Günlerden Galatasaray #13

Doğru futbol, doğru futbolcularla oynanıyor. İki haftadır yedek başlayan Garry bugün takımda olunca karşısına bi de piyangodan Yasin çıkınca takım yaldır yaldır aktı. Her maçın kendi özelinde değerlendirilmesi gerektiğine katılırım, öte yandan daha önceki maçlarda söylediğim gibi, takımın genel iskeletinin çok değiştirilmemesi taraftarıyım. Sıkı bir 4-4-2 savunucusuydum yıllarca. Şu an orada değilim ama. Kadro ona müsait değil çünkü. Alanya maçında ikinci golün geç gelmesi neredeyse maçın gitmesine sebep olacaktı. Top oynama oranları falan hikaye istatistikler, bunu geçen hafta 5 gol yerken görmüştük. Bu hafta bundan farklı olan neydi peki? Kesinlikle sahaya daha rahat çıkılmış olması. İkinci golü ilk yarıda bulsak yada ikinci yarının hemen başında, farka gitmemiz işten bile değil. Çok mu iyi oynuyor takım belki hayır. Fakat şuna kalıbımı basarım ki çok arzulu oynuyor. Biri hariç: Belhanda. Bu çocuktaki isteksizlik ve takımdan kopuk oyun beni çok yoruyor. Biraz daha iyi olmak zorunda maalesef. Maçın golleri Yasin ve Bafi'den geldi ve 2-0 bitti. İlk yarının son büyük maçı için önümüzdeki hafta sahada olacağız. Rakip Beşiktaş olacak bu yüzden yürüyedurun aslanlarım!

Günlerden Galatasaray #12

Igor Tudor kendi ipini kendisi çekmeye başlıyor. 2-0 yenilirken müdahale etmedi, 2-1 oldu, müdahale etmedi, 3-1, 4-1, bir tek Garry alındı ki deplasmanda lig ikincisine karşı oynarken Eren yerine Garry'i oynatmamak hem de 70+ dakika, bunun izahı yok. Takımların iyi günleri olduğu kadar kötü günleri de olur, bunu kabul ederim. Ama böyle göz göre göre yenilmek doğru değil. Şampiyonluğa karşı umudun güçlenmesi gereken maçlar bunlar. Diğer maçları nasılsa kazanırsın çünkü iyisin. Bu maçların toparlanması gerekiyor bir şekilde artık. Takım da Hoca'ya uyup kötüydü bugün o şerhi de düşeyim. Bir maçta 5 gol yeniyorsa bunun tek sebebi teknik direktör değildir. Ya biz el birliği ile takıma nazar değdirdik, ya rakip kenafirlerin gözü kaldı, yada -ki bu en kötüsü- takım kaybetmeyi unuttuğunu zannedip şımardı ve rehavet moduna girdiler. Birinin höst demesi lazım buna. Çok konuşmanın manası yok, konuşacak bir şey yok zira 5-1 bitti maç. Tek gol Bafi'den. Bitti.

Senede bir gün,

Geçen sene bu zamanlardı. Ankara'dan ayrılacağım kesinleşmiş, ailecek ayrılık moduna girmiştik. Herkesle! Bugünlerde kalmalı gitmeli hareketli şarkılar bile duygulanmama sebep olmaya başladı. Nedir nedir diye düşünürken fark ettim ki, bir kere yaşadığın kocaman bir acı, tıpkı vücutta kırılan bir kemiğin her sene kırıldığı vakit sızlaması gibi kalbi sızlatıyor. O günkü kadar değil belki ama delip geçiyor. 
Twitter 280 karakter olmuşken bu afili cümleyi buraya değil oraya yazmak lazımdı belki de. Öte yandan biliyorum ki hissettiklerimin buralarda olması bana iyi geliyor. Acınla, tatlınla, özleminle, kavuşturmanla, nefis bir ömür bahşetmişsin bana. Biliyorum ki birinin özlemini çekerken hissettiğim acı da güzel. Çünkü sevebilecek kadar temiz bir yüreğe sahibim. Kavuştuğumda insanların gözünde gördüğüm ışık da güzel. Çünkü birilerine kendimi bu kadar sevdirebildimse şahane biriyim. Sezen'in de dediği gibi, "Hayat Sana Teşekkür Ederim".
ps: Başlık fotoğrafı da mütüş bir insan olan bana gelsin 😄

