2024'ün son gününde ne yapacaksınız? Ben her sene olduğu gibi televizyonun karşısına elime meze tabağımı alıp kanallar arası zapping yapacağım. Bakalım zaplayacağım kanallar arasında neler mevcut dedim ve elbette her sene olduğu gibi bu sene de sizinle paylaşmaya karar verdim. Hadi sıralayalım şöyle kanala doğru. Ne kadar da olsa her sene aynı programlar çıkıyor. Nerede her kanalın yıl başı özel bölümlü dizileri... Nerede sazlı sözlü şov programları... Bizim kısmetimize de gördüğümüzden geri düşmek kalmış. Yapacak bir şey yok. Gelelim programların sıralamasına;
Yılbaşında Televizyonda Ne Var?
Sevgili
Serapbenbuyrun
tam şu anda yazıvermiş
12/31/2024 11:00:00 ÖÖ

2024'te Neler Oldu?
Selamlar, sevgiler.
Gelin şahsi tarihimin 2024 yaprağını bir hızlıca gözden geçirelim. Ben hatırlayayım, kişisel tarihime not düşeyim, size anlatayım, siz de şahit olun. Özet geçmek gerekirse, yıl güzel başladı, güzel bitti benim adıma. Detay isteyenlerle yola devam edelim istemeyenleri üç hayırla uğurlayabiliriz. Şimdiden mutlu seneler dilerim!
Sevgili
Serapbenbuyrun
tam şu anda yazıvermiş
12/30/2024 11:00:00 ÖÖ

Ağustosta Görüşürüz | Gabriel Garcia Marquez
Ama ne kitap olmuş! Tutkulu, ateşli, kadının her yaşta kadın olduğunu kafamıza vura vura anlatan nefis bir iş. Tam bir Marquez kitabı, dokununca parmaklarınız ısınıyor. Kitabın çok enteresan da bir özelliği var, sanırım son sözde okudum, bu kitap Marquez'in vefatından 10 sene sonra yayımlanıyor. Yani yazmış, atmış bir kenara rahmetli bize de okumak kalmış. Çok iyi etmiş. Gerçi kendisi yakın bu hikayeyi demiş de, çevresindekiler dinlememiş anladığımız kadarıyla. Kitapta Ana Magdalena Bach isimli bir karakterimiz var. Evli, çoluğu çocuğu olan, yaşı 45'in üzerinde bir kadın Magdalena. Yılın belirli dönemlerinde yaşadığı bölgenin sayfiye yeri olan adaya geçiyor feribotla. Adadaki otellerden birinde bir gece geçirip ertesi sabah feribotuyla da geri dönüyor. Adada geçirdiği gecelerde ise hiç tanımadığı adamlarla tek gecelik ilişkiler yaşıyor. Ölümü yaklaşınca insan geriye sarmak istiyor sanırım. Çocukluğundan, ilk gençliğine ve yaşlılığına okuduğumuz karakterleri yaratan insan olmak yerine, yaşını başını almış insanların aşklarından bahsetmeye çalışmış Marquez. Hayatın bir yerde nihayete ereceğini kabullenmekle birlikte, aşkın hiçbir koşulda bitmeyeceğinden bahsediyor adeta. İçimdeki uslanmaz romantik bunu sevdi, ne yalan söyleyeyim... Kitabın bendeki baskısı Can Yayınlarından, 88 sayfa ve indirimsiz fiyatı 130 TL.

Sevgili
Serapbenbuyrun
tam şu anda yazıvermiş
12/24/2024 11:00:00 ÖÖ

#GünlerdenGalatasaray - Kayserispor
Galatasaray'ın bu sezon kırmadığı bir rekor kaldı mı bilmiyorum. Bildiğim puan rekoru, liderlik, şampiyonluk, en çok gol atan, en az gol yiyen, hepsini kırdı geçti. 2024 Galatasaray için epey güzel geçti. Tıpkı 2023'te olduğu gibi... Tıpkı 2025'te olacağı gibi... Oynadığı oyunla, gücüyle, sıcaklığıyla, samimiyetiyle bu takım geleniyle, gideniyle, uyanı, uymayanıyla müthiş keyif veriyor (buraya nazar duası gelecek). 2024'e bir Konyaspor galibiyetiyle başlamıştık. Kayserispor galibiyetiyle de nihayete erdiriyoruz. Maçın henüz başında Victor'un penaltı golüyle başladı maç. Sonra Kayseri beraberliği yakalamış olsa da Yunus'un ve Barış'ın gollerinden sonra artık maç bize döndü. Yunus demişken, açık ara maçın en iyisiydi bence. Maçın başında biraz sallansa da attığı gol ve yaptığı asistlerle maça damgasını vurdu. Gururlu anne bakışım konuşturmuyordur inşallah. Zira hiçbir şeyden korkmam fanatikliğin kör ettiği gözlerden korktuğum kadar. Dönüyorum tekrar takıma. Berat diye bir topçusu var Galatasaray'ın alt yapıdan yetişme. Berat'ın büyükannesinin vefat haberi gelmiş maçtan önce. Golü atan Berat'a gidip sarıldı, Hoca oyuna aldı bir noktadan sonra, maç bitiminde üçlüye onu gönderdiler falan... Galatasaray gerçekten bir his takımı Gündüz Kılıç'ın söylediği gibi... Maça başlarken bir altımızdaki takımın puan kaybetmesi ve Kayseri deplasmanının iki sezondur kötü geçmesi etkenleri takımın tepesinde sallanıyordu. Ama Galatasaraylılar biliyordu ki galibiyet gelecekti ve geldi de. Kabul, bu takım bir şekilde bir yerde tökezleyecek, fakat hepimiz çok iyi biliyoruz ki kötü oynamadığı sürece hiçbir şey de durduramayacak inşallah. Ben razıyım yaradan da razı olsun. Hedef 25, yürüyedurun! Seneye görüşürüz😋

