Yılbaşında televizyonda ne var? #2013

Periyodik olarak yazdığım yazıların içinde şüphesiz en çok keyif aldığım yazılardan birisi yılbaşı televizyon programı yazıları. Eskiden daha fazla olurdu böyle yılbaşı ve bayram akşamlarında televizyon programı ve biz PTT (pijama-terlik-televizyon)'ciler için daha fazla alternatif çıkardı meydana. Nerede o eskiler :( diye ağladığıma göre, demek ki yaklaştığım 26. yaş günümün ve gençliğimin sonuna yaklaştığımın hakkını verdiğimi düşünüyorum. Böyle desem de bakmayın ben 26 değil, 86 yaşına gelmiş bile olsam illa ki cıvıtmanın bir yolunu bulurum. Teallam laf nereye geldi yaa. Ben yılbaşında hangi kanalda ne var onu yazacaktım, başlıyorum.

2012'nin enleri

Yıl sonu goygoyudur, senenin enleri yapılır. Bu senenin enleri de eksik kalmasın dedim hazır  aklıma gelmişken. 2012 yılı benim için bacağımı kırmam dışında hoş bir yıl oldu birçok açıdan. 2011'in ardından ilaç oldu yeminle. Hele şu kıyamet kopacak senaryoları havada kaldı Şirince'ye giden üstünzekalıların renklerinin mora dönüşünü izlemek büyük keyifti. Sonra Galatasaray için harika bir seneyi geride bıraktık. Ve tabii ki sağlıktan alan Allah aşka vererek mükemmel dengeyi sağladı, şükürler olsun. Aslında yazıyı bölmeden geçerim diyordum ama baktım uzayacak, şöyle kısa kısa yazarım diye düşündüm. İkiye bölerek başlıyorum:

Aylık yazılar #aralık2012

Bu yılın da son ayı geldi. Yine gecikmeli geldi ama sebeplerim sağlam bu defa. Unuttum falan diye ağlamayacağım. Bildiğin zamansızlıktan yazamadım. Çok şükür artık zamansızım. Allah kimseyi boş bırakmasın, herkese uğraş versin. Yoksa çok zor boş kalmak. İnsan durduğu yerde hasta oluyor. Neyse goygoyu içeriye saklayayım. Efendim hayatımın yeni bölümü başladı, Galatasaray güzel gidiyor, filmi ve kitapları serdim, diziler devam. Yazının içeriği bunlardan oluşacak. Devam etmek isteyen olursa buyursun, yok la banane diyen olursa da diğer yazılara alabilirim. Öyleyse başlıyorum. Aralık ayı hoş gelmiş!

Günlerden Galatasaray vol.17

Bu maçta iyi oynamadı Galatasaray. Gol atamadığımız her dakika heyecanımız düşüyor, takım düşüyor, puanlar da eriyor. Kısmet işte. Galatasaray 2 puan kaybetmedi dün akşam 1 puan kazandı bana göre. Yalnız Galatasaray'ın değil, Trabzon'un oyununa da etki eden bir saha vardı ayrıca. Tabii bu bahane değil ama oynayamama sebeplerinden birisi de bu şimdi. Puan kaybedilmesine rağmen ilk yarıyı lider bitirmek, 3 puan farkla (maç fazlası olsa da) lider bitirmek güzel oldu. Şimdi devre arasında takım kafayı toplar, transferler gelir adapte olur, ocak ayında vitesi yükseltir puan farkını açarız kısmetse. Bu arada, maç fotoğrafı olarak Burak'ın bombalandığı fotoğrafı kullandım ama maçın adamı Nando'dur. Bugün kalede başka biri olsaydı bu kadar başarılı olabilir miydi bilmiyorum. Muslera, bizim için gerçek bir nimet. Allah kaza bela vermesin. Son olarak tamam LigTv anladık. Hamit ve Halil kardeşler ve birbirlerine çok benziyorlar ve ikisine de sakal yakışmıyor. Ne uzadı bu mevzu uhf! Sen bunlara bakma iyi tatiller ve yürüyedur Galatasaray!

