Yılbaşında Televizyonda Ne Var?

Ve yeni yıl serisinin son yazısı. Bu akşamı siz de evde geçiren güruhun içerisindeyseniz bu yazı tam size göre. Partileyecek arkadaşları şöyle sağdan uğurlayabiliriz sanıyorum. Siz zaten eğleneceksiniz bebeğim, biz kendi keyfimize bakalım. Çekirdekler ve meyveler hazırlandıysa, mezeler masada yerini aldıysa televizyondan seçimler yapmaya başlayabiliriz. Herkesin meşrebine göre bir program bulma garantisi vermesem de sanırım bir parça eğleneceğiz. Hadi başlayalım.

2019'da Olan 2019'da Kalmasın

Bir takvim yılını daha tamamlamış bulunuyoruz. Adettendir geride kalan senenin bir kritiği yapılır buralarda. Neler yapmışım, neler hissetmişim, neler iyi, neler kötü gitmiş, neler izlemiş, neler dinlemiş, neler okumuşum biraz konuşalım istedim. Elbette her blog yazısında olduğu gibi "bundan bana ne" deme şansınız var ama ben yine de anlatmayı seviyorum. Beğenen alır gider bırakır kaçar. Tüm kalbimle iyi seneler dilerim şimdiden. Sağlıkla, huzurla ve mutlulukla! Hadi başlayalım!

Günlerden Galatasaray #17

Durdunuz durdunuz nihayet açıldınız, açıldığınız anda da devre arasına girdi lig. Yarabbim sen bizi neyle sınıyorsun :) Galatasaray dün akşam Antalya'yı Radamel'in 2, Taylan'ın 2 ve Babel'in tek golüyle tam 5-0 kazanarak geçti. Takımın bu kadar akışkan oynayabilmesinin sebebi Belhanda'nın olmaması mıydı, Taylan mıydı, Seri miydi bilmiyorum ama özellikle ofansif olarak takım çok iyiydi açıkçası. Zeminin çok yağmura rağmen ağırlaşması Galatasaray'ın oyununu etkilemedi bile. Kısa paslarla tık tık tık ilerledi takım. Hızlı oyun ve bol gollü galibiyet ile devreyi kapattık 27 puanla. Hocanın dediği gibi ilk yarıda (lig) hatalıydık, daha fazla puan almalıydık ama olmayınca olmadı gerçekten. Bireysel hatalar, son dakikalarda yenen goller, sakatlıklar falan derken istenen performans çıkmadı bir türlü. Şimdi ikinci yarıda kayıpsız ilerleyip yeni bir şampiyonluğa yürümek bizim için işten bile değil. Rakipler nasılsa bir şekilde kaybedecekler biz yeter ki ne oynadığımızı bilelim, daha doğrusu kendimiz gibi oynayalım. Devre arasıyla ilgili transfer mevzularına girmeyeceğim artık hayırlısı neyse o olsun. Yürüyedurun!

Kara Kitap | Orhan Pamuk

Hayatımda en çok arafta kaldığım kitap bu olsa gerek. Ne böyle deli gibi okumak istedim ne de bırakabildim ben bu kitabı. Okurken sayfaları arasında kaybolduğum ve hiçbir şey anlamadığım da oldu, karakterleri zihnimde yaşatırken onları özümsediğim de... Kesinlikle müthiş bir kitap, okuyun, kaçırmayın diye iddialarım yok, zira ben bile defalarca kez bırakmaya yeltendim. Artık hikayenin içine girdim dediğim anda yeniden başa döndüğümü hissettim. Anlayamayıp tekrar okuduğum yerler oldu. Sanırım cümlelerin çok uzun olması (bazen bir sayfa uzunluğunda, abartmıyorum) bunun en büyük sebebiydi. Bu kitabı okurken dağılmayan, her şeyi ama her şeyi okur bence. Ben epey dağıldım çünkü, konsantre olmakta bu kadar zorlandığım bir kitap da hatırlamıyorum. Kitapta sıklıkla Mevlana, Şems, Mesnevi ve Şeyh Galip göndermesi yapılıyor sanırım en dikkatimi çeken bölümler de bunlardı. Okuduğum 4. Orhan Pamuk kitabı ve Masumiyet Müzesi hala favorim, sanırım değişmeyecek de. Belki birkaç sene sonra ben bambaşka bir Serapken tekrar denersem birçokları gibi olumlu anlamda enli cümleler kurabilirim. Bugünkü Serap için değilmiş kitap, onu anladım. Kitabın bendeki baskısı Yapı Kredi Yayınlarından, 423 sayfa ve 38 TL.

Marriage Story ~ Evlilik Hikayesi | 2019

İşte bu seneki müthiş filmlerden birisi daha! Irishman bu sene çıkmamış olsa, açık ara en iyi film derdim ama İrlandalı'ya ayıp olur bunu demek. Fakat bu film, öyle gerçek ve öyle basit bir şekilde bu gerçekliği çarpıyor ki surata etkilenmemeye imkan yok! Çünkü hikaye  tam olarak gerçek hayattan ve gerçek hikayeler hepimizi daha çok etkiliyordur eminim. En azından bende böyle çalışıyor. Filmle ilgili konuştukça rengim Irishman'den bu tarafa kayacak gibiyim dur bakalım. Hadi başlayalım...