Şair Evlenmesi | Şinasi

Ders çalıştığımız dönemlerde hepimiz duymuşuzdur. Yazılmış ilk tiyatro eseridir dilimizde. İş Bankası Kültür Yayınları bu klasikleri Yeşilçam filmi afişi gibi kapaklarla yeniden basınca, fuarda görmüş ve dayanamayıp almıştım. Son okuduğum kitap olan Kukla bitince ince bir kitaba başlayayım dedim de bu kadar ince de beklemiyordum. Kitabın başında önsöz, sonunda tiyatro tarihi ve Şinasi'nin hayatına dair yazılmış metinler falan var. Yani tek perdelik bir tiyatro metni olan Şair Evlenmesi, yaklaşık 15-20 sayfa falandır taş çatlasa. İki sevgili olan Müştak ve Kumru'nun evlenme hikayesinden bahseder kitap. Görücü usulü ve imam nikahı ile bu yuva kurulacağı için Kumru yerine evde kalmış ablası ile evlendirirler Müştak'ı. Mevzu bunun üzerine kurulu. Hap gibi tek seferde yutabileceğiniz mini mini bir kitap. Bugünler geçsin, ilk denk getirdiğim an izlemeyi düşünüyorum sahnede de. Eğer klasiklerle ilgiliyseniz kaçırmayın derim. Kitabın bendeki baskısı, demin de dediğim gibi İş Bankası Kültür Yayınlarından, 64 sayfa ve 6 TL.

Kukla | Ahmet Ümit

Soluksuz okudum! Beş yüz küsur sayfa ama soluksuz okudum gerçekten. Ahmet Ümit yazarken gözlerim hep Nevzat Başkomiseri arıyor normalde. Fakat bu kitabın başka bir baş rolü, başka meslekten bir "esas oğlanı" vardı. Adnan eskilerin hızlı gazetecisi, bugünlerde gazetecilikten el çektirilmiş, alkol problemi olan eski bir solcu. Üvey kardeşi Doğan ise üniversite hayatını ülkücü olarak geçirmiş, devlette gayrı resmi olarak görev almış, kanunsuz birtakım işlere karışmış bir kaçak. Adnan alışveriş yaparken yıllardır görmediği kardeşi Doğan yanına gelir, başının belada olduğunu ve birilerinin onu öldüreceğini söyler. Kitabın ilk bölümü bu şekilde başlıyor. Olayların akışının hızlandığı yerlerde Ahmet Ümit bir taktik yapmış, yan karakterlere, geçmişe, çevre betimlemesine falan geçmiş. Bunun dışında eleştirebileceğim tek bir nokta bile yok. Gerilimi yüksek. Tahmin ettiğim noktalar vardı, sonu çok sürpriz olmadı, beni de çok şaşırtmadı açıkçası. Evde kaldığımız bugünlerde beni epey oyaladığını söyleyebilirim, elbette olumlu anlamda. Polisiye Ahmet Ümit'in işi zaten, bu konuda da hemfikiriz. Kitabın midi boyunu almıştım Konya Kitap Fuarından, bendeki baskısı elbette Everest Yayınlarından, 512 sayfa ve şu an satış haklarını bulunduran Yapı Kredi Yayınlarındaki fiyatı 38 TL.