Haftalık dizi yorumları | 17-19 Aralık

:)
Taşınma goygoyu yerini hafiften yerleşme goygoyuna bıraktığına göre, blogu boşladığım dönemi bitirip yeniden yükselme dönemine girebiliriz diyorum. İlk yazıyı da haftalık dizi yazısı yapayım dedim. Aslında bi de aralık ayı yazısı mevcut ama o hafta içine kalacak gibi. Bu hafta Person of Interest ve The Big Bang Theory'nin yeni bölümleri yoktu. Onun yerine İşler Güçler ve How I Met Your Mother rutinimizin üzerine, final yapmış Gossip Girl'e dair üç beş kelime de edeyim dedim. Maksat yazı kuş gibi kalmasın. Uyarımı da yapayım: Yazının devamında; İşler Güçler'in 24., How I Met Your Mother'ın 8x11 ve 8x12. (Evet üst üste iki bölüm yayınladılar.) ve Gossip Girl'ün de final bölümüne dair laflar olacak. Sonra vay ben izlemediydim, niye spoiler verdiydin demeyin, ben uyarımı yaptım bak.

Günlerden Galatasaray vol.16

Fenerbahçe maçı da diğer maçlar gibi sıradan bir lig maçı olarak görünse de, galip gelince goygoyu en zevkli maçlardan biri olmuştur her zaman. Biraz gecikmeli de olsa, yazıyı yayına vermenin derin mutluluğu içerisindeyim. Giriş cümlelerini uzun tutmamdaki kasıt, yazı olarak kalmasın fotoromana dönüşsün. Dönüşmeli de, bir sezon içinde kaç Fenerbahçe maçı yaşayabiliriz ki? (mümkünse ikiyle sınırlı kalsın). Efendim ben fotoroman sevmiyorum diyenlere maçın özetini geçmek gerekirse, Riera'nın bomba gibi frikiğini gole çeviren Fenerbahçeli Bekir ve yine bir frikiği gole çeviren Selçuk bizim adımıza gollerin sahibi olan isimler. Fenerbahçe de H.A.K. ile tek gol bulmuş da olsa, Arena'dan galip çıkmayı başaramadı. Velhasılı; Galatasaray maçı 2-1 kazanarak ligde yola devam dedi. Ben de fotoğraflarla devam diyor ve başlıyorum.

Haftalık dizi yorumları | 10-15 Aralık

Jet hızıyla geçen bir hafta daha geride kaldı. Gelişmeleri yine aylık yazılara bırakıyor ve de dizilere dönüyorum. Özellikle Person of Interst'te bomba olaylar vardı. Ama her şey sırayla tabii ki. Diziler yılbaşı molası vermeden evvelki son bölümleriydi. Bu arada Happy Endings'e ufaktan bir göz kırpmaya başladım yeniden. Geçen sene izlemeye başlamış fakat bırakmıştım nedense. Yeni bölümlerine yetişir miyim bilemiyorum. Öyleyse uyarıyı vererek başlayayım. Dikkat! Bu yazı How I Met Your Mother, The Big Bang Theory, İşler Güçler ve Person of Interest dizilerinin yayınlanan son bölümleriyle ilgili ağır spoiler içerir. İzlemediyseniz, okumadan önce bir kez daha düşünmeniz tavsiye olunur. Başlıyorum.

Kupalardan Ziraat #2

1461 Trabzon ile eşleştiğimizde sevinmiştim aslında. Zevkli bir maç olacağını az çok tahmin ediyordum ve Trabzon ekibine de sempatim vardı. Fakat kupadan elendik dün akşam. Kupadan elenmek bizi gereksiz birkaç maçtan kurtardı falan diye goygoy yapmayacağım zira ben bu sene kupada da başarılı olmamız gerektiğini düşünüyordum. Ayrıca dün akşam oynanan oyundan da hiç memnun değilim. Skor taraftarı gibi görünmek istemem, son maçlarda müthiş futbol oynamadığımız bir gerçek. Gel gelelim bu maç rotasyon maçıydı ve yedeklerin kendini vererek oynaması gerekiyordu. Forma rekabeti için, hatta Galatasaray'dan ziyade kendileri için. Bu durumun farkında olan tek isim Gökhan Zan oldu. Semih'i kesebileceğini düşünmüyorum ama yer yer Dany'nin yerine denenebilir artık normal maçlarda da. Bir de Çağlar faktörü var. Senin mevkinde bir tek Hakan Balta ve sen vardın. Hakan Balta yer yer formsuz kaldı, sakat sakat oynadı ama kimse dönüp sana bakmıyor, aksine kanat oyuncusundan bek devşiriliyor. Neden diye bir sorması lazım kendine. Bir de bu adam ilk geldiğinde 3 numarayı falan vermişlerdi de deli olmuştum. Hep benim beddualarım bunlar. Neyse, kupa mesaisi de böylece bitti. Ligde dikkat dağıtacak hiçbir şey kalmadı şubata kadar. Öyleyse saldır Galatasaray!

