23. Şampiyonluk Fotoromanı

Yetti mi? TABİİ Kİ HAYIR! Son olarak şampiyonluk kutlamalarından görüntüler ile artık sezonu kapatıyorum. Fenerbahçe maçı 3-0'lık galibiyet ile nihayete erdikten sonra, kutlamalar başladı. Neler oldu, kimler hangi şarkıyla çıktı, ne kadar güldük ne kadar ağladık? Hepsi ve daha fazlası içeride. Başlıyorum!
Efendiiiiiimm. Şimdi maç bitti takım şöyle küçük bir tur attı sahada. 
Zira Ankara'da yapılan tur biraz yavan kalmıştı taraftar yokluğundan. 

Pazar akşamı bunu aradan çıkarmış olduk. Fakat bu sevinç şampiyonluk için miydi Fener'e 3 gol attıkları için miydi kestirmek pek mümkün olmadı.

Takım turu atarken platform kuruldu, kupa geldi. Sonra takım soyunma odasına yeni sezonun formalarını giymeye ve biraz da yemek yemeye bir şeyler içmeye geçti.

Bir klasik olarak canım Kenan, sahneye çıktı şampiyonluk kutlamak için. Önce ortamı ısıtmak için Doktor'u, sonra Onuncu Yıl Marşı ile Rütbeni Bilicen şarkısını söyledi ki bilenler bilir bu Galatasaray'ın marşlarındandır.

Efsanelere saygı kuşağında Grame Souness, sahaya çıktı ve Fenerbahçe stadında bayrağı ortaya diktiği gibi Samiyen'e de bayrağı dikti ve Adnan Polat Başkan'dan ödülünü aldı.

Önce yöneticiler çıktı sahaya. Dursun Başkan, başkan yardımcıları ve tabii ki bu sezonun mimarı Erden...

Erden ile birlikte galibiyetin mimarisini paylaşan, bu kocaman yıldızları yönetemez denen, burası Başakşehir'e benzemez deyip burun kıvrılan canım Okan Hoca'nın kalbinin temizliği sayesinde şampiyonu aldığımız evladı Ali Yiğit ve eşiyle gelişine gelmişti sıra. Okan sahaya Unstoppable ile çıktı.

Paf takımla birlikte a takım antrenmanlarına da dahil olan Hamza ve Efe ile babaları Ayhan, hoca olarak da dahil olduğundan birlikte çıktılar. Bu çocukların babalarına benzerliği beni çok mutlu ediyor yahu!

Sonra da forma numarasıyla topçular geldi. Önce 2 numaralı forması ile Leo'yu gördük. Leo sahneye Pump It ile çıktı.

Leo'nun ardından sıra 4 numaralı forması ile Ross'a gelmişti. Mathias I'm Good şarkısı ile podyuma yürüdü.

Bence sezonun adamı olan ve şampiyonluğu getirdiğini düşündüğüm Lucas, 5 numaralı forması ile arzı endam ederken fonda Mercho çalıyordu. Lucas'ın ardından Fred çıkacaktı ama eşi doğum yaptığı için kutlamalara kalamamış. Seneye kupaya sokulacak çocuk belli oldu yani.

Sonra da sıra benim bebeğimsu olarak sevdiğim beye, Dries Mertens'e geldi. Küçük civcivi Ciro Romeo ile sahaya süzülürken yüzünde ilk şampiyonluğunun vermiş olduğu mutluluk vardı. İflah olmaz bir Napoli romantiği olduğundan Maradona'nın hatrına Live is Life ile gerçekleştirdi onur yürüyüşünü.

Dries'in hemen ardından, ne şanslıyım ki, evlatcanım Yunus'uma gelmişti sıra. Yunus'um, alt yapıdan çıkmış olmanın kendine verdiği yetkiye dayanarak bir Galatasaray marşı olan Senin İçin Yaşaman Var Ya şarkısını seçmiş.

Emre gecenin duygusal yönlerinden birisiydi. Ahmet Çalık'ın fotoğrafı göğsünde çıktı sahaya. Seçtiği şarkı da Yerine Sevemem olmuş ki, öyle ölmedik kardeşim, füze ataydın!