Sevgili
Serapbenbuyrun
tam şu anda yazıvermiş
12/23/2024 11:00:00 ÖÖ

Havada Bulut | Sait Faik Abasıyanık
Sait Faik'in okumadığım hikayelerini tüketmeye çalışıyorum. Bende olmayan bir hikayesini, Havada Bulut'u okudum geçtiğimiz birkaç günde. Diğer kitapları gibi içinden deniz geçiyormuş, dalga seslerini, iyot kokusunu duyuyormuş gibi hissettirmese de Rum karakterleri barındırmasıyla bir İstanbul masalı olduğu konusunu asla yadsıyamam. TRT'nin eski güzel günlerinde dizisi bile yapılmış (benim gibi meraklısına yarımşar saatten on bölümlük dizinin ilk bölümü için youtube linki). Zweig tarzı bir kitap yazmış Sait Faik. Tek bir hikaye akıp gidiyor kitap boyunca ama uç uça birbiriyle bağlantılı hikayeleri dizip tren gibi bir novella yaratmış. Mehmet isimli bir karakterimiz var, Ahmet isimli bir arkadaşının Yorgiya isimli kıza olan aşkını bir tür dış ses olarak anlattığını okuyoruz kitap boyunca. 15 parça hikayeye bölünmüş kitap. Artı bir de anekdot var. O anekdot kitabın en sonunda yer alıyor ve sürprizli şekilde Rıfat Ilgaz'ın bir Sait Faik anısı karşımıza çıkıyor. Sait Faik'in hikayeciliğini ve bir lokma da anneciğini anlatmış Rıfat Ilgaz. Geçtiği çekim sıkıntısından bahsediyor. Şaşırttı. Kitabın bendeki baskısı İş Bankası Kültür Yayınlarından, 136 sayfa ve indirimsiz fiyatı 120 TL. Umuyorum birilerinin ilgisini çeker, okunur ki bu... Yalnız bu da değil tüm kitapları...

Sevgili
Serapbenbuyrun
tam şu anda yazıvermiş
12/19/2024 11:00:00 ÖÖ

#GünlerdenGalatasaray - Trabzonspor
Ne maç oldu be! Şimdi yukarıda Allah var, taraflı tarafsız herkes bu maçtan keyif almıştır bu bir. Herkes bu maçın hakkının Galatasaray'da olduğuna ikna olmuştur bu iki. Hepsinden önemlisi herkes bu maçın üç gün oynanmaya da devam etse Galatasaray galibiyetiyle biteceğinden emindir bu da üç. Üç maddede hemfikirsek okumaya devam edin, herhangi birine inanmıyorsanız sağ üstteki çarpıyı öneririm. Galatasaray, bazı maçlarda değil, oynadığı maçların neredeyse tamamında şampiyon gibi oynadı bu sezon. Fakat ne yalan söyleyeyim aşağı yukarı yirmi maç oynandıysa en keyiflisi buydu. Çünkü Trabzon müthiş bir direnç gösterdi dün akşam. Dişine göre rakip gelince de takım coştukça coştu. Öne geçti, beraberliğe geldi, yenik durumda kaldı ama hiçbir saniyesinde maçı bırakmadı ve ataktan, kazanma arzusundan asla vazgeçmedi. Eh, neticede de üfleyerek söndürülmeyecek bir ateş yakarak galip gelmeyi bildi. Maçın ilk yarısında Yunus ve Dries'in birer asist ve birer golle devleşmesi, ikinci yarıda maçın kaderini etkileyecek yeni bir hakem hatasına daha maruz kalmamız (dışarıdan çevrilen topun dönüp gol olması), maçın 3-3'e gelmesinin ardından son saniyeye kadar maçı rakip yarı alana yığmamız ve nihayetinde de Bats'ın iteleye iteleye rakibe attırdığı gol (evet galibiyet golü K.K. golüydü) maçın ön plana çıkan detaylarıydı. Malmö maçında çok kızdığım Michy ile barıştık. Bilenler bilir 3-3'ten son dakikada 4. golü atan şampiyonluk golünü atmış denir Galatasaray'da. Kabul, henüz erken, ama şüphesiz mayısta hatırlanacak bir andır bizim için. Teşekkürler Bats! Nefis maçtı, kayıpsız geçti. Sıradaki hakeme, şey pardon, maça geçebiliriz. Hedef 25, yürüyedurun!

Sevgili
Serapbenbuyrun
tam şu anda yazıvermiş
12/17/2024 11:00:00 ÖÖ

Kızıl Karma | Jean Christophe Grange
Bir süredir Grange kitabı geçmiyordu elime. Sonra okumaya başladım, sonra araya bazı gelişmeler girdi, sonra okuma düzenim biraz şaştı, sonra rayına oturttum, uzuuuuun süre sonra da nihayet bir kitabı bitirmenin keyfine vardım. Kitap tarihi bir hikayeden bahsediyor. Altmışların sonunda geçen hikayede Fransa'nın göbeğinden Hindistan'ın çatısına kadar çıkıyoruz. Bir süre yahu acaba polisiye değil mi bu kitap diye düşündürdü. Girizgah epey uzun sürdü. Hemen hemen ilk 200 sayfa ana hikayeden hiçbir şey beklemeyin uyarısı müdüriyetten yapıldı an itibariye haberiniz olsun. Yakın tarihte geçen 68 Fransa olaylarından bahsediyor. E konuya vakıf olmayınca da biraz boş gözlerle okuyup hikayeye giremiyorsunuz. Bende böyle çalıştı en azından. İlk 200 sayfayı sabırla atlatırsanız hikaye sarmaya başlıyor. Kim, kiminle, nerede, ne yapıyor kafaya oturtuyorsunuz ve işler de civcivleniyor. İşlenen cinayetlerin şekli şemali klasik Grange kitaplarında olduğu gibi, biraz vahşice... Yazarın diline aşinaysanız sarsmıyor. İster istemez canlanıyor gözde, razı olmak lazım. Kitap bana biraz yavan geldi. Sanki havada kaldı hikaye. Tamam bağlandı, kim neci, cinayetler neden işlendi anladık ama edebi olarak daha kuvvetli bir heyecan dalgası istiyor bünye. Sanırım bu polisiye işini yine en iyi kuzeyliler yapıyor. Şimdi elimde bir de Mermer Adam sırada Grange'dan. O kitabın da buna benzer yanları varmış, okuyanlardan öyle duydum. Bakacağız... Kitabın bendeki baskısı Doğan Kitap'tan, 584 sayfa ve indirimsiz fiyatı 395 TL.