Haftalık dizi yorumları | 3-8 Aralık

Bu hafta hastalıktı, Galatasaray'dı derken dizileri doğru düzgün izleyemedim. Yine de izleyebildiğim kadarıyla yazacağım. Bu arada Mentalist'e başladım, ilk 3 bölümünü izledim. Pek içime sinmese de birkaç bölüm daha şans vereceğim gibi duruyor, bakalım. Yazının devamında How I Met Your Mother, The Big Bang Theory, İşler Güçler ve Person of Interest dizilerinin yayınlanan son bölümleriyle ilgili ciddi spoilerlar olacak. Ona göre açın okuyun. Sonra vay ben görmedim, aman ben okumadım demeyin. Başlıyorum:

Manchester City 2-3 Manchester United

 
Bu haftanın şahane bitmesi için gereken şeylerden diğeri, Manchester derbisinde kırmızıların galip gelmesiydi. Maça Rooney'nin iki golüyle başlayan United, üçüncü golü Ashley Young'ın ayağından bulmasına rağmen, ofsayt gerekçesiyle sayılmadı. Maç 0-3 olacakken birden 1-2, sonra da 2-2 oldu. Derken uzatma dakikalarında kazanılan frikikle Robin van Persie sahneye çıktı ve şahane bir vuruşla maçın skorunu belirleyen adam oldu. Yazının devamında da United'ın gollerinin gifleri mevcut. Manchester is red!

Günlerden Galatasaray vol.15

Avrupa dönüşü, bi de Sivas deplasmanı olunca, puan kaybeder miyiz acaba diye düşünmüştü birçok kişi Braga maçının ardından. Yine de sıkıntılı geçebilirdi maç ama Umut sağ olsun, 45. saniyede golü atıp maçı 1-0 başlatınca, kazanalım bari fikri geldi çöküverdi. Umut'un golünün ardından Erman'ın golüyle maç 1-1'e gelmiş olsa da, devre bitmeden Burak "the king" Yılmaz sahneye çıkınca, 2-1 öne geçtik. İkinci devrede de Umut'un 2. golüyle maçı 3-1 kazandık. Bazı deplasmanlarda kazanmak zordur, kazanmak zorundasınızdır. Sivas deplasmanı Galatasaray için öyle oluyor genelde. Kış şartları, Avrupa dönüşü, gelecek haftaya dair düşünceler... Puan kaybedilseydi bu bahaneler sıralanacaktı. İyi ki kaybedilmedi. Maçın en iyileri bence kritik müdahaleler yapan Dany ve maliyet-fayda ekseni sebebiyle bir türlü kendini bize beğendiremeyen Amrabat oldu. Normalde yazının burada bitmesi gerekiyordu. Fakat öyle güzel fotoğraflar var ki, birazını arşivlemek için devam ediyorum.

Uefa yılın takımı oylaması - 2012

Aslında twitter'da paylaşmıştım ama bugün canım yazı yazmak istiyordu. Ne yazsam diye düşünürken de oyladığım takımın fotoğrafına rastladım. Hala oylamamış olanlar varsa, bu linke tıklayarak takımlarını seçebilirler. Takımımı görüyorsunuz, duygusal davrandığım mevkiler olsa da, hak edene oyumu vermeye çalıştım. Biraz ayrıntılı yazmak istiyorum bu yüzden devam ediyorum.

Şampiyonlar Ligi vol.6

Bu yazının son Şampiyonlar Ligi yazımız olmayacağından emindim. Çünkü Galatasaray, taraftarıyla, teknik heyetiyle yola devam etmek istediğini açıkça belli etmişti. Fatih Terim'in ilk üç maçın ardından 1 puanda olan takımının henüz son sözü söylemediğinin açıklamasını yaptığında, tamam dedim, Galatasaray yürüyeduracak. Öyle ki, o günden bugüne 3 maç oynandı ve 9 puan alınarak yola devam denildi. Şimdi Galatasaray son 16'ya kaldı. Kuralar bu ayın sonunda, maçlar da şubatta. Ligi, transferleri ve dolayısıyla takımın çok da ışık vermeyen görüntüsünü şubata kadar toparlayıp gidebildiğimiz yere kadar gitmeliyiz. Kazandığımız her maç sonunda olduğu gibi, bu maç sonunda da fotoroman başlıyor.

