın ilk 20 dakikasında bir tek gol bulmuş olsak, stadı yakarlardı. Kısmette 1 puan varmış. Nasılsa sezon sonunda Şampiyonlar Ligi yolu yine bize açılacak Allahın izniyle. Fenerbahçe maçı Olcan'ın golüyle 1-1 bitti. Perşembe günü birlikteyiz inşallah. Yürüyedur GALATASARAY!

Ekşın! Grönholm Metodu

Tiyatroya sadece çocukken muhtemelen de istemeye istemeye gitmişimdir. "Bu güzel havada neden kapalı kalıyoruz bi pikniğe gitsek bari" diye... 20 sene geçmesine rağmen hala aynı kafadayım. 
Gel gelelim geçtiğimiz hafta sonu çılgın Ankara izleyicisinden fırsat bulup Grönholm Metodu isimli oyuna gittik.

Şampiyonlar Ligi s04e03

NİHAYET! 
SONUNDA!
FİNALLY!
EVENTUALLY!
ENDLICH!
ENFIN!
INFINE!

Onlarca daha dilde yazabilirdim (teşekkürler translate.google.com) ama suyunu çıkarmayayım dedim. Galatasaray Şampiyonlar Ligindeki 3. maçında dün akşam Benfica'yı yendi. Kaybedilen 5 puandan sonra alınan 3 puan o kadar iyi geldi ki bize... Maçın 2. dakikasında gol yedikten sonra takımın ayılması, nerede olduğunun farkına varıp oynamaya başlaması ve önce Selçuk'un sonra da Poldi'nin gol atarak 2-1 kazanmamız tek kelimeyle harikaydı! Takımın geri dönebilmesi güzel bir özellik demiştim son lig maçından sonra. Önemli olan geriye düşmemek artık. Çünkü son maçlarda güzel bir kazanma alışkanlığı kazandı takım ki bunu koruyabilirsek nefis olacak. Şimdi pazara odaklanıp yürüyedur GALATASARAY!

Ekşın! Sıla - Mabel Matiz Konseri

Haftalar öncesinden abişle çene çalarken "ya bi Sıla konseri denk gelse de gitsek" diye konuştuk. Biletix'i açtık. Ta taaa Sıla, Armada Open Fest 2015 kapsamında 4 Ekim'de Ankara'ya geliyordu. Bileti tabii ki aldık. Ölmeden Sıla'yı dünya gözüyle görelim istedik. Öncesinde Mabel Matiz de vardı ama olsun bir saatlik Matiz konserinden sonra 2 saat boyunca Sıla dinleyebilecektik.

Ölmeden önce yapılacaklar vol.5

Daha önce şurada İtalya turundan bahsetmiştim. Bugün, bu serinin ikinci tur planından bahsedeceğim. Memleketimizin Ege turu... Eline haritayı aldın, Ege denizinin en üst noktası olan Çanakkale-Edremit-Ayvalık ile başlayıp Fethiye'ye uzanan bir yolculuk. Kaç gün sürdüğü, neye mal olduğu önemli olmadan, gittiğin her yerde minimum bir gece kalarak akıp giden zaman. Yenecek kabak çiçeği dolmaları, kızgın sulardan "gerçekten" serin sulara atlamak, sadece yarın gideceğimiz yer de bugünkü kadar güzel olur mu acaba diye düşünmek ve hayal bile edemediğim başka tecrübeler...
Sezen Abla bile "Kalbim Ege'de Kaldı" diyorsa bir bildiği vardır diye düşünüyor ve her seferinde olduğu gibi en yürekten inşallahlarınızı bekliyorum.

