Bir Varmış Bir Yokmuş | Ayşe Kulin

Kitabı iş yerinden bir arkadaş tavsiye etti. Tavsiye ederken kurduğu cümle ile beni tavladı. Kitabın iki yüzü vardı ve iki yüzünden birinde olaylar masal gibi anlatılırken diğer yüzde gerçek haliyle yer buluyordu. Benim ilk başladığım yüz mavili kapağı olan taraftı. Mavili kapağı yüzü masal olarak düşündüm ben. Çünkü yeşilli kapağı olan tarafta maalesef ülkemizin en karanlık gerçekleri yeşermiş. Töre cinayetleri, kadına yapılan ekonomik, psikolojik, fiziksel ve elbette cinsel şiddetten bahsediliyor epeyce. Yaşananlar hem toplumsal hem de bireysel açıdan o kadar acı ve etkileyici ki üzülmemek elde değil. Dileyelim ki bu ülkeyi eğitim kurtarsın. İnsanlar ecelleriyle ölsün başkasının sebep olacağı şekilde değil. Ayşe Kulin'in ülkenin kadınlarının sesi olmasını çok seviyorum. İyi ki var. Dilerim yazmaya devam eder. Kitabın bendeki baskısı cep boy, Everest Yayınları tarafından çıkarılmış, 356 sayfa ve 9,90. Gönlünüzün sabrına güveniyorsanız, güçlü olduğunuzu düşünüyorsanız okuyun. Benim içim ezildi okurken fakat ülkenin gerçekleri bunlar. Bizim kabul etmememiz/görmezden gelişimiz maalesef kadınların, çocukların, hayvanların bu ülkede çektiği eziyeti yok etmeyecek. Okuyun!

Sanat Toplum İçindir

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuvarına devlet tarafından eğitim verdikleri binayı tahliye emri verilmiş. Verilen emir bununla sınırlı mı peki? Tabii ki hayır. Binayı tahliye etmemeleri halinde elektrik ve sularının kesileceği bilgisi de üniversite yönetimine bildirilmiş. Bunu duyan Serap durur mu? Bir tabii ki hayır daha...

Mecburiyet | Stefan Zweig

Elimdeki Zweig kitaplarını tüketme noktasına yaklaşıyorum. Bu beni Zweig okumaktan geri tutamıyor tabii ki. Kitapta yine savaş döneminin o kasvetli havası hakim. Kitapta Ferdinand isimli bir gencin savaşa katılmak istememesi fakat kendisine celp emri gelmesi konusu işleniyor. Ferdinand, Paula ile evli bir ressam bu arada. Ferdinand, savaşın insanların kendilerini birkaç insanın egosu uğruna öldürmesinden başka bir şey değil çünkü. Aslında bir an düşünürsek haksız da sayılmaz. Her ne kadar genetik kodlarımıza vatanperverlik ve milli duygular kodlansa da insanların ne uğruna öldükleri çok açık değil mi? Savaş endüstrisinin bu kadar gelişmiş olduğu bir dönemde hizmet edilen tek şey bu endüstriye kazandırılan para aslında. Kitaba da döndüğümüzde 50-100-150 yıl önce de her şeyin benzer şekilde ilerleyip kıymetli olanın insan hayatı değil başka şeyler olduğunu görmek mümkün. İş Bankası Yayınlarına da birkaç laf edeyim. Kitap kapakları olsun çeviriler olsun çok iyi işleri çok uygun fiyatlara yapıyorlar. Kitapsever biri olarak kalben teşekkür ederim. Kitabın bendeki baskısı İş Bankası Yayınlarından, 50 sayfacık ve 6 TL. Mutlaka okuyun.

Yıldızlı Şarkılar Vol.2

Geçtiğimiz gün albümün ilkini yazmıştım. Bugün de sıra 2. albümde. İlk albümün kapağı daha koyuydu bu gördüğünüz üzere daha parlak. Tabi ki farklı şarkılar var. Bu albümde toplam 19 şarkı var. Albüm süresi 1 saat 18 dakika. Fiyatı ise 19,90 TL. 2 albüm arasında şarkı dağıtımı gayet adaletli olmuş. İkisinde de sevdiğim şarkılar, güzel yorumlanan şarkılar ve içime sinmeyen şarkılar mevcut. Kıyaslamayı bırakıp şarkılara geçiyorum;

Beyaz Diş | Jack London

Oysa ne büyük hayallerim vardı bu kitapla ilgili... Gençken, çok gençken, çocukken okunması gereken kitabı 31 yaşında okursan beğenmezsin. Bu çok normal. Her şey vaktinde güzel zira. Aslında bir hayvan hikayesi kitap. Hikaye kitabı olunca da beni açmadı. Diyalogsuz sayfalarıyla, bir kurdun hayatını anlatıyor olmasıyla ve çok hoşlanmadığım kar/kış/vahşi doğa üçgeninde geçtiğinden dolayı bitsin diye gözünün içine baktım. Jack London okumaya bu kitaptan başlamamış olmayı dilerdim. Şimdi ikinci hatta üçüncü kez düşünüp edinirim kitaplarını artık. Kitabın altında derin manalar yatıyor ve hatta kurdu kendi doğal ortamından alınıp başka bir ortama koyulan bir insana benzetiyor da olabilir. Gel gelelim metafor çözecek modda olamadım kitabı okurken. Ben sevemedim. Okuyun diye tavsiye vermem belli bir yaşa geldiyseniz. İş Bankası Yayınlarından çıkan kitap 258 sayfa ve 14 TL.