Kan Sıcağı - Ahmet Küçükkerniç

 
Yine, yeni bir cinayet romanı bitti. Kan Sıcağı'nın diğerlerinden farkıysa, yerli yapım olması. Ahmet Küçükkerniç'in kitabı Kan Sıcağı, ülkemizde yeni yeni şekillenmeye başlayan polisiye türünün örneklerinden birisi. Başarılı da denebilecek bir kitap. Okumayanlar için sürprizi bozmak istemiyorum ama kitapta adı geçen katili ilk 100-150 sayfayı okuduktan sonra çözdüğümü söyleyebilirim. Olayların ilerleyişi ve katilin nasıl bulunduğuna dair merak ise sürekli canlı tutulduğu için kitabı bir solukta bitirdim. Kesinlikle tavsiye edeceğim kitaplar arasına girdi. Kitaba dair tek eleştirim var, o da kitabın editörüne. Kitapta çok fazla imla hatası çarptı gözüme, e nazar boncuğu olsun bu eleştiri de. 344 sayfa olan kitap 12,50 liralık fiyatıyla raflarda arzı endam ediyor. 

Reading 3-4 Manchester United

United, her sene böyle sürpriz bir skor çıkarır ortaya illa ki. Geçtiğimiz senelerde Arsenal'i 8-2 yenmiş, City'e 6-1 yenilmiş ve Everton'la da 4-4 berabere kalmıştı mesela. Bu senenin sürprizi de deplasmandaki Reading maçından geldi. İlk yarıda tam 7+1 gol oldu. +1 nedir diye soranlara; Van Persie'nin, çizgiyi geçmesine rağmen, sayılmayan ve yukarıdaki fotoğrafta "3-5?" hanesinde görülen golünü kastettim. Hem de bu goller maçın tamamında değil sadece ilk 35 dakikasında oldu. Nihayetinde United maçı 4-3 kazanarak zirvedeki saltanatını sürdürmeyi başardı. Gollerin ikisini Rooney, birini Anderson, birini de Persie attı.

Haftalık dizi yorumları | 26-30 Kasım

Dizilerim dolu dizgin ilerlerken, kendilerinin bloga teşrifi pazarı buldu maalesef. Gecikme gibi bir durum da yok aslında zira Person of Interest'in alt yazısı yeni düştü. Dizilerin tamamının yeni bölümleri geldi. İzlemeyenler için uyarı: Yazının devamında ciddi spoiler'lar var dikkat edin. How I Met Your Mother 8x8, İşler Güçler 21, The Big Bang Theory 6x9 ve Person of Interst 2x8 bölümleriyle devam ediyorum yazıya. Spoiler uyarısını da verdiğime göre, başlıyorum gençler!

Günlerden Galatasaray vol.14

Olmayınca olmaz ya bazen, olmayınca olmuyor işte. İmparatorun 250. maçında şahane bir galibiyet alıp, 700. golü atıp, kenara çekilmek ve "zirvede liderlik qeyfi xD" yapmak lazımdı ama, olmadı. Nedenini niçinini diğer bloglar bol bol yazmıştır bir de ben hatırlamayayım şimdi. Takımdaki bir türlü gol atamama olayı cidden can sıkıcı boyuta ulaştı artık. Yenen basit gollerle de daha çok can sıkıyor malum durum. Bu zamana kadar şansımız yaver gitmişti, puan kayıplarına rağmen liderliği kaybetmemiştik. Bu güzel bir istatistik aslında, takımın öz güvenini zirvede tutar. Gel gelelim, öz güven zirvede olduğu sürece de lüzumsuz puan kayıpları devam edecektir. Yine de biz akıllar Şampiyonlar Ligindeydi, bu puan kaybı = Şampiyonlar Liginde üst tur diyerek kendimizi avutalım. Şu kötüydü bu iyiydi diye ayırmaya dilim varmıyor, zira sahanın en kötüsü en kıymet verdiğim adamlardan birisi. Giden puan olsun Fernando'ya bir şey olmasın. Yürüyedur Galatasaray.
ps: Yalnız bu hafta da Galatasaray lider kalırsa, diğer takımlar bi hamam eğlencesi düzenlesin.