İtiraf edin, hepimiz puan kaybının geleceğinden neredeyse emindik. Ben bile Alkmaar maçından sonra kötü konuştuysam, gerisini varın siz düşünün. Oynanan oyun da haksız çıkarmayacak gibiydi ama işte bir şekilde şans yanımızda oldu, oynamadan kazandık yine. Neyse, her maçı da oynayarak kazanacak değiliz ya, bu da böyle olsun bakalım. Güzel tarafı, iki yeni transferimizin Frank ve Mario'nun birer asistle hoşbulmalarıydı. Mario tamam, yeni gelmedi geri geldi ama Frank'ın ilk maçı olmasına rağmen takımın en iyilerinden olması, muhtemelen de en iyisiydi, beni çok mutlu etti. Lig uzun, önümüzde Avrupa ve Türkiye kupaları var. Tamam Avrupa biraz sakat ama yapacak bir şey yok. Çıkmadık candan kesilmeyen bazı umutlarımız var. Olamaz mı? Olabilir. Maçta en çok sallanan isimler bence Ahmed ve Barış'tı. İkisinin de sıkıntısı taktik dizilişle alakalı bence. Hoca takımla çok oynuyor, neden kararlı şekilde bir dizilişte ısrarcı olmuyor anlamıyorum. Zamanla düzelir dedik ama 23 maç oldu. Artık bir düzene girse şu takım hayırlısıyla... Her sene sonradan form tutuyorduk, bu sene tam yaldır yaldır gelirken düştük mü ne oldu anlamıyorum. Şımarıklık etmek istemiyorum gerçi 63 puan toplamış takım, Allah'tan kork, kuldan utan be kadın. Önce Alkmaar maçı sonra da Fener maçını üçer farkla geçmek gibi pembe hayallerim var, nasip et Allah'ım! Hedef 25, yürüyedurun!

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