Günlerden Galatasaray #7

Maç girişinden başlayayım. Deplasman tribününün hemen hemen ful olduğunu okuma yazma bilen ve elinde internete girebileceği bir aygıt olan her birey passo.com.tr adresine girerek görebilir. Stat yetkilileri ve güvenlik güçlerinin elinde bu imkanın olmadığını düşünüyorum. Zira bin kişiyi tek kapıdan stadın avlusuna alma fikri, bakın stat içine demiyorum henüz oraya bile gelemedik, çok parlak bir fikir olmasagerek...
ps: yazı beklediğimden uzun oldu. Devam ediyorum.

Simyacı | Paulo Coelho

Kısa kısa bölümlerle asla sıkmadan ilerleyen bir kitap. Eline alınca 2-3 gün içinde okunup bitiyor. Sorgulaya sorgulaya gidince olayın nasıl aktığının farkına bile varmıyorsun tuhaf şekilde. Bende bu etkiyi oluşturdu en azından. Kalbi ikna etmek, sonra da dinlemek, kaderinin peşinden gitmek, işaretleri kovalayıp hayatın sana verdiklerini anlamaya çalışmak kitabın muhtelif anafikirleri. Gel gelelim benim şu aralar hayattan aldığım tek mesaj; "her güzel şey bitermiş" olduğundan kitabı hep kendime göre okudum veya yorumladım. Kitap, kitaptır işte oku geç yapamıyorum. Konudan sapmaya başladım. Kitap, sorgulatıyor. Nesin, neredesin, ne yapıyorsun/yapmak istiyorsun... Bunun için bile okumaya değer bence. Benim gibi geç kalıp 30'unuza birkaç ay kala okumayın. Vakitlice okuyun, kimbilir belki de yapacağınız büyük bir hatadan dönmenize yardımcı olur. Bağlayalım, 166 sayfalık kitabın, Can Yayınlarından çıkan D&R fiyatı 17 TL. 

Ekşın! MFÖ - Teoman Konseri

Hayatımda en çok eğlendiğim akşamlardan biriydi. Elektrogitar ile artık daha samimiyiz sanırım. Tuhaf şekilde "zor" diye tabir edebileceğimiz günleri mutlulukla geçiriyorum. Ankara ile ilgili zirve etkinliği inşallah hafta sonu Galatasaray maçı ile yapacağım. Maçtan evvel ise müthiş bir konser ile bitirdim geçen haftayı. Vodafone'un düzenlediği MFÖ - Teoman Konserindeydim pazar gecesi. 

Açlık | Knut Hamsun

Hayatta tahammül edemediğim insan tipidir, her şeyden şikayet eden, çabalamadan sürekli karamsarlık içine giren, "zaten her şey de benim başıma gelir" diye durmadan surat asan tipler... Hayat enerjimin bu tür insanlar tarafından sömürüldüğüne inanıyorum. Açlık'ta kahramanımız böyle bir arkadaş. Okurken ne kadar sinirlendiğimi anlatmamın bir yolu yok. Elbette bu kadar kızıyor olmam, aslında kitabın ne kadar iyi bir eser olduğunun göstergesi. Neticede bu arkadaşın hikayesine inanmış olmam lazım böyle sinirlenmem için. İnsan kendini sorguluyor bu noktada, gerçekten bu kadar yokluğu çekmemiş biri olarak acaba aynı durumda olsaydım ben de isyan bayrağını çeker miydim yoksa pes etmeyip denemeye devam mı ederdim diye... Kendimi tanıyorsam isyan etme ihtimalim yüksek. Ama bu kadar karamsar olmazdım herhalde. Kitabı Norveçli bir yazar olan Knut Hamsun yazmış, dilimize ise Behçet Necatigil çevirisi ile girmiş. 160 sayfalık kitabın D&R fiyatı 15 TL.

Günlerden Galatasaray #6

 
Gündüz maçı oooleeey! 
Şahane başlamasına rağmen ilk yarıyı 1-0 mağlup kapattı Galatasaray dünkü maçta. Sonra Selçuk'un attığı bu nefis golle beraberliği ardından da Poldi'nin attığı 2 golle 3-1'lik galibiyeti almayı başardı.
Takımın çok iyi oynadığı maçlarda geriye düşse bile döneceğini bilmek müthiş bir hissiyat. Açıkçası bunu en son 2011 yılında Fatih Hocanın ilk senesinde yaşamıştık. Şimdi tekrar. Takımın bu kadar çehresini değiştiren öncelikle Tolga elbette. Selçuk'un üzerindeki yükü inanılmaz azalttı. Tabii Eren'in katkısını da yadsıyamayız. Bir de son olarak 4-4-2 formatı yine işledi. Poldi ve Eren'in aynı anda sahada olması ve sonradan da Sinan'ın girmesi takımı yeniden "akar" pozisyona getirdi. Geçen haftaki Chedjou hatalarıyla kaybedilen 2 puanın ardından bugün bu gollere ihtiyacı vardı takımın. Şimdi milli takım arası var. 15'inde kaldığımız yerden Ankara'da devam edeceğiz. Sürpriz olmazsa o gün tribünde olup gollere sevinmek istiyorum inşallah. YÜRÜYEDURUN!

ps: Bu da bonus