Yıldızlı Şarkılar Vol.1

Yıllardan beridir bu işi asıl yapması gereken kişi Yıldız Tilbe derim. O kadar çok ve o kadar farklı kesimlere hitap eden şarkısı var ki bu hatunun, kendisi adeta bir beste fabrikatörü. Ben 31 yaşındayım bu kadının şarkıları ile büyüdüm ve muhtemelen şarkılarıyla yaşlanacağım. Kendisi söylesin başkasına söyletsin asla fark etmiyor bin kilometre öteden tanırım onun tarzını. Bu albümde 20 tane şarkı var. Toplamda 1 saat 19 dakika sürüyor ve satış fiyatı 19,90 TL. Şarkı şarkı yorumlarım yazının devamında buyursunlar;

Ahlat Ağacı | 2018

Hayatınızda hiç sadece tek bir şey yaparak kendinizi daha değerli hissettiğiniz oldu mu? Bana oluyor bu. Mesela ne zaman pop değil de caz dinlesem, Epsilon Yayınlarından bir kitabı değil de Zülfü Livaneli'yi okusam bu hissi yaşarım. Şimdi bana bu hissi yaşatan bir olay daha var: Nuri Bilge Ceylan filmi izlemek! Bir türlü cesaret edemiyordum aslında ya sevmezsem diye ve itiraf etmem gerekirse benim izlediğim ilk NBC filmi Ahlat Ağacı. Bundan sonra bırakır mıyım? A S L A! Hadi filmi konuşalım zira bu en sevdiğim konu filme gittiğimden beri!

Kurt Gölü | John Verdon

Verdon bu işi en iyi yapanlardan birisi. Gerilimse gerilim, meraksa merak, heyecansa heyecan hissetmeniz gereken uyandırıcı tüm duygularınızı harekete geçirmeyi başarıyor. Kurt Gölü ise dahi dedektifimiz Gurney'in cinayet çözme serilerinin 5. kitabı. Daha önceki 1., 2., ve 3. kitapları için sayıları tıkayabilirsiniz. Bir de Peter Pan Ölmeli isimli 4. kitap varmış hatta kitaplığımda da mevcut bu arkadaş fakat okumamışım sebebini anlamadığım bir şekilde. Artık bir iki kitap sonra onu da okurum muhtemelen. Evet, Kurt Gölü... Gurney'e eski partneri bir seri cinayet hikayesi getirir. Hikayeye göre 4 erkek Kurt Gölü olarak adlandırılan lokasyonda öldürülür, aynı geçmişe sahip, aynı şekilde intihar süsü verilen maktullerin öldürülme sebebi olarak polisler her ne kadar bir psikoterapisti suçlu bulsalar da Gurney'in önüne her ipucu çıkışında başka isimler de psikoterapist kadar suçlu görünmektedir. İtiraf etmem gerekirse kitabın bazı yerlerinde hissettiğim gerilim korku derecesine kadar yükseldi ki epey başarılıydı. Bazı türleri okumanız için gerçekten sevmeniz gerekir ki bence polisiye bu türlerden birisi. Ben seviyorum, özellikle "brain is new sexy" akımını takip eden birisi olarak "dahi dedektif" hikayeleri beni etkiliyor. Koridor Yayıncılıktan çıkan kitap 472 sayfa, 26 TL ve yaklaşık bir hafta içinde bitti. Şans vermeye değer.

Yitirmeden Anlamaz İnsan

Hayatın bize tanıdığı daha kaç gün var, hatta kaç saat, kaç dakika bilmiyoruz. Bir süredir bu mevzuya takılıyorum ben. Korkusuzca, fütursuzca, rahatça yaşıyor olmanın gevşekliği ve umursamazlığı var birçoğumuzun üzerinde. Bu durumun bizi ne zaman pişman edeceğini bilmeden yaşıyoruz. 

Leyla'nın Evi | Zülfü Livaneli

Livaneli'nin okumak isteyip Selçuk Üniversitesi Kitap Fuarı sayesinde edindiğim kitabıydı Leyla'nın Evi. İçerisinde birbirlerinden haberdar olmayan fakat bir şekilde yolları kesişen birkaç karakterin hikayesini okuyoruz. Kitabın akışını az çok kestirebiliyorsunuz, yalan yok. Öte yandan karakter tahlilleri ile çizilen profiller o kadar net ve gerçekçi ki elle tutup gözle görecek kıvama geliyor okurken. Yalnızca okumadım izledim, dinledim sanki olayları. Yalnızca profil olarak kişilerin değil Osmanlı Devletinden yakın geçmişe kadar olan dönemdeki toplumun da fotoğrafını çekip çat diye önümüze koyuyor. Tüm gerçekliği ile... Bir de düşündüren tarafı oldu kitabın, aslında asıl metin olmamasına rağmen bile! Diyor ki Leyla'nın Evi; her gelen medeniyet geldiği yerdeki medeniyeti kovup kendisi yerleşiyorsa, işgalci midir yoksa oranın yeni sahibi mi? Kitapta Rum bir komşusu var karakterlerden Yusuf'un. O diyor ki vaktinde Osmanlılar nasıl Rumların elinden İstanbul'u aldıysa, Kürtler de onların elinden aldı. Hatta bu fikrini de mezopotamyaya çevirme fikriyle destekliyor. Kitapta üstüne en çok kafa yorduğum bu oldu galiba. Livaneli'nin dilini, tarzını, üslubunu zaten çok seviyorum. Daha sonra tiyatroya da uyarlanmış keşke izleme fırsatım olsa diye düşündüm. Çenem düştü, toparlıyorum. Doğan Kitap'tan çıkmış 284 sayfa ve 28 TL. Okumak için beklemeyin. Livaneli'nin kıymetini kaybedince anlamayın. Takdir edebilecek şansınız varken takdir edin. O K U Y U N!