Sevgili
Serapbenbuyrun
tam şu anda yazıvermiş
12/12/2024 11:00:00 ÖÖ

#GünlerdenGalatasaray - Sivasspor
Sivas'ta kara gece diye başlık atmak istiyorum. Üstüne uyuyup uyanmama rağmen hakeme olan öfkem dinmedi. Maçın tamamında Galatasaray'ı ince ince geren Turgut Doman isimli hakemimsi, maçın son dakikasında kötü niyetinin tüy dikmesini de VAR'a rağmen veremediği kırmızı kartla yaptı. Manaj isimli topçu göstere göstere Barış'ı sakatlamaya yönelik bileğine basarak faul yapmasına rağmen ve VAR tarafından çağırılıp izlemesine, o benim tüylerimi diken diken eden pozisyonu defalarca izlemesine rağmen verdiği sarı kartı kırmızıya çevirmedi. Bir insan başka bir insana bu kötülüğü nasıl yapar anlamadım zaten de (topçu müsveddesinden bahsediyorum); şeytani şekilde adından söz ettirmeye çalışan hakem ne yapmaya çalıştı onu hiç anlamadım. Maçın henüz başında yine o topçu müsveddesinin koluyla indirdiği toptan sona Metehan'ın koluyla topu kontrol ettiğini söyleyip Galatasaray'ı on kişi bırakan da yine aynı hakem. Neyse ya, gönlünüz olsun tamam. Çocuklarımın sağlığı ile psikolojisiyle oynamayın da kupanız da sizin olsun, puanlarınız da demeye dilim varmıyor. Bu çocukların emeğini yiyemeyeceksiniz. Galatasaray şampiyon olacak. Maçın golleri canım Yunus'tan, penaltıdan Victor'dan ve Barış'tan geldi. Rakibin puan kaybettiği haftada hem de Sivas deplasmanından üç puanla dönmek çok kıymetliydi. Tüm ekibi bütün kalbimle kutluyorum. Hedef 25, yürüyedurun!

Sevgili
Serapbenbuyrun
tam şu anda yazıvermiş
12/09/2024 11:00:00 ÖÖ

#GünlerdenGalatasaray - Eyüpspor
Günlerdir Arda'nın Galatasaraylılığından vurmaya çalışıp, güya "hatır şikesi" yapılacağını söyleyenlere kapak gibi bir maç oldu. Arda maç sonunda "Galatasaray'da aldığım eğitim giydiğim formanın hakkını sonuna kadar vererek mücadele etmeyi öğretti" dedi. Kaldı ki geleceğini Galatasaray Teknik Direktörü olarak hayal eden biri öyle hatır için rakibe falan yatmaz. İnsanlar bazı şeyleri kendileri nasıl yapıyorsa başkalarını da öyle yapıyor zannetmiş olacak ki böyle boş boş attılar tuttular. Kaldı ki Galatasaray bu sezon hiç yenilmedi. Yani Arda'yı suçlayanların TAMAMINI biz zaten yenmiştik. Eyüpspor'u yenmiş olsaydık güya Arda Galatasaraylı diye yenecektik, suçlayanların bahanesi neydi acaba? Neyse, çirkinleşmeden maça dönmek istiyorum. Şimdi Sezar'ın hakkı Sezar'a... Maçın hakkı yerden göğe kadar beraberlikti, öyle de oldu. Bu sezon sanırım ikinci kez geriye düşmüşüz bu sefer çeviremedik, kısmet. Bir de zaten maçın bize dönük olmayışının en büyük sebebi Eyüp'ün kalecisi Berke. Devleşti derler ya, aynen öyleydi. Şans mı denir başarı mı rakip olduğum için kestiremiyorum. Ama Türk Milli Takımı, her maçta Galatasaray'a oynadığı gibi oynarsa, panter gibi bir kaleci kazanmış oldu, hayırlı olsun. Hakem goygoyunu sevmiyorum ama şu maçın ilk yarısında Victor'un ayağına takılan çelme ve Barış'ın omuzlarından bastırıp yükselmesine engel olan Bruno'nun pozisyonu da eklemezsem çatlarım! Tamam hakem konuşmayalım da, şu pozisyonların da es geçilmesi Galatasaray'ın kaç golüne ve belki de dün akşam özelinde puanına mal oldu. Haksızlık olmasa, giden puan olsun Arda yabancımız mı? Neyse, biz hedefimizi şaşırmayalım. Hedef 25, yürüyedurun!
ps: maçtan fotoğraf koymak yerine kendime özel fotoğraf koydum, bakarken kalbi eriyenler parmak kaldırsın👆

Sevgili
Serapbenbuyrun
tam şu anda yazıvermiş
12/02/2024 11:00:00 ÖÖ

#GünlerdenGalatasaray - Bodrumspor
Bodrumspor 0-1 Galatasaray (Michy)
Galatasaray dün akşam Bodrum deplasmanına gitti. Hafif rüzgar problemi olmakla birlikte İstanbul'da oynayacağı bir maça göre çok daha derli toplu bir havada oynama fırsatı buldu, yaşasın Galatasaray balı! Aslında bal dışında iki diğer Galatasaray özelliği daha sahadaydı dün akşam. İlki milli ara sonrasında oynanan ninni şeklindeki oyundu. Bu sezon izlediğim muhtemelen en sıkıcı maçtı. Gol kabızlığı tüm maçta etkiliydi. Biraz daha güçlü bir rakibe karşı gol atamayabilir, hatta maçı kaybedebilirdik, not düşülsün. İkinci özellik ise kötü oyunla bağlantılı. Galatasaray şampiyon olduğu sezonlarda bunun gibi maçlar geçirir ve kötü oyuna rağmen 3 puanı hanesine yazdırır. Bu da Pollyanna perspektifinden baktığımızda gayet güzel görünüyor. Maçın tek golü Dries'in asistinde Michy'den geldi. Sonradan oyuna girip çevirdiği üçüncü maç olmuş. Severiz nöbetçi golcü. Hep övecek değilim ya bir tane de eleştirim var genel oyun haricinde. Yunus'u Galatasaray'ın her kademesinde izledim. Adana'ya, İngiltere'ye gitti takip ettim. Geri döndüğünde anası babası kadar sevindim. Fakat bu maç özelinde son kararı bir türlü veremedi. Topu kazanıyor, şahane. Sürmeye başlıyor, süper. Ama çalım, çalım, çalım... artık bayıyor bir noktadan sonra. Kaleye yanaşınca daha çok şut denemeli. Galatasaray ligde oynadığı 12 maçın 11'ini kazanıp birinde berabere kalarak 34 puanla rekor bir başlangıç yaptı. Yılandan korkmam nazardan korktuğum kadar. Öyleyse ne diyoruz? MAŞALLAH! Hedef 25, yürüyedurun!