Sezonun altın çocuğu, bir tür İtalyan aygırı olan Nicolo'cuğum son şampiyonluğun şarkısı olan Can't Hold Us ile çıktı sahaya. Bilenler bilir, bu Galatasaray'ın otobüs şarkısıdır ve statlara gelirken bu şarkı çalınarak otobüs camlarına vurup tempo tutularak hazırlanılır maçlara. Canlarım.

Nicolo'nun ardından Berkan geldi sıraya. Kendisi tam bir Kobe hayranı olduğundan hem 24 (Kobe'nin forma numarası) işareti yaptı hem de Kobe ile ilgili bir Snopp Dogg şarkısı ile çıktı piyasaya. 

Kaan ve güzel oğlu Berkan'ın ardından podyuma yürüdü. Yürürlerken de kendilerine Duman'ın nefis şarkısı Senden Daha Güzel eşlik etti. Bu çocuğa da bi ısınamadım. Niye bilmiyorum.

Kaan'dan sonra defansın sarı fırtınası, kuzeyin oğlu, buz adamlığı kadar saçlarına kırmızı kalp attıracak kadar da tutkulu bir taraftar olabileceğini gösteren canım Victor çıktı sahneye. Victor'un şarkısı Tsunami oldu.

Sezonun yine en iyilerinden birisi olan ve bence bonservisine seri şekilde çökmemiz gereken Milot, Victor'dan sonra güzel çocukları ile sahneye yürüyen babalarımızdan birisi oldu. Kendi ülkesinin yerel şarkılarından birisi olan Oj Kosove ile çıktı dışarı.

Ailemizin romantik serserisi Sergio ve sevdiceği çıktı piyasaya Milot'nun ardından. Ankaragücü maçının ardından bütüüüüüüün hafta Freed From Desire'ı o kadar çok dinledi ki bıkmadı, şampiyonluk kutlamasına da bu şarkıyla çıktı herif ya😁

Büyük umutlarla transfer edilip beklentinin yanından bile geçmemesine rağmen Yusuf Demir de şampiyonluk kutlamalarındaydı pazar akşamı. Sahaya Rastgele diye bir şarkıyla çıkarak ne kadar Almancı olduğunu hepimize göstermiş oldu.

Sahaya çıkan top tepicilerimizden en çok duygulandıklarımdan birisi oldu Sam. Kendisini Hatayspor'dan depremin ardından kiralık olarak aldık. Belki beklentinin bir tık altında kaldı ama yaşadığı korkunç olaydan sonra hayata bir şekilde tutunabiliyor olması bile onun gücünü gösterdi herkese. Sam sahaya çıkarken Hatay'ın plakası olan 30'u işaret etti ve ağlayarak çıktı. Kendisine eşlik eden şarkı ise Last Last oldu.

Kalecilerin en şanssızı ama kaptanıyla çalıştığı için en şanslısı olan Okan ise Barış Manço'nun nefis şarkısı Kara Sevda ile çıktı sahaya.

Galatasaray alt yapısının bence gelecek vaat eden ama biraz daha sahada olması gereken isimlerinden birisi olan Emin, sahaya Çocukluk Aşkımsın ile çıktı.

Benim için gecenin en duygusal anı şüphesiz Abdülkerim'in sahaya çıktığı andı. Eski takım arkadaşı, belki de izini takip ettiği Ahmet'imizin fotoğrafının basılı olduğu formayla çıktı Abdülkerim sahaya. Şarkı olarak da Sezen'imin Yalnızca Sitem'ini seçmiş. Hem kendi ağladı, hem beni ağlattı oturduğum yerden. Yattığın yer incitmesin Ahmet... Buralar bize emanet.

Abdülkerim'de gözyaşları döktükten sonra Alper'in sahaya gelişiyle teallam yaa moduna girdiğimi söylemem gerekiyor. Çakma sarışın saçlarına bakmadan Sarışın şarkısını seçmiş ya anten😄

Müthiş kariyerine rağmen tıpkı Dries gibi lig şampiyonluğu yaşamadığına şaşırdığım bir isimdi Mata. Eh, Galatasaray sayesinde yaşamış oldu. Ama nasıl güzel yakıştı... Despecha isimli bir şarkı ile arzı endam eyledi Juan'cığım.

