Oscar 2018

Geçtiğimiz yıl yazmamıştım oscar filmlerini. Bu sene birkaç güne yayarak izledim "En İyi Film" adaylarını ve işte karşınızdayım. Benimki yalnızca kendi beğenilerimi kaleme almak. Neticede Akademi Jürisinde bulunmuyorum malumunuz. İzlediğim filmler; Dunkirk, The Post, The Shape of Water, Lady Bird, Three Billboards Outside Ebbing Missouri, Phantom Thread ve Darkest Hour. Yazının devamında spoiler vermeden kısa kısa bu filmler olacak. Ayrıca kazanacak ve kazanmasını dilediğim adaylar olacak. Başlayalım!
Filmlerin tamamında benim adıma ön plana çıkan müzikler oldu. İzlediğim 7 filmde de müthiş müzikler vardı. Taze bir caz dinleyicisi olarak kalbime kalbime dokundu müzikler. En İyi Film Müziği kategorisine göz kırpıyorum bu vesileyle başta. Kategoride 5 aday var Dunkirk, Phantom Thread, The Shape of Water, Three Billboards Outside Ebbing Missouri ile Star Wars. Bir tek Star Wars'u izlemedim ya, kesin o kazanır gidip. Gönlümden geçen ise The Shape of Water. Aslında başrol oyuncularının repliği olmadığını düşünürsek filmde müziğin başrole geçtiğini varsayabiliriz. Bu sebepten Suyun Sesi kazansın bu kategoriyi istiyorum. Bu işlere merakınız varsa şöyle bir link var youtube tarafından yayınlanan. Son günlerde sıklıkla dinlediğim bu linki paylaşayım kamu hizmeti olarak sayılsın. Alexandre Desplat teşekkürler! Zimmer'i geçen ilk müzisyenisin gönlümün.


Pişti olan iki film var ve benim "En İyi Film" kategorisinde favorim olan iki film de onlar. Dunkirk ve Darkest Hour favorilerim. İki film de İkinci Dünya Savaşında Almanlar tarafından çembere alınıp sıkıştırılan İngiliz ve Fransız askerlerinin kurtarılmasını konu alıyor. İzlemeyenler için elbette spoiler verip tüm balonu patlatmayacağım -film tarihi olsa da- fakat şöyle söyleyebilirim sanırım; Dunkirk'te olayı askerlerin yanında ve onları yaşadıklarıyla görüyoruz. Darkest Hour'da ise dönemin İngiltere Başbakanı Churchill'in olaya yaklaşımı işleniyor. Yani bir film mevzuyu yerinde irdelerken diğeri de siyasi açıdan bakmamızı sağlıyor. Darkest Hour'da Churchill'in Çanakkale Savaşındaki mağlubiyetinin üzerinden epey geçiliyor (as bayrakları as as as!) İşin içine vatan sevgisi fikri girdiğinde (hangi millet için olursa olsun) duyarsız kalamıyorum filmde yer yer gözlerim doldu itiraf etmeliyim. Darkest Hour'u ne kadar sevsem de sanırım mevzuyu askerlerin gözünden izlediğim Dunkirk favorim olacak. NOLAN! (canım Tom Hardy sen muhteşem bir detaysın!)


Oyuncu kategorilerine hızlıca giriyorum. "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü Gary Oldman'a  (Darkest Hour-Churchill) vermezlerse törenin yapılacağı bina utançtan yıkılır! Sanırım yeterince netim. "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu" ödülüne aday beş ismin ikisini izlemedim öte yandan Sam Rockwell'in (Three Billboards Outside Ebbing Missouri-Dixon) rolünün üzerine umarım kimse çıkamamıştır. "En İyi Kadın Oyuncu" kategorisinin gediklisi Meryl Streep bu sene ödülü kesinlikle çok daha fazla hak ettiğini düşündüğüm Sally Hawkins (The Shape of Water-Elisa) kazanmalı. Dilerim kazanır. "En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu" ödülünde yine beşte üç izlemem var. Laurie Metcalf (Lady Bird-Marion) öyle gerçekten anne gibi, annem gibi, tüm anneler gibiydi ki ödül ona gitsin çok isterim şahsen. "En İyi Yönetmen" adaylarına bakmıyorum bile zira en iyi film adaylarının içinde seçim yaparken bile yönetmenin etkisi vardı bir paragraf yukarıda (gergin sırıtış).


sadfhaşkljfalşkj
"Yabancı Dilde En İyi Film" ödül adaylarının arasında Ayla olsun çok isterdim. Olmadı. Get Out ile Call Me By Your Name filmlerini izlemedim. Umarım çok büyük şeyler kaçırmamışımıdır. İzlediğim filmlerden ve yazdıklarımdan çok memnunum. "En İyi Film" adayı olmak için Lady Bird ve The Post'u biraz vasat buldum diğer filmlere göre. Bilhassa Phantom Thread'ın müthiş sürprizli bir sonu vardı. Bu film niye aday olmuş Daniel Day Lewis ve Meryl Streep film yaptıysa direkt aday olurlar diye düşünürken suratıma tokat gibi indi filmin sonu. "En İyi Animasyon" ödülünü tüm yıl izlediğim çok tatlı film olan The Boss Baby alsın isterim fakat o da Van Gogh'u anlatan Loving Vincent alacaktır muhtemelen. Kostüm, makyaj, kurgu gibi teknik ödülleri kuvvetle muhtemel The Shape of Water'a verecekler. O kadar adaylıktan boş dönmeyecektir. Söyleyeceklerim bu kadar. Epey konuşmuşum. Siz de fikirlerinizi paylaşırsanız okurum, tartışırız. Hayatı kaçırmayacağımız çok güzel filmler izleyeceğimiz bir yıl olsun 2018 de. Olsun ki, en az 2017 filmleri kadar heyecanlandırıp arada bıraksın. İyi seyirler, patlamış mısırınız bol olsun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yazın bakalım 😎