Günlerden Galatasaray #11

Takım maça iyi başlayamayınca inceden bir korku iklimi oluştu bende. Geçen haftanın küslüğü devam ediyor diye. Sonradan açıldılar, öyle açıldılar ki biraz beceriyle farka gidilebilirdi. Yani gol beklentisinin bu kadar yüksek olmasına, 54684312478 tane gol pozisyonuna girilmesine, Nando hariç her topçunun gol atma ihtimalinin doğmasına rağmen şu maç 2-0 bitti ya, şaşkınlıkla seyrettim. Karagümrük son 3 maçında toplam 10 gol atmış, kırmızıyla bir saat 10 kişi oynamasalar belki yine atacaklar, belki yine dönecek maç ve benimkiler belki yine puan kaybedecekler. Gel gelelim bu kez kazanıldı. Bu noktada kazanmak geçen haftaki maçtan kalma hayal kırıklığının yaşattığı ölü toprağını üzerinden atması için önemliydi. Fakat ben hala takımın tatmin edici bir oyun sergilediğini düşünmüyorum. Gerçekten bayılarak izlediğim Dries ile Mata değişikliğine fitim mesela bir dahaki maça. Kerem ile Barış'ın değişikliği de denenebilir. Milot, sağ açıkta çok güzel oldu ki Yunus'u tertemiz kesti mesela. Belki Barış da on bir başlarsa Kerem'de aynı etkiyi doğurur. Kerem'i ve özellikle Yunus'u çok severim. Ama en çok sevdiğimiz Galatasaray ise onun başarısı için bazı fedakarlıklar yapılacak. Kazandık diye hakem konuşmayacağım sandınız dimi? Tabii ki hayır! Yunus'un attığı golde ofsayt yok. Emin'in "güya" faulü sebebiyle iptal edilen ilk golde ise hem Emin hem de Victor gol attı 2 sayılması gerekirken hiç sayılmadı. İnce ince işlenmeye devam ediliyor. Maçın en güzel yanı ise şüphesiz giydiğimiz formaydı. Keşke beyaz bir formam olsaydı da yarın store'a gidip şu imzayı ve ensedeki 100. yıl anısını işletebilseydim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yazın bakalım 😎