Birileri bizim dünya yıldızımız var diyedursun, o dünya yıldızına nefes aldırmayan çiçek gibi bir sol bekimiz oldu. AMAN TANRIM ERGÜN PENBE Mİ?!!! Kazımcan'ı çok seviyorum. O da Galatasaray'ı çok seviyor. Seçtiği şarkıdaki gibi All Eyez On Me (on him aslında).

Sezon başında kamp yapmadım demedi, benden vazgeçmiştiniz demedi, hırslandı, çalıştı, çabaladı ve sezonun favorilerinden birisi oldu. Sacha... Giderse çok üzüleceğim, gitmezse seneye ne satarız biliyor musunuz?! Şampiyonluk şarkısı Chemin D'or oldu. Berkan ile de güzel partilediler.

Tüm takım bu şekilde ip gibi dizildikten sonra sıra kaptanlara gelmişti.

Sahaya ilk olarak pazar günü son dansına çıkacağını söyleyen Bafe geldi. Bu sezon attığı 8 golle ve bu gollerin çoğunun da galibiyet golü olmasıyla aslında Mauro'nun gelişiyle onu biraz ihmal etmiş olmakla birlikte şampiyonluğun mimarlarındandı. Sonlara doğru yaşanan gerginlik hiç olmamış sayıyor ve kendisini tertemiz sevgimizle uğurluyoruz. Şarkısı tabii ki Sen Olsan Bari'ydi ve Aleyna da kendisiyle sahaya çıkmayı ihmal etmedi. 

Sezon boyunca en çok eleştirdiğim çünkü kendisinden en çok şeyi beklediğim isim oldu Kerem. Ama kaptanlığı aldı 9 gol 10 asist yaptı. Mauro ile Dries ile çok iyi anlaştı. Galiba Kerem'in kaptanlık mayası tuttu. Çıkış şarkısı ise Hocamın vaktinde yaptığı gibi şampiyonlar ligi müziği oldu. Aferin ona!

Son olarak bayrak adam, efsane kaptan, Türkiye'deki 12. yılına 6 şampiyonluk sığdıran ve bunların çoğunu da kendisi alan canım Nando. Çocuktuk, büyüdük, iyi ki geldin be! Artık bizden biri olduğu ve mekanın sahibi olduğu için bir Galatasaray marşı ile Sen Var Ya Sen ile çıktı sahaya. Seni çılgın!

Sezonun Galatasaray adına süper starı Mauro ise en son geldi sahneye. Ama kafası nasıl iyi! Eline vermişler bir mikrofon. Durup durup askin olayiiiim diye bağırıyor😄 bi ara Fener ağlama diye bağırmaya başladı 😄😄 dün gece biri eğlendiyse bu kesinlikle Mauro oldu. Çıkış şarkısını söylememe gerek yok sanırım. Mauro da Bafe gibi kendi şarkıcını getir konseptine uymuş ve Simge kendisine eşlik etmiş.

Tüm takım sahaya çıktıktan sonra TFF Başkanı kupayı Nando'ya uzattı ve kaptanın ellerinde tüm sezonun ödülü yükseldi.

Sonra teker teker top tepicilerimizin elinde yükseldi. Lucas'ın,

 
Dries'ın,

Sergio'nun,

Kazımcan'ın (HARİKA FOTOĞRAF DEĞİL Mİ??!!!),

Juan'ın,

Sacha'nın,

Alper'in,

Victor'un,

Milot'nun,

ve elbette süper star Mauro'nun. En çok o hak etti bu şampiyonluğu.

Şu fotoğrafı da ıskalamak istemedim. Zira tam bir 90lar tezahüratı bu ya. Retro. Çarpıcı!

Özetle böyle nefis bir akşam geçirdik. Bu panoramik fotoğraf ile noktayı koyalım. Ben yazarken çok eğlendim umuyorum buraya kadar okuduysanız siz de eğlenmişsinizdir. Teşekkürler Galatasaray, sen en güzelsin💖

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yazın bakalım 😎