Erzurum Yolculuğu | Aleksandr S. Puşkin

Rusların şairiymiş Puşkin. Sonucunda Yunanistan'ın bağımsızlığını kazanmasına neden olan Edirne Antlaşmasının imzalandığı Rus-Osmanlı savaşı döneminde sivil olarak Rusya'dan çıkıp at üstünde Rus ordusuna katılmak için günlerce yol kat etmiş. İşte bu kitap, o yolculuğun günlüklerinden basılmış bir yol hikayesi. Kitapta Kafkaslardaki tüm halklara şöyle bir dokunup geçiyor. Gürcüler şöyleydi, Türkler böyleydi, Ermeniler şunları yaptı gibisinden. Bir tek Çerkezlere biraz sert davranmış sanki. Hoş, bölgede yaşayan Türklerden de çok tatlı bahsetmiyor ama... Doğu Avrupalı nemrutluğuyla mı konuştu bilemiyorum. Yine de yaptığı bu yolculukta bizim cenahtan çok hoşlanmadığı aşikardı yazdıklarından. Kısa bir kitap Erzurum Yolculuğu tek günde bitti. Başka yayınevlerinden çıkan baskılarında Ataol Behramoğlu çevirisi varmış, fark eder mi bilmiyorum ama denerseniz oraya yürüyün. Ben bu detayı bilmeden, muhtemelen bir kampanyaya tav olup yapıştırdım geçtim. Siz yapmayın. Kitabın bendeki baskısı Kapra Yayınlarından, 61 sayfa ve indirimsiz fiyatı 20 TL. Demek ki bu yüzden almışım😅 20 TL'ye kitap bulup okumuyorsanız, kitaplar çok pahalı ondan okuyamıyoruz diye sızlanmazsınız diye düşünüyorum. 

#GünlerdenGalatasaray - Hatayspor

Galatasaray 2-1 Hatayspor (Mauro, Bats)
İki sezon üst üste şampiyon olan, Türk'ün simgesi, sporun beşiği Galatasaray'ımız (asla objektivite yok, yürü Serap!) sezona görkemli bir açılış yaptı demek isterdim. Ama olgun Galatasaraylılar bilir ki, bu takım ilk on hafta gayet dağınık oynar, top yaptıkça kendi kimyasını bulur ve sonuca ilerler. Yine öyle oldu. İlk resmi maçta Beşiktaş'tan 5 yedi, ikinci resmi maçta çok da iyi olmayan bir oyun ile kazandı. Maçın adamı olarak açık ara Lucas'ı yazarım. Çünkü geçen sezon hiç bitmemiş gibi devam ediyor kusursuz oyununa. Hatta bu sezon sanki onu yalnızca defansif olarak değil de ofansif olarak da sıklıkla göreceğiz gibi geldi bana ilk maçtan verdiği sinyallerle. Oyunun orta sahadan başlaması noktasında çok kıymetli bir tavır alıyor ve Galatasaray'ın çok işine yarayacak. Sahanın Galatasaray adına bir diğer önemli oyuncusu da Davinson'du. Ama yiğidin hakkını da vermek lazım, Hatayspor kalecisi Erce duvar oldu kalenin önünde. Pozisyonları süzüşü ve ona göre aldığı aksiyonları çok değerli buluyor ve Erce'yi bir kaleci olarak çok beğeniyorum. Nando'dan sonra kaleyi gözüm kapalı emanet ederim. Daha vakti var zırvalarına falan girmeden demir tavında dövülür deyip almak lazım seri şekilde. Maçın golleri penaltıdan Mauro ile geldi ki geriye düştüğümüz maçta beraberliği sağladı bu gol. Sonra da yine son dakikalara yakın bir zamanda Michy'nin attığı gol ile maçın skorunu görmüş olduk. İlk elin günahı olmaz, oyunu çok da büyütmemek lazım. Hedef 25, yürüyedurun!