Sevgili
Serapbenbuyrun
tam şu anda yazıvermiş
11/24/2024 11:00:00 ÖÖ

#GünlerdenGalatasaray Samsunspor
Galatasaray 3-2 Samsunspor (Victor Osi x2, Michy)
BAY geçilen haftanın akabinde bir de milli takım arası olacakmış bu maçtan sonra. Galatasaray böyle on günde bir maç yaparsa nasıl doyacağız? sorusunun cevabını hali hazırda ben bulamıyorum, bulan haber etsin. Cevap bulamadığım bir diğer soru ise bu maçta Galatasaray aleyhine çalınan iki penaltının hangi akla hizmet çalındığı oldu. İlk penaltıda Galatasaray ceza sahasında olmasak faulü Davinson lehine verecek hakem, ikinci penaltı yine ceza sahamızda olmasa faul olarak çalmazdı bile. Yine de başaramadılar. Galatasaray en önemli topçusunun yokluğunda, müthiş bir maçın yorgunluğuna rağmen, ligin en çok puan toplayan ikinci takımı konumunda olan Samsun'u 3 golle geçti. Victor'un varlığının ne kadar kıymetli olduğunu bugün bir kez daha gördüm kendi adıma. Attığı goller, kaçırdıkları, yeni gelmesine rağmen sıfır adaptasyon sorunu yaşaması çok kıymetli. Maçın adamıdır bugün benim gözümde. Attığımız gollerin yanı sıra bir de Abdulkerim ile Davinson'un birer röveşata kaçırdığı, hem de aynı dakikada, pozisyon var ki "ağğğ" nidasıyla izledim. Maçın bir diğer önemi hafta içi oynanan Spurs maçında sakatlanan Mauro'ya yapılan iade-i itibardı. Mauro için sezonu kapattı diyorlar, inanmıyorum kendi adıma. Şubat sonu, mart başı gibi dönmüş olur +/-2 hafta oynar. Atılan üç golden sonra da Mauro'nun şarkısı Aşkın Olayım'ın çalması, Mauro'nun adının anons edilmesi ve maç sonunda da üçlüye gelmesi Galatasaray'ın aile olduğunun dosta düşmana ilanıydı gözümde. Gurur duydum. Hedef 25, yürüyedurun!
ps: dün 10 Kasım'dı malum. Bu koreografiyi eklemeden geçemedim. Mustafa Kemal Paşamın ruhu şad olsun!

Sevgili
Serapbenbuyrun
tam şu anda yazıvermiş
11/11/2024 11:00:00 ÖÖ

#GünlerdenGalatasaray - Beşiktaş
Öncelikle Cumhuriyetimizin 101. yaşını tüm kalbimle kutluyorum. Mustafa Kemal Paşam başta olmak üzere bu yolda şehit düşen tüm silah arkadaşlarını saygıyla anıyorum.
Önümüzdeki hafta bay geçeceğimizi düşününce puan kaybı olmadan bu maçı atlatmak mühimdi. Galip gelmek derbi karnesini geliştirmek ve psikolojik olarak ileri geçmek için ayrıca mühimdi. Maçın başından itibaren üstün oynayan taraf olduk. Ligde rakibimiz yok şımarıklığına girmek istemiyorum, kibrin daha önce ayağımıza dolandığına şahit olduk zira. Hatırlayın, yine bir Beşiktaş maçıydı... Bilinci kaybetmeden sevinip geçmek lazım. Galatasaray'da maçın ismi çok net Gabriel oldu dün akşam. Öyle ince paslar atıyor ki ayağında koordinat ayarlayıcı bir düzenek olduğunu düşünüyorum. Gözüyle bakıyor, baktığı yere gidiyor top. Maşallah diyelim. Maçın henüz başında Davi'nin attığı golle öne geçmenin akabinde devreye 2 farklı gidelim diye de çok çabalandı ama çalışmadı maalesef. Yine de ikinci yarıda yine Gabi'nin nefis asistinde Victor'un bulduğu golle maçın bizim adımıza skoru tayin edilmiş oldu. Beşiktaş maçın bitimine yakın yine haftanın golünü yedirdi, nazarlıktır, severiz. Bir kutlamada Dries için. Galatasaray'da yüzüncü maçına çıktı dün akşam. Geldiği günkü civciv sarısı saçları ve Lucas'ın omzuna başını yaslayıp sarılması hala gözümün önünde. İyi ki yollar kesişmiş. Lige bir hafta ara, haftaya UEFA maçı var. Hedef 25, yürüyedurun!

Sevgili
Serapbenbuyrun
tam şu anda yazıvermiş
10/29/2024 11:00:00 ÖÖ

Feminen | Carl Gustav Jung
Bacak kırılmasıydı, alçıydı, ameliyattı, hastane süreçleriydi derken yılın elimde en çok sürünen kitabı olma başarısını gösterdi Feminen. Aslında kendini vererek okuduğunda kesinlikle sıkıcı değil, aksine keyifle akan bir kitaptı. Fakat bu süreçte odaklanma konusunda yaşadığım uzun süreli kesintiler nedeniyle okumaya pek de adapte olabildiğim söylenemez. Kitapta Jung, kadınlar ve kadınlık üzerine bazı kısa denemeler kaleme almış. Aslında bu kitap için bir derleme dersem sanıyorum yanılmış olmam. Zira kısa maddeler halinde görüşlerini aktarıyor filozof. Kitap üç kısımdan oluşuyor. Giriş kısmında kitapta sıklıkla karşımıza çıkan "anima" ve "animus" tabirlerinin de açıklandığı bir bölüm var. Kadının ve kadınlığın çocukluktan anneliğe kadar olan sürecinin gelişiminden dem vuruluyor bu bölümde. Bir erkeğin yalnızca felsefe yaparak konuya bu kadar vakıf olmasını mutlu bir şaşkınlıkla okuduğumu itiraf etmem gerekiyor. İkinci kısımda annelik, çocuklarla annenin arasındaki ilişkinin cinsiyete göre gösterdiği değişkenlikler ve bazı komplekslerden bahsediliyor. Son kısımda ise literatüre kazandığı gölge ve zıt eşler arketiplerinin açıklamaları yer alıyor. Biraz felsefe okumanız yoksa ağır gelebilir, neden bahsettiğini kavrayana kadar kitaptan soğuyabilirsiniz. Ben artık okumalarıma felsefe de katmaya başladım ki bu tarz kitapları edindiğimde boş gözlerle bakmayayım, ufkum genişlesin. Aynı kitabın bir de erilliği anlatan Maskülen'i var. Onu da ilerleyen haftalarda artık... Kitabın bendeki baskısı Pinhan Yayınlarından, 194 sayfa ve indirimsiz fiyatı 275 TL.

