Günlerden Galatasaray #31

Öncelikle sahanın en iyisi olan çok sevgili sarışınım Lucas Sebastian Torreira Di Pascua’yı tüm kalbimle kutlarım. Bu takımın kondisyon
 sıkıntısı da basmaya başladı bana ha! Kaç maçtır şöyle elim ensemde bi rahat oturamadım. Sergio, Dries ve Kerem'de son birkaç maçtır ortaya çıkan bu dağınıklığı vücut yorgunluğuna bağlıyorum. Zihinsel değil de tamamen fiziksel bir yorgunluk. Haftada iki maç yapmıyor olsa bile bu adamlar yine de o yorgunluğun izlerini taşıyorlar. Başta şampiyonluk rehaveti sanmıştım ama mental bir rahatlık da yok. Kafası kopuk tavuk gibi dolanıyorlar sahanın içinde. Şu Başakşehir maçının galibiyetle biteceğine emindim, kaldı ki pozisyon bile verilmedi ama bu takımdaki saçma sabırsızlık oturduğum yerden beni bile geriyor. İnsan ister istemez acaba mı diye düşünüyor. E top yuvarlak, bir anlık Nando gafletine bakar. Girdi mi çıkmaz da işte. Sonra tepin dur. Neyse ki bu maçta öyle olmadı. Mauro'nun ceza sahası içinde düşürülmesine rağmen VAR'a bile gitmeyen hakem heyeti, birkaç dakika sonra olan sanıyorum Deniz'in dirseği ile ceza sahasından uzaklaştırdığı topu VAR ile lütfen verdiler. Mauro'nun nefis vuruşu neticesinde de 1-0'lık galibiyet ile sahadan ayrılmayı başardık. Ama iki pozisyonun arası biraz olsaydı muhtemelen yine kulağının üzerine yatacaktı herkes. Suyun öbür tarafına çatır çatır penaltılar çalınırken Galatasaray için bu rakam 3 düş 1 al mevzusuna dönmüş durumda. Sinir bozucu mu? Evet. Hepsinin intikamını alacak mıyız? Kesinlikle. Şen ola Cimbom, şen ola!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yazın bakalım 😎