Ölümcül Kimlikler | Amin Maalouf

Bu sefer bir Ortadoğu - Avrupalı adam hikayesi okumuyoruz. Bu sefer o adamın hikayeleştirdiği hayatından ziyade, o adamın kimlik bunalımından çıkmış bazı kimlik fikirlerine ilişkin denemeler okuyoruz. Kitapta dört bölüm var bu doğrultuda; Kimliğim, Aidiyetlerim; Modernlik Öteki'nden Gelince; Gezegensel Kabileler Zamanı ve Panteri Evcilleştirmek. Ayrıca tüm fikirlerini kısaca özetlediği bir de Sonsöz bölümü var. Kitap kimlik tabanındaki çatışmaları ortak bir kesir çizgisi üzerinde toplayıp pay haline getirmiş. Hem de bunu her zamanki akıcı diliyle yazmış. Bu noktada çevirmen Aysel Bora'nın hakkını vermek gerekiyor. Zira Fransızcadan çevrilmiş olduğunu öngördüğüm kitap, bana hiç de yabancı gelmedi. Dilin, dinin ve tüm toplumsal "bölücülerin" aslında insanları ayıran sınırlar olduğunu ve sırf aynı dili konuşuyor veya aynı dine itikat ediyoruz diye insanlarla aynı olmayabileceğimizi ince ince işleyerek anlatmış kitapta. Kitapta yer yer Türklerden, çokça da Müslümanlıktan bahsettiği için durup düşündürüyor. Sorgulamak iyidir, kendini sorgulatan kitapları okumak daha iyidir düsturundan yürüyerek, kitaptan hoşlandığımı, en az hikayeleri kadar hoşlandığımı itiraf etmek durumundayım bu noktada. Kitabın bendeki baskısı Yapı Kredi Yayınlarından, 136 sayfa ve indirimsiz fiyatı an itibariyle 95 TL. 

Psikoloji ve Felsefe | Carl Gustav Jung

Carl Gustav Jung, Basel'de tıp eğitimi görürken bir öğrenci kulübüne katılır. Kulüp Zofingia adıyla anılır. Bu kulüpte eğitim alan gençler, en iyi olduklarını düşündükleri konuda arkadaşlarına dersler verirler. Jung da psikoloji ve felsefeye yönelik dersler veriyor. Beş farklı konuda verdiği dersleri kitap haline getirmişler Jung'un doğum gününün yüzüncü seneyi devriyesinin anısına. Herhangi bir psikoloji ve/veya felsefe eğitimi almadığım için bana yer yer ağır geldi okumak. Fakat azmettim, tamamladım, yalan yok keyif de aldım. Biraz kulak dolgunluğu biraz göz aşinalığı kazanmak bile kârdır gözüyle bakıyorum böyle sıfır ilgim olan konulara ilişkin okumalar yaptığımda. Özellikle spiritüalizm konusunda konuştukları ve kitaba aktarılanlar benim epey ilgimi çekti. Hipnotizma eksenindeki olaylara çok inandığımı söyleyemeyeceğim. Gel gelelim Jung yazınca da düşündürüyor, olabilir mi böyle bir şey diye... Netice olarak psikoloji konusundaki okumalarıma ekledim, güzel de oldu. Kitabın bendeki baskısı Pinhan Yayınlarından, 144 sayfa ve indirimsiz fiyatı 175 TL.

Dünya ve Garb | Arnold J. Toynbee

Merak içindeyim bu kitap radarıma nereden girdi de kitaplığıma düştü diye. Bir süredir kitap alışveriş sepetimde bekliyordu ama bir türlü temin edilememişti. Stok görür görmez aldım, dün itibariyle de bitti. Eleştirerek başlıyorum, çevirisi biraz vasat kitabın. Yani güya çeviri yapılmış ama her sayfada en az iki kere google araması yaptırdı bana bazı sözcükler. Kitabı Osmanlıca çevirecekseniz başına Osmanlıca yazın insanlar beklentiye girmesin. Kaldı ki bunu eski kelimeleri sıklıkla kullanan ve ekine köküne kafayı takmış biri olarak ben söylüyorum! Gelelim kitabın aslına. Kitapta altı bölüm var. Garp yani Batılıların dünyanın geri kalanıyla kurdukları siyasi ve tarihi ilişkileri irdelemiş yazar bu altı bölümde. Rusya bölümü var, İslam Alemi bölümü var, Uzakdoğu ve Hindistan bölümleri var. Bu bölümlerde yer yer batı eleştirisi de yapıyor yazar. Hem de bir İngiliz'den beklenmeyecek seviyede kallavi eleştiriler... Mesela kendimizi ve cemaatimizi, kabilemizi, "seçilmiş" olarak görmemeliyiz diyor ki bence gayet sert bir özeleştiriydi. Bir parça ağır dili yüzünden önermekten imtina ederim. Gerçek bir ilgi  ve/veya merak gerekiyor okuyup bitirebilmek için. Kitabın bendeki baskısı Yeni Zaman Yayınlarından, 93 sayfa ve indirimsiz fiyatı 190 TL.