Sevgili
Serapbenbuyrun
tam şu anda yazıvermiş
10/22/2024 11:00:00 ÖÖ

#GünlerdenGalatasaray - Antalyaspor
Üst üste en çok deplasman galibiyeti olan takımın taraftarlarına selamlar. Diğerleri çıkabilir ya da kalıp acılarını artırabilirler. Zira bu devirde Galatasaraylı değilsen epey kötü geçiyordur futbol işleri... Dün Antalya deplasmanındaydık da laf rekordan açıldı pardon. Şiir gibi top oynadı takım. Evlat kontenjanından maçın adamı olarak Yunus'u seçtim. Fanatik gözlerim körleşmiş olabilir. Zira kişisel blog olduğundan Kanuni gibi "ben öyle uygun gördüm" demeyi bir borç bilirim. Maçın kilidini açan golün pasını verdi. Şimdi asistin asisti gibi uydurma bir istatistik kastım gibi görünüyor, ama sol açık olarak da, kendi mevkisinin dışında da, gayet güzel performans çizdiği için takdir ediyorum aslında. Razıyım. İkinci sıraya da taze 7 numaramız Roland'ı yazarım. Maça dönüyorum, genelini zaten Antalya'nın yarı alanında oynadık. İlk yarıdan üçü bulup maçı rölantiye almak varken Mauro'nun golüyle 1-0 önde kapadık. İkinci yarıda Mauro yeniden golü bulmakta zorlanmadı. Victor'un bir golü ofsayt goygoyuna sayılmadı falan ama uzatmalarda attığı gol....... İzlemediyseniz yahut doyamadıysanız amme hizmetimiz için tıklayın. Sezonun en jeneriklik gollerinden birisi olabilir. Yakışır. Yüz milyonluk adam neticede. Nazar olmasın bu konuyu kapatalım. Sezon sonunda bu çocuğu nasıl alabilirizin derdine düştük bile. En yakın rakibe 7 puan farkla Antalyaspor maçını uğurluyoruz. Milli ara dönüşü üç puan, üç gol, biri röveşata... Öper başıma koyarım. Ki koyuyorum, şapşal bir sırıtış var suratımda an itibariyle. Hedef 25, yürüyedurun!

Sevgili
Serapbenbuyrun
tam şu anda yazıvermiş
10/20/2024 11:00:00 ÖÖ

#GünlerdenGalatasaray - Alanyaspor
Maçı yine ha verdik, ha vereceğiz diye izledim, yalan yok. Hatta vermememize şaşırıyor ve tek sebebini de Serdar Dursun'a bağlıyorum. Kendisi yaşayan en büyük Galatasaraylı olduğu için her sezon oynadığı takımda kale önünde karşı karşıya bir pozisyonu hiç edip galip gelmemizi sağlıyor sağ olsun. Zemin kötü, oynanan futbol ışıldamıyor pek, bireysel itelemelerle bir şeyler oluyor. Ama ite kaka Galatasaray milli araya lider attı kendini. Takıma okları yöneltmişken biraz detaya ineyim. Mauro'nun geçen sezon sakatken daha iyi olduğunu düşünüyorum. Bu sezon güya kamp yedi, %70'le falan oynamıyor, ama maçlarda hayalet gibi. Takımın oyun tercihi mi yoksa sorun onda mı kestiremiyorum. Dries'i çok seviyorum gerçekten. Ama vücudu artık yapmak istediklerini karşılamıyor maalesef. Ufaktan Yusuf'u sahaya atmak çok makul olacak bence. Hoca doğrusunu bilir, kadroya karışmam ama dışarıdan böyle görünüyor. Nando ile Hocanın üzerinde gereksiz bir gerginlik var son olarak. Tamam takımın hakları savunulsun da yaldır yaldır hakeme saydırmak bize bir şey kazandırmaz, aksine gereksiz kartlar görülmesine neden olunur ki Young Boys maçında gördükleri kırmızı kartların halen acısını çekiyoruz, izliyorsunuz UEFA maçlarında. Bu gerginliğin azaltılması işi de yönetimde aslında ama yönetimle futbol takımının arasında bir bağlayıcı unsur yok Erden'i şutladıklarından beri. Bu da yönetime yazar maalesef. Biraz dertleşme gibi oldu, farkındayım. Özetle Yunus'umun Gabriel'in nefis pasını güzel bir aşırtma vuruşla gole çevirmesiyle 3 puanı cebe attık. 8 maç 7 galibiyet 1 beraberlik. Öper başıma koyarım. Yürüyedurun, hedef 25!

Sevgili
Serapbenbuyrun
tam şu anda yazıvermiş
10/07/2024 11:00:00 ÖÖ

#GünlerdenGalatasaray - Kasımpaşa
İlk puan kaybı geldi ligde. Böyle maç maç gidip almak keyifliydi ama bir noktada da o nazarın kırılması için (nazara çok inanıyoruz, biliyorsunuz) bir şekilde puan kaybının olması şarttı. Ful çekmek yerine namağlup şampiyonluk kastıracağız bu sene de, yapacak bir şey yok. İşte deminki cümlede okuduğunuz tavrım, iş bitmeden partilemeye başlayan ve garanti gözüyle bakan insan tavrıydı. Galatasaray, dün akşam tam da bunu yaşadı maalesef. Rotasyon, evet. Bir arada oynamamış takımın denenmesi, evet. Bir türlü düzeltilemeyen zeminin varlığı. Hakemin saçma sapan bir penaltıyla oyunun akışını etkilemesi. Üçü atıp dördü, beşi kovalamamak... Böyle sıralar gideriz dünkü giden 2 puanı. Ama bir dahaki maça bu hataları tekrar da etmeyiz. Bazen kayıplar insanı silkeler, Kasımpaşa maçı bence bu maçlardan biri olacaktır. Bir kere sıraladığım nedenlerin ötesinde teknik heyetin şunu sorgulaması gerekiyor; maçın ilk yarısında yaldır yaldır akan bir takım var, maçın ikinci yarısında ise taban tabana zıt bir takım var. Bu neden? Nasıl düzelir? Maçın golleri Victor ve Mauro'dan geldi. Normalde şu son golü yemesek, büyük keyifle goygoy yapacaktım. Victor'un kiralık gelmesine rağmen böyle sevip bağlanması ve özellikle Mauro'ya gösterdiği biat beni duygulandırıyor. Attığı gollerin sürekli birilerine yazılmasına atıfla "finally" yazılı formayı kenarda tutması tatlı bir enstantaneydi. Eğleneceğiz, başaracağız, güzel günlerin fragmanını izledik dün akşam. Bir dahaki maça bu hatalar da olmaz, üç değil beş atarız maç dönmez. Lig her türlü bizim, Avrupa'yı bırakmamak lazım. Hedef 25, yürüyedurun!

