Melekler ve Şeytanlar

Dan Brown'ın Da Vinci Şifresi adlı kitabını okumuş ve çok etkilenmiştim. Hatta itiraf etmek gerekirse hayatımda okuduğum en hızlı kitap olarak kitaplar tarihine geçmişti :)) Filminin olduğunu öğrenince de büyük bi merakla bilgisayarımın başına geçip bi solukta izledim. Tom Hanks'in oyunculuğunun yanı sıra senaryonun sağlamlığı ve sürpriz olarak sunulan Jean Reno filmi başarılı kılsa da, "müthiş" dedirtmedi malesef. Sonra Melekler ve Şeytanları okumak istemiştim. Serinin 2. kitabı olarak.. Fakat bi türlü nasip olmadı. Geçtiğimiz akşam ise filmini izleme fırsatı buldum ve bloga döküleyim dedim :)

Yine sürükleyici bi hikaye olmuş. Fakat itiraf etmek gerekirse kitabını okuyup istediğimi bulamadığım Da Vinci'den de kötü olmuş. Tom Hanks'e lafım yok, lakin ister istemez ilk filmle kıyaslıyorsunuz kafanızda. Da Vinci'de daha çok heyecanlanmıştım. Hikaye mekanlar değiştirirken siz de hikayeyle birlikte sürükleniyorsunuz, Melekler ve Şeytanlar'da öyle olmadı ama. Yine de Dan Brown'ın hakkını vermek lazım. Mükemmel kurgulamış hikayeyi. Semboller, şifreler, cinayetler derken kayboluyorsunuz olayın içinde. Akıllar hâlâ bi önceki olayda.. Filmin en büyük sürprizi ise bi çok filmde olduğu gibi sonunda. Film boyunca -eğer karakterleri iyi-kötü şeklinde ayırırsak- iyilerden birisi olarak gördüğümüz Peder Camerlengo aslında çıban başı olarak karşımıza çıkıyor. Alışılageldiği üzere de filmin sonunda kendisini cayır cayır yanarken buluyoruz tabii. Bu noktada filmin verdiği mesaj açık; "ışık her zaman iyiliği getirmez, tıpkı karanlığın her zaman kötülük olmadığı gibi.."

Filmle ilgili bilgilere dönecek olursak;


Yapım: 2009 ~ ABD, Fransa
Tür: Dram, Gerilim, Gizem, Macera, Polisiye, Suç
Yönetmen: Ron Howard
Senaryo: Akiva Goldsman, David Koepp
Senaryo (Kitap): Dan Brown
Yapımcı: Dan Brown, Ron Howard, Brian Grazer, John Calley Görüntü Yönetmeni: Salvatore Totino
Müzik: Hans Zimmer
Dağıtım: Warner Bros
Süre: 2 saat 20 dk
Gösterim Tarihi: 15 Mayıs 2009 (Türkiye)

Konu: Çok eski gizli bir kardeşlik örgütü. Dünyayı yok edecek ölümcül yeni bir silah, akıl almaz bir hedef.

Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon efsanevi gizli örgüt Illuminati'nin -Galileo zamanından beri Katolik Kilisesi'nin bağnaz inançlarını lanetleyerek bilimin yararlarını yücelten- hala faaliyette olup cinayetler işlediğini öğrenince şok geçirir. Parlak bir fizikçi olan Leonarda Vetra cinayete kurban gitmiştir. Tek gözü oyulmuş ve göğsü örgütün sembolüyle dağlanmıştır. Bilim adamının son buluşu güçlü ve çok tehlikeli enerji kaynağı karşımadde çalınmış ve yeni Papa seçiminin gerçekleşeceği gün Vatikan Şehri'nin altına saklanmıştır. Langdon, Vetra'nın meslektaşı ve aynı zamanda kızı olan Vittoria ile medeniyeti yok olmaktan kurtarmak amacıyla Roma sokaklarında, kiliselerde ve katakomplarda soluk soluğa koşuşturarak 400 yıllık izi sürerek Illuminati'nin izini bulmaya çalışırlar.

Brown bu romanda tıpkı bir hokkabaz gibi havaya yüzlerce top fırlatıp hiçbirini yere düşürmeden okuyucuyu inanılmaz bir gerileme sürüklüyor.


Serinin 3. filmi Kayıp Sembol 2012 yapımı olacakmış. Tom Hanks yine başrolde tabii.. Sabırsızlıkla bekliyorum onu da. Eklemeden geçemeyeceğim, filmin en başarılı özelliği kesinlikle müzikleri. Kimi yerde geriyor sizi kimi yerde ise heyecana boğuyor. Son olarak fragmanı da izletip bitirelim efendim :)



2 yorum:

Yazın bakalım 😎