Travmaların Gölgesinde | Deniz Ülke Arıboğan

Yeni bir politik kitap ile karşınızdayım. Kitapta 12 adet makale mevcut. Makaleler çeşitli akademisyenler tarafından kaleme alınmış. Favori makalem iki adet çıktı. İlki Ayasofya'nın cami olması hususunda kitabın da editörü olan Deniz Ülke Arıboğan'ın kaleme aldığı "Bir Politik Anemnesis Örneği Olarak Ayasofya'nın İbadete Açılması Meselesi" ve Murat Koç tarafından kaleme alınan "Şeytanlaştırma Miti ve Şeytanlaşmış Düşmanlar: ABD - İran" oldu. İki makalede de çok kıymetli bilgilerin yanı sıra müthiş bir perspektif vardı. Ben daha çok günümüz Türkiye'si üzerinden yürür diye düşünmüştüm, daha genel bir politik esermiş ki biraz evvel belirttiğim iki makaleden birisi olan Ayasofya mevzusu kitaptaki güncel konuda yazılmış tek makaleydi. Kitabın kapağında da Munch'ün Çığlık tablosunun siyah beyaz halini görüyorsunuz. Politik psikoloji daha iyi resmedilebilir miydi? İnanın edilemezdi. Siyaset dediğiniz şey evet vaatler ve yalanlar üzerine kurulu ama işin psikolojik tarafını irdelemeye başlayınca, çıldırmış gibi hissettiriyor ister istemez. Kitap İnkılap Yayınevinden çıkmış, 392 sayfa ve indirimsiz fiyatı 40 TL. Bu alanda bir şeyler okumayı seviyorsanız ıskalamayın.

Atiye

Üçüncü ve final sezonunu geride bıraktığımız hafta sonu tamamladığım Atiye'yi biraz konuşalım istiyorum. Sanırım son söyleyeceğimi baştan söylemem tuhaf olmayacaktır. Beklentiyi bu kadar yükseltip, gerek oyuncular gerek hikaye gerekse Netflix etkisi olması sebebiyle, ortalama bir iş olarak noktalıyorum Atiye'yi. Tamam fantastik yapımlar çok benim kalemim değil ama mevzu yalnızca dizinin türü değildi bu kez yazık ki... Haydi biraz konuşalım.

The Kominsky Method


Yine nefis bir dizi önerisiyle karşınızdayım. Üç sezonuna bugün başlasanız hafta bitmeden diziyi bitireceğinize söz verebilirim gönül rahatlığı ile. Yalnız öyle aşklı ballı böcekli işlerden, vıcık vıcık komedilerden hoşlanıyorsanız adamınız ben değilim. En azından artık değilim (şükürler olsun). Ben bitirene kadar çok eğlendim, yeri geldi duygusal olarak çok zorlandım, molalar vermek durumunda hissettim, fakat dün itibariyle bitirdim ve başladığıma zerre kadar pişman değilim. İlginizi çekmeyi başardıysam, haydi biraz detay konuşalım.

Aşk Üzerine | Alain De Botton

Ah ne kitaptı ama! Paramparça oldu kalbim, ruhum... Meğer ne kocaman hatalar yapmış kendimi nasıl yıpratmışım... Dayak yemiş gibi hissettim kendimi kitabı okurken. Duygusal olarak iki insanın birbirinin kalbini kırmasının boşluğunu çat diye indiriyor surata. Hayatı paylaştığınız kişinin varlığının batmaya başlaması evresi var mesela, aaa bana da olmuştu diyorsunuz okurken. Hele bir de Romantik Terörizm bölümü var ki okurken sağlı sollu yargı dağıtımına şahit olup tokatlanma evresinin zirvesine ulaşıyorsunuz. Bende böyle çalıştı en azından. Beni epey sallayan, galiba hala etkisinden kurtulamadığım eski kalp yangınımın temize çekilmiş bir hali gibiydi bu kitabı okumak. İşin tuhaf tarafı Alain De Botton'ın bir felsefe kitabı yazması ve benim de bunu bazen gülerek bazen de gözlerim dolarak ama kesinlikle eğlenerek okumam oldu. Eğer felsefe okumak istiyor ama ya sıkılırsam diye tedirgin oluyorsanız adamınız Botton. Üç farklı kitabını okudum Aşk Üzerine ile birlikte (Statü Endişesi ve Felsefenin Tesellisi) üçü de birbirinden keyifliydi, sıkılmadan okutturdu. Tavsiye ederim, tüm kalbimle. Kitabın benim okuduğum baskısı Sel Yayıncılıktan, 225 sayfa ve 30 TL.

Aylak Adam | Yusuf Atılgan

Tam bir yaz kitabı diye düşünmüştüm almadan önce. Sonra kitabı okumaya karar verdim, elime aldım, açtım, bismillah ilk sayfada "kış" bölümü başladı kitabın. Sonra ilkbahar, yaz ve güz geldi. Adı geçen bölümlerden en çok YAZ bölümünü sevdiğimi tahmin edersiniz. Kumsalda oturulan günler, sıcaktan uyunmayan geceler, denizin dalga sesleri, dolaptan çıkınca buğulanan üzümler... Kitapta adının C harfi ile başladığını öğrendiğimiz bir baş rolümüz var. Bu arkadaşla bir sene geçiriyoruz. Geçirdiğimiz bu bir sene yine kitabın bir yerlerinde 1950'li yıllar olarak belirtiliyor. C, kitabı kendi ağzından anlatıyor. Aylak adam kendisi. K
itabın adından da anlayacağımız üzere çalışmıyor. Böyle boş beleş bir insan beni aşırı rahatsız eder, kesin gerilirim diye bekliyordum fakat tuhaf şekilde gerilmedim. Hatta Yusuf Atılgan'ın yarattığı bu karakteri bir parça sevmiş ve kitabın bitişine üzülmüş bile olabilirim. C, aslında aşkı arayan bir adam. Tamamlanmayı bekleyen, bir yerlerde eksik parçasının olduğuna inanan, o parçanın kendisiyle aynı şehirde yaşadığını düşünen, o kadın olmasaydı kendisinin de var olmayacağını herkese söyleyebilen birisi. Kitabın içindeki en kıymetli bölüm ise bendeki baskıda 157-158. sayfalarda geçen pasaj. Spoiler vermeyeyim, alın, açın, okuyun ve tebessüm edin. Kitabın bendeki baskısı Can Yayınlarından, 190 sayfa ve 18 TL.