Sevgili
Serapbenbuyrun
tam şu anda yazıvermiş
9/29/2024 11:00:00 ÖÖ

#GünlerdenGalatasaray - Fenerbahçe
Tüm hafta Fenerle berabere kalacağız diye ortalarda gezip tam maç saatinde operasyona girmem şoku! Evet maçı izleyemedim. Beklentim çok yüksek değildi açıkçası. Gergin, bol kartlı, golsüz beraberlikli bir maç bekliyordum. Ama Galatasaray'ımız durmamış üç tane atmış. Ben izleyemedim ya, son on yılın en keyifli derbilerinden birisi olmuş. Arkadaşlarım arasında "sen bi dahaki derbiyi izlemesen mi" triplerine girmeye başladılar bile. Neyse bu da böyle olsun. Maçın golleri Lucas'ın oooo şeklindeki golü, Dries'in akıl dolu golü ve Gabi'nin gezdire gezdire attığı gol neticesinde 3 olmuş çıkarması güç olmuş ben ameliyathanede cebelleşirken. Sonra uydur kaydır bi penaltı vermişler Fener'e, hadi gönülleri olsun. Neyse, izlemediğim maçın goygoyunu çevirecek değilim. Çok uzatmamak lazım, neticede bir lig maçıdır, üç puandır, altıda altının bir parçasıdır, liderlik perçinlemesidir, severiz. Yine de son bir kez, goygoydan da çok uzak kalmamak adına, "gitmeeee sana muhtaçlar" askjfalksjfş. Hedef 25, yürüyedurun!

Sevgili
Serapbenbuyrun
tam şu anda yazıvermiş
9/24/2024 11:00:00 ÖÖ

#GünlerdenGalatasaray - Gaziantepspor
Ooo 3 golle gelen 3 puan mı? Alırız bi dal! Avrupa maçından önce bu maç ertelendiğinde ligin yeni başlamasından, takımın form tutmaya ihtiyacı olduğundan ertelemenin falan gerekmediğinden dem vurmuştum. Neticede Şampiyonlar Liginden elendik, UEFA'dan devam edeceğiz, bu maçın ertelenmesi pek bir işe yaramasa da kazanmak keyifliydi. Gönül isterdi ki dün akşam Aston Villa ile Şampiyonlar Liginde oynayalım, olmadı. Bazen olmaz. Dönelim maça... Galatasaray'ın bu sezon ligde oynadığı 5. maç Gaziantepspor maçı. Geçen maçta tek eksik Yunus'un artık skora ulaşması demiştim, dua zamanımmış herhalde, bu maçta skora gitti evlatcanım! Evlatcan demişken Efe'nin de ince ince takıma entegre olması çok hoşuma gidiyor. Okan Hoca, bazı maçlarda kendisini denedikçe daha da ısınacağına inancım tam. Maçın adamı olarak tribünler Davinson'u seçti, severiz, sıkıntı yok. Ben Berkan'ı da beğendim. Hoca'nın çift forvetle ve beşli orta saha ile oynatmayı planladığı oyunda ileri geri bek olarak kendisini değerlendireceğini ve bugün de bunu denediği için İlyas'ı oynatmadığını düşündüm. Yediğimiz jeneriklik gol de her sezon bir tane denk gelmese işimiz rast gitmiyor. Nazarlıktır. Maça dair söylemek istediğim son şey Selçuk'un bu stada ne kadar yakıştığı ve onca yıla, artık topçu değil hoca olmasına, rakip olmasına rağmen orada hiç sırıtmadığı olacak. Maç önünde neredeyse herkesle, özellikle Nando ile, sarılışına bayılırım mesela! 5 yiyerek başladığımız 5. yıldız sezonunun 5. maçında 5. galibiyet... Hedef 25, yürüyedurun!

Sevgili
Serapbenbuyrun
tam şu anda yazıvermiş
9/18/2024 11:00:00 ÖÖ

#GünlerdenGalatasaray - Rizespor
Milli takım aralarından sonra zorlanır Galatasaray, kitapta yeri var. Adaptasyon sıkıntısı nedense bu takımın genlerinde olan bir durum maalesef. Ama yeni çocuklar, Hoca'nın formda olması, biraz da Rize'nin çok iyi olmaması bu haftayı kusursuz atlatmamıza neden oldu. Maç sonunda Victor'un ilk maçı olmasına rağmen tribüne çıkacak, bayrak sallayacak ve daha önemlisi forma rekabetinde olduğu adamları cayır cayır övecek kadar sahiplenmiş olması çok güzel detaylardı. Maçın adamı attığı bir gol ve yaptığı iki asistle Gabriel oldu bence. Yalnızca skor katkısı değil, Lucas ile olan uyumları da çok şıktı. İki gözümün çiçeği Dries de gol attı. Şu maçın bence tek eksiği Yunus'un skor katkısı verememesiydi, zamanla o da olacaktır. Daha bu takıma Mauro eklenecek. Kanatsız manatsız çiçek gibi takım dizdik yine. Rize maçı konuşturuyor olabilir şerhini düşüyorum ama ben memnunum. Hele yönetimdeki safraları da attığımızı düşünürsek kötünün iyisi iyidir mottosundan yürüyoruz. Hafta içi ertelenen maçı da alırsak liderlikten devam. Bu sene işi şansa bırakmamak lazım. Evet, her sezona aman bu sezon en önemlisi diye çıkıyoruz yola ama bu sezon hakikaten en önemlilerinden birisi. Hedef 25, yürüyedurun!

