Kumral Ada Mavi Tuna | Buket Uzuner

Kitap bir öğretmenin sefer görev emri alması ile başlıyor. Esas oğlanımız Tuna, hikayeyi de onun ağzından dinliyoruz. Tuna, askerliğe alınma fikrini kaldıramıyor çünkü ülkede bir iç savaş var ve bu fikir onun psikiyatri polikliniğinde tedavi altına alınmasına sebep oluyor. Tedavi altındayken de çocukluğunu, ilk gençliğini ve askere çağrılmasına kadar olan hayatını dinliyoruz. Kitabın geçmişe dönüşlerindeki olay kurgusu, karakterlerin gelişmesi çok çok iyi. Günceldeki hikayeye bayıldığımı söyleyemeyeceğim. Yani kitap yalnızca Mavi Tuna ve Kumral Ada'yı da anlatsa beni çok bozmazdı. Hatta daha çok seveceğimi itiraf etmeliyim. Benim için bu kitabın bir başka özelliği sahaftan aldığım ilk kitap olması. 1997 basım kitap, elimdeki en eski kitap olarak kitaplığımın ablası konumunda an itibariyle. Bir daha sahaftan kitap alıp, "ille ilk ben açıp okumalıyım, ilk ben koklamalıyım" huyumu bırakır mıyım, bilmiyorum. Belki de tek olur :) Kitabın bendeki baskısı Remzi Kitabevinden, 431 sayfa ve ben 8 TL'ye aldım. Kitabın güncel baskısı ise Everest Yayınlarından 42 TL'den satılıyor.

Günlerden Galatasaray #31

Nefes al, nefes ver.
Nefes al, nefes ver. 
Bitti, çok az kaldı. Alanya 4-1 Galatasaray, tek gol Adem'den.

Sevdalım Hayat | Zülfü Livaneli

Çok seviyorum Livaneli'nin yazdıklarını okumayı. Kitaplarını, romanlarını, şiirlerini, şarkılarını, öykülerini... Sevdalım Hayat ise kendi hayatının temize çekilmiş bir kopyası. Yaşadığı kimi olayları anı şeklinde bizimle paylaşıyor. Çocukluğundan kitabın yazıldığı 2007 yılındaki yaşı olan 61. yaşına kadar anlatıyor ömrünü. Kimi zaman kahkahalarla kimi zaman gözlerim dolu dolu okudum kitabı. Kitapla ilgili verebileceğim en güzel detaylardan birisi kimseyi kimsenin lafıyla tanıdığınızı düşünmeyin. Livaneli için komünist, solcu, vatan haini gibi yaftaları duymuşsunuzdur mutlaka. Kitapta kendi dilinden bunların aslında neler olduğunu okuyoruz ve işin rengi bambaşka bir hale bürünüyor. Okuduğum her pasaj beni çok mutlu etti açıkçası. Kitabı okurken bana çok acı şeyler hissettiren bölümler ise ihtilal dönemlerini anlattığı bölümler oldu. Bir delinin benimsettiği "iti ite kırdıralım" politikası yüzünden memlekette yaşayan herkesin birbirine düşman olması ve ülkenin en aydın çağlarından birinin ülkeyi kalkındıracağı dönemde hapislerde işkencelere maruz kalması hangi dekorda okursam okuyayım gönlümü acıtır zaten. Livaneli ise bunu içeriden biri olarak anlatıp daha çok yaraladı beni. Kitabın bendeki baskısı fotoğrafta da gördüğünüz üzere Doğan Kitap'tan, 548 sayfa ve 40 TL. Sakın ıskalamayın! 

Günlerden Galatasaray #30

Başakşehir maçından sonra Trabzon maçında da istediğimiz oyunu sahaya yansıtmamıza rağmen bireysel aptallıklar ve eksiklikler yüzünden yine sonuca gidemedik. Soso'nun 32. dakikada dünyanın en saçma kırmızı kartını görerek zaten eksik olan takımı 10 kişi bırakmasıyla zaten maçın üçte ikilik kısmında randımanlı oyun izleyemedik maalesef. Seri'nin penaltıdan attığı gol de yetmedi ve sahadan 3-1'lik mağlubiyetle ayrılmak zorunda kaldık. Kendi adıma bir kez daha gördüm ki Galatasaray sadece sahadaki 11 kişiden oluşmuyor. Tribünde biraz taraftar olsa biz Beşiktaş maçını da, Gaziantep maçını da bu maçı da iddia ediyorum kazanırdık. Bu sene belimizi büken salgın oldu maalesef. İtmeli kakmalı şampiyonluk değil bahsettiğim ikinci yarıda hakikaten iyi başlamıştık. Olmadı. Bu sezon da böyle geçsin artık yapacak bir şey yok. Sezonun kalanından beklentim sakatlık olmaması ama lüzumsuz şekilde eksilmeye devam ediyoruz. Umarım kalan 4 maçta da bugünümüzden geriye düşmeyiz. Artık aslan gibi savaşsan mı GALATASARAY?!

Zeytindağı | Falih Rıfkı Atay

İlber Hoca Bir Ömür Nasıl Yaşanır kitabında önermişti Zeytindağı kitabını. Çok merak ederek almıştım ve kitap hakkındaki genel kanım da çok olumlu. Kitapta Osmanlı Devletinin yıkılış döneminde Arap Yarımadasındaki toprakların kaybına ilişkin hatıralar var. Cemal Paşa ile birlikte orada görevlendirilen Falih Rıfkı'nın anlatımı ile dinliyoruz. Falih Rıfkı o dönem yedek subay... Dünya savaşının genelde Doğu Cephesini, Çanakkale Cephesini okuruz ya bu kitapta kendi adıma söylemem gerekirse çok da vakıf olmadığım Kanal Cephesinden bahsediyor. Cemal Paşa ile Enver Paşa arasındaki gerilimi, devlet büyüklerinin kişisel hırsları yüzünden yaşattıkları, devletin askerini -kendi tabiriyle Anadolu çocuklarını- çöle sürmesi ve zayiatı okurken içim ezildi. Kitabın edebiyat çevresindeki en çok övgü alan yönü yazıldığı döneme rağmen üslubu ve dilinin yalınlığı. Kitapta aklıma kazınan yer ise açık ara Almanların Enver Paşa sebebiyle Türkiye'ye Enverland denmesi oldu. Tarih bilgilerim de bu anekdot ile örtüşüyor. Zira dünya savaşına girilmesini ülkenin genel durumu sebebiyle kabul etmek istemeyenler varken Almanlara olan sempatisi sebebiyle bizi savaşa iten de Enver Paşa değil midir? Neyse, en iyisi ilginiz varsa kitaba bir şans verin. Kitabın bendeki baskısı Pozitif Yayınlarından, 176 sayfa ve 20 TL.