Karıncanın Su İçtiği | Yaşar Kemal

Yaşar Kemal okuma çabalarım Bir Ada Hikayesi serisinin ikinci kitabıyla sürüyor. İlk kitap için lütfen tıklayın. Önce kitabın adı... Karıncanın Su İçtiği, aslında yine kitaptan bir bilgi vermiyor. Kitabın sonlarına doğru bir yerinde denizin ne kadar durgun olduğunu anlatmak için yapılmış bir betimleme. Deniz o kadar dalgasızdı ki bir karınca bile gelip su içebilirdi demek istiyor. İlk kitapta mübadele sonrası boşaltılmış olan adaya Poyraz, Vasili ve Lena yerleşmişti. İkinci kitap olan Karıncanın Su İçtiğinde ise bir sürü yeni karakter katıldı. Yeni katılan karakterlerin başlarından geçenler, göç edenlerin yaşadıkları zorluklar, muhtelif savaşlardan bir şekilde kurtulup gelenlerin çektikleri, kadınların, çocukların yaşadıkları, yüreğe dokunur cinsten. Gerekli odaklanmayı sağlayıp okunduğu takdirde içine çeken ve bırakmayan bir kitap. Okurken balık yeme isteği uyandırıyor bende bu kitap. Ege'de geçtiği ve sıklıkla balık yendiği için muhtemelen. Kitabın en büyük rutinlerinden birisi buydu zaten. Balık tutuluyor, közlere seriliyor, deniz tadı ala ala yeniyor piştikten sonra. Bir denizsever, bir balıksever olarak ağzımın suyu akıyor okurken. Kitaba dair kendimce tek eleştirim çok uzun olması. O tasvirler, hikayeleştirmeler, betimlememler bir türlü bitmiyor. Kitabın bendeki baskısı Yapı Kredi Yayınlarından, 508 sayfa ve 45 TL. 

Günlerden Galatasaray #26

İnsan hayatının değerini bulamadığımız bugünlerde yapabileceğimiz tek şey susup seyretmekmiş meğer... Galatasaray 0-0 Beşiktaş. 

ÖTV Muafiyetli Araç Alma

2020 yılına girerken yazdığım yazıdaki iki dileğimden biri araç sahibi olmaktı. Bu isteğim, geçtiğimiz hafta içinde nihayet gerçekleşti. Ben, benim gibi olanlara yardımcı olmak için araç alma sürecimi her adımıyla buraya aktarmak istedim. Çünkü bu konuda ciddi bir bilgi kirliliği var internette ve ben araştırdığımda hiçbir bilgiye ulaşamamıştım. Mevcut bilgiler hem çok dağınık hem de güncel değil. İstedim ki bu durumda olanlar yılmadan, yorulmadan, yıpranmadan ulaşabilsin her detaya. Engel durumundan dolayı ÖTV indiriminden nasıl faydalanırsınız yazının devamı buna dair olacak. Sormak istedikleriniz olursa yorum aktif. Bildiğim kadarıyla yardımcı olurum. Fakat muhtemelen gerek kalmayacaktır. Hadi başlayalım.

Günlerden Galatasaray #25

Şu maçın hakkı beraberlik değildi. Yaldır yaldır top oynadı takım geriye düştükten sonra 2-1 öne de geçtik ama video hakemlerinin uydurdukları dandik bir penaltı yüzünden maç 2-2 bitti. Gerçekten böyle şahane oynadığımız maçlarda galibiyet gelemeyince o kadar sinirleniyorum ki... Hani kendi hatan değil, kötü oynamamışsın, ama hak yenmesi yüzünden gidiyor maç. Galibiyet serisi gidiyor, rakibin puan kaybettiği haftada öne geçme şansı gidiyor. Mete Bey'in umurunda mı? Elbette değil! Neyse inşallah biz, son gülen olarak iyi güleceğiz. Sivaslılardan dayak yemeyen bir futbolcu kalmadı sanıyorum Galatasaray'da. Bu sert oyunla yine de iyi başa çıktığımızı düşünüyorum. Oynanan güzel, hırslı ve elbette sistemli oyun sabırla da birleşince kazanmak kaçınılmaz oluyor. İlk golde Soso Radamel'e attırdı, ikinci golde de Radamel Soso'ya attırdı golü. Takım her maçı böyle oynasın, kalan 9 maçta alamayacağı maç yok, epey iddialıyım. Gerisi ise biraz da şans sanıyorum. Biz o şansı pes etmeden kovalamaya devam etmeliyiz. İnşallah yolun sonu şampiyonluk olacak. 