Günlerden Galatasaray vol.8

Galatasaray ligin 8. haftasında Gençlerbirliği'ni ağırladı. Milli takım arasından sonra milli takıma en çok oyuncu gönderen takımlardan biri ve o takımlar içinde ilk maç yapan olarak ilk yarıda istediği oyunu ortaya koyamadı ve 1-0 da geride kapattı devreyi. İkinci yarının hemen başında Bilal'in uçarak vurduğu kafayla 1-1'e geldi maç. Sonra sırasıyla Ched, Yasin ve Burak'ın birer golleriyle 4-1 kazandık. Takımın orta sahasının da defansının da gol atması çok güzel, bu gol yükünün paylaşılması demek. Geriye düşüp maçı çevirebilmek de çok güzel. Fakat gol yemek, bilhassa iç sahada gol yemek, bu sezon içeride oynadığımız maçların tamamında gol yedik, çok iyi değil açıkçası. Tamam bi şekilde geri dönme alışkanlığını kazandık ama Galatasaray sadece ligde değil Şampiyonlar Liginde de var ve orada geri dönmek biraz daha zor oluyor ki Astana maçına baktığımızda geri dönmeyi yine başarmış fakat son anda bir gol yiyerek 2 puan bıraktığımızı görüyoruz. 
Tüm bunların ışığında önümüzdeki Benfica ve Fenerbahçe maçlarından çıkacak 6 puan bizi bir hayli keyiflendirecektir. Yürüyedur GALATASARAY!

Ölmeden önce yapılacaklar vol.4

Tumblr'da fink atarken denk geldim bu karikatür serisine. Birden bucketlistimde en olması gerekip de olmayan maddeyi fark ettim: ANNE OLMAK! 

Hiç tanımadan da sevebildiklerimiz

Çok insanı sırf sevgi kelebeğiyim diye çok sevdim. Ben hep iyi olmaya, hep güzel kalpli olmaya, hep insan olmaya çalıştım. İyi olmak bana bir şeyler kazandırmakla kalmayıp hep yolumun iyi insanlarla kesişmesini sağladı. Kayahan'ın tabiriyle "yolu sevgiden geçen insanlarla"... 
ps: Sonradan edit; devamını da okuyun bak, çok güzel oldu.

Sıradanlaştırabildiklerimizden misiniz?

Her şey bir tişörtün sıradanlaşabilme fikri ile başladı. Tüm iplerin kopması tuhaf tesadüftür ki, yine iplerle dokunmuş bir ürün sayesinde oldu. "Eşyalar toplanmış seninle birlikte" cümlesindeki "sen"; Tanju Okan için "o kadın" olsa da başka biri için sıradanlaşan tişört oldu. Eşyalar toplandı, son sözler söylendi, alınan kararlardan dönülmemesi dileğiyle. 
Hepinize vazgeçmeniz gereken şeyleri sıradanlaştırabileceğiniz günler dilerim.

Günlerden Galatasaray vol.7

7. haftada Başakşehir deplasmanında seri bozulmadı. Son 3 maç, 9 puan ve maç fazlasıyla gelen liderlik. Maçın golleri Poldi ve Umut'tan geldi. Gol yemedik. Daha nolsun?! Takım ufak ufak kıpırdanmaya başladı aslında. Astana maçından sonra bu galibiyet biraz da bikbik edenleri susturmak için önemliydi. Biz kötü yönetilen iyi bi takımız. Sadece Nando'nun performansı normale döndüğünde bile galip gelmemiz işten bile değil. Devre arasında yapılacak ofansif bir katkı ile bu takım kopmadığı her yarışta iddiasını sürdürür. Allah bozmasın. Bi lokma daha iyi oynayalım, tek eksik o şu an. Yürüyedur GALATASARAY!

Şampiyonlar Ligi s04e02

Söyleyecek bişey yok. Yaşadıklarımız, bize yaşatılanlar reva değil. Ama taa en başından, efsane giden takımı bozup bu hale gelmesine sebep olanları da affetmek mümkün değil. Başarılı giderken sidik yarıştıran eski başkan ve hoca, sonra ikisine de kalmayan Galatasaray... Denecek hiçbir şey kalmadı. Bu saatten sonra nereye gider bilmiyorum. Tek bildiğim kızgınım. Tek istediğim tanıdığım Galatasaray'ın geri getirilmesi. Başı öne eğilen değil arşa kadar yükselen Galatasaray'ın... 
ps: Astana ile 2-2 berabere kaldığımız için değil, dünden beri yaşananlar için yazdım bu yazıyı aslında.