Günlerden Galatasaray #37

Galatasaray 0-1 Fenerbahçe
Çok kötüydü takım dün. Oynayanlar da kötüydü, Hoca'nın performansı da kötüydü, yönetim performansı da kötüydü, tribün de kötüydü. Haftalardır kazanan, 20+ maçtır yenilmeyen takım her zamanki oyunundan çok uzaktaydı. Böyle başı kopuk tavuk gibi en son 13. olduğumuz sezonda oynamıştık. Halbuki bu takımın bu seneki alametifarikası istediği zaman vitesi yükseltip tık tık tık oynayıverip kazanmasıydı. Dün akşam bu eksikti. Herkes, ben dahil hepimiz, uçarız kaçarız şampiyonuz moduyla kibirlenince maç gitti. Bu oyunla kaybetmek bana sürpriz olmadığı için çoğunluğun aksine hayal kırıklığı ve/veya öfke hissetmedim. Yalnızca üzüldüm. Ve üzüldüğüm tek detay da açıkçası galibiyet serisinin kırılmasıydı. Yoksa dün twitter'a da yazdım, Karagümrük veya Alanya'ya da pekala yenilebilirdi bu takım. Fenerbahçe maçı mağlubiyeti ne bir eksik ne bir fazla bu kadar mühim olmalı herkesin gözünde. Rakip eksikken, içeride yenilmek çok kötü, kabul ediyorum ama köprüleri yakmanın manası yok. Bu takım kazandı 17 maç üst üste, bu takım geriden gelip 6 puan fark attı, bu takım bizi şampiyonluk moduna soktu. Haftaya son maç, Konya'yı mağlup edip şampiyon olacağız. Aksini düşünen, hani derler ya, otobüse binmesin. Bundan beş sene sonra hiçbirimiz fenere yenilmiştik diye hatırlamayacağız, üst üste ikinci şampiyonluğu hatırlayacağız, ona göre konuşup kafayı toparlamak ve haftaya oynanacak maça konsantre olmak lazım. Hedef 24, yürüyedurun! 
ps: Yazının devamında koreografi ile ilgili güzel şeyler konuşacağız.

Dünkü maçın en güzel detayı koreografiydi. Bunu da tarihe not düşerek anımsamak lazım. İşte koreodan bazı detaylar, benim favorim şüphesiz Dries'in oğlanın eklenmesiydi😊






😍

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yazın bakalım 😎