Sevgili
Serapbenbuyrun
tam şu anda yazıvermiş
9/15/2024 11:00:00 ÖÖ

Büyük Defter - Kanıt - Üçüncü Yalan | Ágota Kristóf
Bu kitapla ilgili söylenebilecek ilk kanı ne kadar yalın olduğu şüphesiz. Sanatsal kaygılar gütmeden, dümdüz derdini anlatıp geçmiş Kristof. Bu sadeliğin de kitabın hikayesiyle bir bağlantısı var bu arada. Kitap bir üçleme. Büyük Defter hikayesiyle başlıyor. Bilmediğimiz bir yerde bilmediğimiz bir savaşta annesi tarafından anneannelerine bırakılan iki oğlan çocuğunun yeni hayatlarına adapte olma çabalarını okuyoruz. Sonra üçlemenin ikinci kitabı Kanıt başlıyor ve birdenbire bambaşka bir üslupla devam ediyor kitap. Artık çocuklar birer birey oluyor, arka kapakta yazdığı için spoiler sayılmaz, yolları ayrılıyor ve iki hikaye okuyoruz. Son bölüm olan Üçüncü Yalan'da ise bambaşka bir kitap okuyormuşuz hissine kapılabilirsiniz, normal, bende de öyle oldu. "Okuduklarınızın hepsini unutun, baştan başlıyoruz" demiş sanki yazar. Oysa üçüncü bölümün anlatımına alışınca, üç kitap arasındaki bağlantıyı kuruyor ve sık sık "aaa" nidaları atıyorsunuz, içeriden veya dışarıdan. Değişik bir fikir, farklı bir üslup, daha önce deneyimlemediğim bir anlatış. Sanki sonu sürprizli biten filmler gibi. Bir sonraki satırda, hatta sayfada ne okuyacağını tahayyül edemiyorsun. Savaş döneminde geçen diğer edebi veya sanatsal eserler gibi kan, ter ve gözyaşı olmadan da o korkunçluğu hissettirmeyi başarmış. Ferhan Şensoy'un da dediği gibi "savaş yüksek oktanlı ve gayet boktan bir şeydir"... Kitabın bendeki baskısı Yapı Kredi Yayınlarından, 372 sayfa ve indirimsiz satış fiyatı 220 TL. Denenir, ıskalamayın.

Sevgili
Serapbenbuyrun
tam şu anda yazıvermiş
9/14/2024 11:00:00 ÖÖ

Hayat | 2023
Neredeyse on ay hiç bıkmadan bu filmi izlemeyi bekledim. Konya'ya vizyona tabii ki gelmedi, malum ortamlara düşer diye çok arandım, yok, yok, yoktu! Neyse ki Türkiye'nin yabancı film dalından oscar adayı olarak gösterildi de yeniden vizyona girince koştur koştur gidip izledim. Bir 21.00 seansında, en sevdiğim şekilde, tek başıma. Demirkubuz mu konuşturuyor bilmiyorum ama tek başına film izlemenin dayanılmaz hafifliğinin, insanın kendi kendine yetebiliyor olmasının kalbinden bildiriyorum, hayat böyle çok güzel! Gelelim filme...
Sevgili
Serapbenbuyrun
tam şu anda yazıvermiş
9/13/2024 11:00:00 ÖÖ

#GünlerdenGalatasaray - Adana Demirspor
Adana Demirspor 1-5 Galatasaray (Kerem, Barış, Dries, Abdülkerim, KK)
Hafta içi Şampiyonlar Ligi'nden elenmiş olmak yeterince travmatikti hepimiz için. Şüphesiz elenmenin ardından bu maça odaklanmak psikolojik olarak epey zordu. Ama beklediğimden daha kolay geçti açıkçası. Bunun da en önemli sebebi tekrar tekrar dillendirdiğim gibi golü erken bulmak. Galatasaray'ın en iyi yaptığı iş bu bence. Golü erken bulup da kaybettiği maç sayısı bir elin parmağını geçmiyordur herhalde. Öte yandan gol ne kadar geç gelirse takım o kadar, tabir yerindeyse, mala bağlıyor. Bu maç özelinde açılışı Kerem yaptı. Sonra Dries'in nefis golünü izledik. Barış'ın golü ve Dries'in rakibe çarptırarak attığı golün neticesinde de ilk yarıyı 4-0 gibi tertemiz bir skorla önde kapattık. İkinci yarıda da Abdülkerim'in bir duran topta attığı gol ile maçın neticesi Galatasaray adına belirlenmiş oldu. Maçın tek ofsaytı Mauro'nun ilk yarıda sakatlanıp çıkmasıydı ki, ben bu yazıyı yazdığım ana kadar henüz kötü bir haber almadık. Dilerim milli arada toparlar ve ilk maçta çivi gibi sahada olur. Milli takım arasından önce böyle bir skora ihtiyaç vardı. Bir şekilde UEFA'da yapılacak 8 maçtan maksimum verim alıp ilerlemek lazım. Şampiyon olmak iyi güzel de şampiyonluğu amaç haline getirirsek, Galatasaray'ın değerlerinden uzaklaşmış oluruz. Hedef 25, yürüyedurun!

Sevgili
Serapbenbuyrun
tam şu anda yazıvermiş
9/01/2024 11:00:00 ÖÖ

Ve Perde İndi | Agatha Christie
Elimdeki son Christie kitabını da bitirmiş bulunuyorum. Artık polisiye dünyası, en azından Ahmet Ümit'in yeni kitabına kadar, benimle biraz mesafeli duracak. Aslında Tess Gerritsen kitaplarına dalmak istiyorum ama artık ilk alışverişte bakacağız duruma. Christie'nin Hercule Poirot serisinin son kitabı Ve Perde İndi. Son dememin bir sebebi var çünkü Poirot ile vedalaşıyoruz bu kitapta. Yoldaşı Hastings ile son bir cinayeti çözüyorlar Styles isimli pansiyonda. Styles isimli bu pansiyon aynı zamanda Poirot karakterinin Agatha Christie kitaplarında ilk ortaya çıktığı mekanmış. Bu kitapla da son mekanı oluyor aynı zamanda. Christie sanırım hayatının son yıllarında kaleme aldığı bu eserde hayat döngüsüne bir göz kırpmış ve her şeyin döngüsünü tamamlayarak başladığı yerde bittiğinin ipucunu vererek selamı çakmış. Ya da ben fazla ince düşünüyorum bilemedim. Hikayeye dönersem, kitabın en başında katil bu dediğim kişi katil çıkmadı ve son kitapta beni ters köşeye yatırmayı başardı yazar. Aslında son 5 sayfaya kadar da epey emindim katili bulduğuma, demek ki odaklanamamışım fik fik gezerken. Kitabın bendeki baskısı Altın Kitaplardan, 176 sayfa ve 166 TL olarak indirimsiz şekilde satışta an itibariyle. Daha bu seride okuyacağım 60 kadar kitap daha olduğunu düşünürsek, Christie adını sıkça göreceğiz buralarda demektir.