Bir Ömür Nasıl Yaşanır | İlber Ortaylı

Hani herkes sevdiği kitaplardan bahsederken "başucu kitabı" der ya, benim okuduğum yüzlerce kitabın içinde çok sevdiklerim oldu, sevmediklerim oldu, deli gibi okuduklarım oldu, akmayan kitaplar oldu, fakat "başucu kitabı" diyebileceğim ilk kitap bu oldu sanıyorum. Eğitimden dil öğrenmeye, kitap okumaktan müzik dinlemeye, tiyatro izlemekten sinemaya, çocuk yetiştirmeden kendini yetiştirmeye kadar envai çeşit konuda Hocanın fikirleri sorulmuş. Hepsine tek tek cevap vermiş Hoca da. Ben en çok gezi bölümü beğendim. Gidilip görülmesi gereken şehirleri, yaşanabilecek ülkeleri ve Türkiye'de bilinmesi gereken yerleri tane tane paylaşmış okurlarla. Bu kitabı eline alacaksın, bineceksin arabana ver elini tavsiye yerler... Mesela okuyun dediği kitaplardan 3-4 tane alışveriş listeme ekledim. Anadolu'da gezin, görün dediği yerleri bir yıl içinde görmek gibi bir planım var. Okumakla kalmayacak gibi duruyor, benimle gezecek de bu kitap. Önerileri desen, kulaklara küpe olacak cinsten. Keşke daha çok gence okutabilsek bu kitabı. Keşke daha çok insanın hayatına farklı pencereler açabilsek. Kesinlikle öneriyorum, sakın ama sakın ıskalamayın bu kitabı. Bir Ömür Nasıl Yaşanır, Kronik Kitap tarafından basılmış, 288 sayfa ve 27,50 TL. Hocam, saygıyla eğiliyorum!

Anıtkabir | Atama Saygıyla...

"Hayatımın en duygusal günlerinden biriydi" cümlesiyle instagrama birkaç fotoğraf attım. Gerçekten ruh halimi daha iyi nasıl ifade edebilirdim, inanın bilmiyorum. Ben 33 yaşındayım, Anıtkabir'e ilk kez gittiğimi itiraf etmeliyim. Fakat açıkçası 33 sene beklemiş olmaktan dolayı hiçbir pişmanlık hissetmiyorum. Çünkü büyümeden, onu tanımadan, fikirlerini benimseyip hayatıma yansıtmadan ziyaret etmem doğru olmazdı, bunu şimdi şimdi fark ediyorum. Eğer hazır olmadan gitseydim benim için birkaç fotoğraf ve taş binadan ibaret olurdu. Şimdiyse tekrar çarpılacağımı bildiğim için tekrar gitmek istiyorum. O güne ve gezime dair birkaç not paylaşmak istiyorum zira burası benim "Kırmızı Dünyam"sa eğer, bu da dünyamın büyük bir parçası olmalı. 

Günlerden Galatasaray #24

Aslında hiç maç konuşma modu yok üzerimde. Çünkü son olaylar, gencecik çocukların can vermesi, kalbimi eziyor. Fakat hayatın da devam etmek zorunda olması gibi bir iş var ki, hayatın bize dayanma gücü vermesi sayesinde hala yaşayabiliyoruz sanıyorum. Galatasaray dün akşam Gençlerbirliği'ni konuk etti. Maçı Radamel'in 2 ve Ryan'ın tek golüyle 3-0 kazandık. Bu maç Galatasaray'ın bu sezon oynadığı en iyi oyunlardan biriydi öncelikle. Takım ofansif olarak da defansif olarak da kusursuz oynadı diyebiliriz. Özellikle Mika ve Mariano'nun performansı göz doldurucuydu. Mika'nın sezonun ilk yarısı ve ikinci yarısı arasındaki oyunu arasındaki fark siyahla beyaz gibi çok şaşırtıcı gerçekten. Maşallah diyorum. Bir maşallah da takımıma... Üst üste 8 maçta 8. galibiyetimizi aldık. Şükürler olsun bugünümüze. Şimdi önümüzde ligin en zor maçlarından bir tanesi var Sivas deplasmanı. Hani yarım sıfır da olsa kazanmamız lazım denilen maçlar var ya, işte bu sezon özelinde o maç bu maç. Allah yardımcımız olsun. Y Ü R Ü Y E D U R U N!