Şampiyonlar Ligi vol.5

(Derin bir nefes...) Çok uzun zamandır şöyle doya doya Şampiyonlar Ligi yapamamıştı Galatasaray. Fırsatını bulmuşken sonuna kadar tadını çıkarmak farzdır. Galatasaray dün keyifli gibi bir oyunla, tek golle, çok da kasmadan istediğini almayı başardı ve yola devam dedi. Galatasaray - Manchester United maçında orada olamadığım için çok üzgün olsam da, maçı kazandığımız için çok çok mutluyum. Her galip gelinen maçtan sonra yapmak isterim bu fotoroman işini malum. Manchester United da sempati beslediğim bir takım olduğu için ve de galip geldiğimiz için; en çok da bu maçı arşivimin en güzel parçalarından birisi yapmak istediğim için devam ediyorum.

Misafirperverlikten, önce misafiri ağırlayalım. Burak'ın tek golüyle kazanılan Manchester United maçı için, çok büyük spekülasyonlar yapılmıştı. United'ın gençlerle gelmesi mevzusu bunların en büyüğüydü şüphesiz. United, grupta liderliği garantilemiş ve kafası en rahat maçlarından birine çıkmış. Yedeklerle geliyor olması en doğal haklarıydı. Kaldı ki yedekler dediğimiz adamların forvetlerinden biri Meksika'nın biri İngiltere'nin forvetiydi. Hernandez'ciğim bir parça üzüldü ama olsun.


Gelelim benimkilere...


foto panoromik olduğundan küçük görünüyor üzerine tıklayın büyür
Öncelikle kuralar çekildiğinden beri beklenen koreografiden bahsedelim. Bir tribünde "armanın peşinde adanmış hayatlar Galatasaray", bir tribünde "ultrAslan" açılırken; 


 

bir tribünde de "as in 93, no mercy will be shown (93'te olduğu gibi merhamet gösterilmeyecek)" koreografisi yapıldı.


Tribündeki pankartlardan birisi de buydu.


 

Aynı anda tribünde yakılan meşaleler cehennemi iyiden iyiye ısıtmaya yetti. 


Fernando dün kurtardığı her şutun ardından topa sıkı sıkı sarılıp kendi kendine bir şeyler mırıldandı, televizyondan izleyenlerin dikkatini çekmiştir. Demek kendini böyle motive ediyorsa kedi canını yediğim.


Maçtan ön plana çıkarmak istediğim diğer futbolcu da Hamit. Kontrollü ve soğuk kanlı oyunu gerçekten takdire şayan. Tabii blogun soluna girecek bir fotoğrafı da var artık. Malum "tekmeye kafa sokan adam candır"


Hamit'le ilgili yazacağım diğer anekdot da tabii ki üst direkte patlayan şutuydu. Ulan üst direk :(

Maçın ilk yarısında çok arzulamamıza ve çabalamamıza rağmen golü bulamadık. İkinci yarıda golün geleceği şu pozisyondan ve Felipe'nin hırsından belliydi adeta.


Melo'nun pozisyondan en fazla bir dakika sonra da sahneye kral çıktı. Burak Yılmaz, Şampiyonlar Ligindeki 5. maçında 5. golünü atarak yola devam etmemize sebep oldu. Helal olsun! Fatih Terim ile Burak Yılmaz arasında gerçekten tuhaf bir bağ var. Gol sevincinin tekrarı gösterilirken yanlışım yoksa eğer baba baba diye sarılıyordu Burak.


 
 
 

Gelelim diğer gol sevinçlerine... Gol sevinçlerinde tabii ki yine teletubbies olduk. Ama Melo'nun golü kendisi atmış sanması ve Amrabat'la takımdan ayrı sevinmesi güldürdü.


Sen kenardaki biz, biz tribündeki sen. Güzel adam, can adam.


Nerede deli varsa toplanıp bir takım kurmuş, biz de o takıma aşık olmuşuz. Öyle işte...


 
 
Maç sonunda bizimkiler mutluluktan ölelim biss modundayken, biz de gelen fotoğraflarla dilenmekten ölelim biss modundaydık.


Maçtan güzel bir ayrıntı da Elmander'in kramponlarıydı. Cimbombom yazıyor ya la kramponda :)


Elinize, emeğinize, ağzınıza sağlık. Her şeyi hak eden biz,


calma.
Her şeyi bize yaşatan o. Şükürler olsun. 
Yürüyedur Galatasaray!

2 yorum:

  1. Heyecanı, umudu ve mutluluğu sürekli olarak yaşatan insanlar, unutulmaz insanlardır. Fatih Terim'in gönüllerimizdeki yeri bu yüzden dâimdir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bi gönlümüzde değil, başımızın üzerinde de var yeri.

      Sil

Yazın bakalım 😎