Sevgili
Serapbenbuyrun
tam şu anda yazıvermiş
8/31/2024 11:00:00 ÖÖ

4 Gün 3 Gece | Ayşe Kulin
Güzide şehrimiz İstanbul'dan selamlar, sevgiler! Cuma akșamı trende bu kitabı almıştım yanıma yol arkadaşı olsun diye tam yol arkadaşı oldu ve yolda bitti. Ayşe Kulin okurken zaten öyle uzun uzun okumalar yaptığının farkına varmıyorsun, tek nefeste okunan müthiş hikayeler kaleme alıyor. Bu kitabında 27 Mayıs darbesi dönemine giriyoruz. Sevda isimli ana karakterimiz dönemin hükümetinin milletvekillerinden biriyle evli ve eşi diplomatik temaslar için yurtdışına gidiyor. Dönemde yapılan yürüyüşlerden birinde dayak yiyen Yusuf isimli bir genç Sevda’nın yaşadığı binanın asansörüne sığınıyor. Eve o hengâmeden çıkıp gelen Sevda gayrı ihtiyari kendisini eve alıyor. Kitabın adı da buradan geliyor işte. Birlikte sokağa çıkma yasağı nedeniyle 4 gün 3 gece geçiriyor ikili. Aralarında 20-25 yaş fark olmasına rağmen yakınlaşıyorlar ve olay kurgusu bu şekilde ilerliyor kitabın. Biyografilerde, özellikle tarihte saklı kalmış önemli kadın karakterlerin hayatlarını anlatmakta gayet başarılı bulduğum Kulin, böyle tarihi merkeze alan kurgulanmış karakterlerin hikayelerini de gayet başarılı kotarıyor ki beni de okuma serüvenimde tatmin ediyor. Özellikle İnalcık Hoca’dan sonra güvenli bir liman aradığım dönemde ilaç gibi geldi itiraf etmek gerekirse. Kitabın bendeki baskısı Everest Yayınlarından, 160 sayfa ve indirimsiz fiyatı 170 TL.

Sevgili
Serapbenbuyrun
tam şu anda yazıvermiş
8/25/2024 11:00:00 ÖÖ

Osmanlı İmparatorluğu 1 | Halil İnalcık
Tarih okuması yapmayı düşündüğüm andan itibaren bu işin zirvesinden okumanın daha doğru olacağına kanaat getirdim. Gel gelelim en zirveyi tercih etmişim o da biraz sert oldu benim açımdan. İnalcık Hoca’nın dilinin ağır olduğunu okuyan birkaç arkadaşım söylemişti zaten de burnunun dikine giden bir insan olarak elbette kimseyi dinlemeyip kendim deneyimlemek istedim. Haklılarmış. Kitabın dilinin ağır gelmesinin yanısıra çok istediğim gibi de çıkmadı. Ben tarih okuması yapmak isterken Osmanlı’nın işleyişi, ki kitabın alt başlığı da Toplum ve Ekonomi olduğundan beklentim o şekilde yönlenmişti, padişahların topluma ve ekonomiye etkisi falan anlatılır sanmıştım. Beklentim en özet halinde; Osmanlı Devleti 101 şeklinde anlatılan hap, akılda kalıcı bilgilerdi. Eh koca tarih profesörü sana ders mi verecek Serapcığım diyenler kazandı. Vermedi, evet. İçinde Arapça metinler, Fransızca metinler vardı tercümesiz şekilde… Kitap bir tarih öğrencisi için, Osmanlı’da vergi sistemi ile ilgili makale yazacaklar için biçilmiş kaftan. Gel gelelim benim gibi okuduğu tarihi unutan biri için bir parça sertti. İşin kötüsü ben bu kitabı ikili seri şeklinde almıştım yani bir de ikinci kitabı var okunacak. Neyse zamanla diyelim artık. Kitabın bendeki baskısı Kronik Yayınlarından, 423 sayfa ve ikili set olarak 645 TL. Edinmeden önce bir kez daha düşünün benim gibi sazanlık yapmayın.

Sevgili
Serapbenbuyrun
tam şu anda yazıvermiş
8/24/2024 11:00:00 ÖÖ

#GünlerdenGalatasaray - Konyaspor
Konyaspor 1-2 Galatasaray (Kerem A., Barış)
Galatasaray, sezonun ikinci maçından da galibiyetle ayrılmayı başardı. Baştan şu hakem mevzusunu konuşayım da sonra neşemize bakalım. Mauro'nun attığı golden önce Lucas'ın pozisyonuna faul verebilmek için ya maçın hakemi kadar tecrübesiz ve iş bilmez ya da VAR hakemi kadar kötü niyetli olmak lazım. Güzel olansa Galatasaray'ın bunlara iki senedir pabuç bırakmayıp çatır çatır şampiyon olmaya devam etmesi. Bu sene de farklı bitmez umuyorum. Maça dönecek olursak... Konyaspor'un geçen haftaki güzel oyunundan sonra zor geçebilir diye düşünülüyordu genel olarak. Ben statta olamasam da izlediğim kadarıyla beklendiği gibi oldu, dilerim Konyaspor geçen senenin çok çok ilerisinde bitirir sezonu. Galatasaray adına sahanın en iyisi yalnız forvet rolünü değil on numara rolünü de inceden üstlenmeye başlayan Mauro'ydu bence. Kerem'in golüne yaptığı asist de performansının üzerine koyduğu krema gibiydi. Gol demişken, Kerem'in golünün hazırlanışı, Barış'ın da gol vuruşu çok güzeldi. Takım Konya Havalimanına indiğinde taraftarın iki oyuncu için hazırladığı pankart da öngörü konusunda çağ açıp kapattı adeta. Galatasaray'ın maçının ertelenmesini de çok doğru bulmuyorum şahsen. Sen kimsin sorusuna elbette açığım ama bu takımın, Avrupa'da maç yapacak tüm takımların bu tempoların yakalanması gerekiyor. Üç günde bir maç yapmaya alışmayacaksak grup aşamasında, inşallah ileriki turlarda zorlanacaktır şüphesiz. Biz hedeften şaşmayacağız elbette. İnşallah daha iyi oynayarak hem de. Hedef 25, yürüyedurun!

Sevgili
Serapbenbuyrun
tam şu anda yazıvermiş
8/17/2024 11:00:00 ÖÖ

Kaydol:
Kayıtlar (Atom)