Ayla | 2017

Uzun süredir izlediğim bir film beni bu kadar etkilememişti. Ayla'ya gitmek için türlü türlü planların ardından cumartesi öğleden sonraya gitmek için sözleştik gençlerle. 4.30 seansına bir gece önceden cinemaximum.com.tr'den bilet alınca salonun güzel bi yerine düştük. İyi ki önceden almışım 30 metre kuyruk varmış. Ben telefondaki maili gösterip sallana sallana girdim salona. Teşekkürler Cinemaximum ❤️ Hadi başlayalım.

Nuriler... Ardalar...

Bir süredir yaşanan gelişmelerin de etkisiyle milli takıma dair içimi dökme ihtiyacı hissediyordum. Nuri Şahin'in milli takımı bırakması kararı bu ihtiyacıma tüy dikti ve artık içimdekileri tutamayacağımı fark ettim. Hadi başlayalım, bakalım neler gelecek devamında...

Çanakkale Mahşeri | Mehmed Niyazi

Çanakkale Zaferi, Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyetin İlanı... Tarihteki yumuşak karnım bu üç olay. Bu üç olay hakkında ne okursam okuyayım gözlerim dolar. Çok sağlamsa böğürerek ağlamam işten bile değil. Mehmed Niyazi de 98 yılında bu kitabı yazarken ağladı mı acaba diye düşündüm tekrar tekrar... Birer birer şehit olan gencecik çocuklar, öğrenciler, babalar, kardeşler... Ve yaşanan tüm olumsuzluklara, yokluklara rağmen terk edilmeyen siperler, kurtarılan vatan toprağı, yeni bir ülkenin doğuşunun temellerinin atılması... Bundan etkilenmemek mümkün değil. Nasıl güzel, nasıl gurur dolu bir tarihimiz var! Kitabı okurken ağladığım belli olmasın diye bi sağa dönüyorum bi sola dönüyorum bi su içiyorum, kırk takla attım resmen! Biraz ilginiz varsa benim gibi, düşünmeden alıp okuyun. Verdiğiniz her kuruşa değer emin olun. Kitabın başka baskısı yok sanırım ama bendeki Ötüken Neşriyat'tan, 448 sayfa ve 28 TL. Okuyun demiş miydim?! 

Günlerden Galatasaray #11

İki haftadır vasat hakem yönetimleri ve Tudor'un yanlış tercihleri sebebiyle ağız tadıyla maç seyredemiyoruz. Bu hafta rakip biraz zayıf, hakem oynatma arzusunda, Tudor doğru tercihleriyle, takım hırslı, taraftar da takımın arkasında olunca tüm doğrular bir araya gelince bol gollü bir galibiyet elde ettik. Ah ne çok istemiştim dün akşam statta olmayı... İçime doğmuş maçın nefis geçeceği. Bu maçta özellikle dikkatimi çeken öncelikle elbette takımın hırsı, sonra da Belhanda'nın geldiğinden beri ortaya koyduğu en iyi performansı olduğuydu. Yaptığı asistlerden falan bağımsız söylüyorum bunu. Çok istekliydi. Geçen hafta oynamamak hırslandırmış. Trabzon maçından sonra Fernando gerekeni yapacağız demişti. Yaptılar. Takımın bu hırslı hali beni çok mutlu ediyor. Rakip alanda olsun bizim tarafta olsun çatır çatır baskı yapıyorlar. Böyle kazanmasa da olur bu takım. Çünkü nasılsa bi şekilde başarılı olur. Gençlerbirliği maçını 5-1 kazandık. Gollerin ikisini Bafi, birini Tolga, birini Maicon, birini de Mariano attı. Çünkü defans *kalp* YÜRÜYEDURUN ASLANLARIM!