The Kominsky Method


Yine nefis bir dizi önerisiyle karşınızdayım. Üç sezonuna bugün başlasanız hafta bitmeden diziyi bitireceğinize söz verebilirim gönül rahatlığı ile. Yalnız öyle aşklı ballı böcekli işlerden, vıcık vıcık komedilerden hoşlanıyorsanız adamınız ben değilim. En azından artık değilim (şükürler olsun). Ben bitirene kadar çok eğlendim, yeri geldi duygusal olarak çok zorlandım, molalar vermek durumunda hissettim, fakat dün itibariyle bitirdim ve başladığıma zerre kadar pişman değilim. İlginizi çekmeyi başardıysam, haydi biraz detay konuşalım.

Michael Douglas ve Alan Arkin'in başrollerinde olduğu dizi Netflix'te yayınlanıyor. Dizi keyif aldığımız birçok dizinin yapımcılığını üstlenen Chuck Lorre'ye ait. 2018'de yayınlanan 1. sezonunda 8, 2019 yılında yayınlanan 2. sezonunda 8 ve bu sene yayınlanan 3. ve final sezonunda ise 6 bölüm mevcut. Bölümler 25-30 dakika arasında seyrediyor. Dizinin genel konusu iki eski dostun hayatlarının son demine ait en özet haliyle. İki erkeğin yaşlılığında ne olur? Hayatı temize çekme, kaybedilen aşklar, vücudun yavaş yavaş kontrolden çıkmaya başlaması, hatta prostat! Prostatı özellikle sona sakladım çünkü dizinin kurgudan çıkıp gerçeğe göz kırpması ve bu kadar keyifli bir iş olmasının altında yatan neden bu sahicilik. Arkin ve Douglas'ın canlandırdığı Norman ve Sandy karakterleri elbette dizinin lokomotifi. Aralarındaki dostluğun tatlılığı sürekli birbirlerine laf sokmalarından ama asla birbirlerine sırt çevirmemelerinden belli. Ömürlük dostluklara ahretlik denir ya bizim oralarda Sandy ve Norman'ınki işte öyle bir dostluk hikayesi. Alan Arkin'in performansı özellikle etkiledi beni. Norman karakteri beni çarpmış olsa da dizi ve Michael Douglas, Golden Globe'u ceplerine koydu. Oyunculara dair söyleyeceğim son şey, Norman'ın kızı tanıdık bir yüz. House'umuzun Cuddy'si vardı ya, Lisa Edelstein, işte o da Norman'ın "çatlak" kızını canlandırıyor ki aman yarabbim, Cuddy neyse, Phoebe tam tersi, sırf bunu bile merak edebilirsiniz mesela.

Dizi komedi drama olarak kategorilenmişti IMDB'de, ben izlerken bana drama yönünün ağır bastığını söylemeliyim. Bilhassa üçüncü sezondaki 6 bölümde de gözlerim dolmadan izlemediğim bir bölüm bile olmadı. After Life'ın ardından -ki bu ara onun da yeni sezonunu bekliyoruz- bu diziyi izlerken de bu kadar etkilenmiş olmak kendimi artık ve nihayet büyümüş olarak görmeme neden oldu. Zamanında belki sıkılırım diye izlemeyeceğim işleri çarpılarak izlemek kendimle ilgili bu keşfe neden oldu. Eh, bir diziden vaktinizi keyifli geçirmesini beklersiniz, kendinizle ilgili farklı bir keşif yapıyorsanız o dizi değil, şaheserdir. Siz, bu yazıyı okuyanlar, bana göre daha genç olabilir ve bu diziden keyif almayabilirsiniz. Şüphesiz bu diziden keyif almıyorsanız hayattan alacağınız daha büyük keyifler vardır, hemen o bilgisayarı kapayın, telefonu bırakın ve HAYATINIZIN TADINI ÇIKARIN! Benim jenerasyon veya sevgili büyüklerim, siz bu diziyi zaten seveceksiniz, şu kıza biraz güvenin yahu! Gönlümden geçen odur ki canım Haluk Bilginer'in karşısına mesela Şener Şen konsa da böyle bir dizinin yerli hali çekilse... Ah, fikri bile heyecanlandırıyor. Neyse, dağılıyorum. Diziyi izleyin, ıskalamayın sakın. Bitince teşekkürü bir borç bileceksiniz zaten.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yazın bakalım 😎