Blue Valentine | 2010

Michelle Williams'ın oscar'a en iyi kadın oyuncu kategorisinde aday gösterilmesiyle başladı bu filme duyduğum merak. Zaten dram-romantik türündeki filmler, blogun sağ sütunundan da gördüğünüz üzere, favori filmlerimdir. Ayrıca Notebook filminden tanıdığımız, Ryan Gossling filmin diğer başrol oyuncusu. Oscar dışında filmin iki başrol oyuncusunun Golden Globe'da da aday olması, kazanamasalar da, başarılı bir oyunculuk sergilediklerinin göstergesi. Oyunculuklar tamam. Peki ya film? Onun ayrıntısı da içerde. Buyrun;

Girişte filme dram-romantik dedik. Ama film asla sadece bi aşk filmi değil. Evet aşk ön planda ama, aşkın bittiği, bitmeye yüz tuttuğu, biten aşkla birlikte evli bi çiftin nasıl savrulduğunu ve birbirlerine nasıl zarar verdiklerini de anlatıyor. Aşıksanız, evlenmeyi düşünüyorsanız, ister istemez ürküyorsunuz mesela bu filmden. Buruk tarafı ağırlıkta tabi bi evliliğin bitişini anlattığı için.. Filmde aslında bi Aşkın 500 Günü, bi Sil Baştan havası sezebilitemiz var. Neden peki? Çünkü, aşkın başladığı günlerden yani geçmişten ve aşkın bittiği günlerden yani bugünden sahneler birbirinin içine yedirilerek işlenmiş. 12 senelik bir ilişkiyi anlatıyor film zira. Aşkın 500 Günü'ndeki espri unsurlarını ve Sil Baştan'daki fantastik durumları es geçersek tabii.. Filmde yer yer cinsel ögeler de mevcut. Ona göre seçin birlikte izleyeceğiniz kişileri.

Bu kırık dökük ilişkinin yanında bir de çocuk var ki, aslında ilişkinin bitmemesi için zorlama sebeplerden birisi belki de.. Birbirlerine işkence etmeye başlayan çiftin çok sevdikleri kızları Frankie için ilişkilerini düzeltmeye çalışması da filmin acıtan detaylarındandı. Kız çocuk çünkü, babaya düşkün, ayrılmak istemiyor, bırakmıyor, yapışıyor paçasına bi karış boyuyla. Gel de ayrıl.. Gel de bırak git o veleti.. Filmde benim canımı en çok acıtan detay Frankie'ydi. Frankie ile ilgili bir de ayrıntı var ama onu yazıp sürprizi bozmak istemiyorum. Spoiler içinde ayrıntılarım sanırım o durumu da. Film 2 saate yakın sürüyor. Psikoloji öyle başarılı yansıtılmış ki, gerçekten izlemeye değer. Nerede olduğunuzu sorgulatıyor durduk yere. Tokat gibi olmuş. Öyle sevgi pıtırcıkları, aşk böcükleri tarzı filmler size gerçek gelmiyorsa, hayat böyle değil diyenlerdenseniz bu filmi seveceksiniz bence. Bi deneyin. Sonra görüşelim :) Filmden ayrıntılı notlar, spoiler'da -izlemediyseniz tıklamayın derim-, filmden bilgiler ve fragmanla sonlandıralım.

Spoileeer!

Dean ve Cindy, Dean nakliye şirketinde çalışırken huzurevinde tanışırlar. Cindy, büyükannesini ziyarete gider, Dean da oraya yaşlı bi amcayı yerleştirmeye.. Karşılaşırlar ve Dean ilk görüşte aşık olur. Cindy ise çalkantılı bi ilişkiden yeni çıkmıştır. Ve malesef o ilişki sonucunda da hamile kalır. Bunu öğrenmelerinin ardından Dean çocuğu aldırmasını istemez, Cindy'nin yanında olur. Bebeği aldırmaya gitmelerinin ardından Dean, Cindy'nin ailesiyle tanışır ve evlenirler. Biz bunu filmin hemen başında öğrenmiyoruz tabi. Geçmişe döndükten sonra parça parça geliyor hepsi. Günlük hayat karmaşasının içinde Dean badana yaparak yaşamını kazanır, Cindy ise hemşirelik yaparak.. Vaktinde aşkla hayatın zorluklarına göğüs geren bu çift, zamanla aşkın bitmesi, tutkunun azalmasıyla birbirlerinden uzaklaşmaya ve hırçınlaşmaya başlıyorlar. Sonrası malum..

Filmde Dean kadınlar için şöyle bi tirat atıyor ki, ben bile haklılığını savunuyorum; "Erkekler kadınlardan daha romantiktir. Birlikte olmak istediği kadın için sonuna kadar mücadele ederler. Ama kadınlar her zaman en iyisini, beyaz atlı prensi kovalar. Mutlu olmaları, evli olmaları hiçbir şeyi değiştirmez." gerçekten bu iki yüzlülüğü yer yer yapıyoruz -asrın itirafı-



IMDB Puanı: 7.8/10
Yapım: 2010 ~ ABD
Tür: Dram, Romantik
Oyuncular: Ryan Gosling, Michelle Williams, Mike Vogel, Ben Shenkman, Reila Aphrodite
Yönetmen: Derek Cianfrance
Senaryo: Derek Cianfrance, Cami Delavigne, Joey Curtis
Yapımcı: Lynette Howell, Alex Orlovsky, Jamie Patricof
Görüntü Yönetmeni: Andrij Parekh
Görüntü Yönetmeni: Joe Rudge
Filmin Websitesi: http://bluevalentine-movie.com/
Süre: 2 saat
Gösterim Tarihi: 15 Nisan 2011 (Türkiye)

Konu: Şu ana dek daha çok belgesel tarzında kariyerini sürdüren yönetmen Derek Cianfrance‘nin 1998 yılında çektiği Brother Tied’den sonra ikinci filmi (belgeseller hariç). Cesur ve abartısız bir anlatımın benimsendiği aşikar olan film; yıkılmakta olan bir evliliğin samimi ve yıkıcı bir portresinin dürüst bir değerlendirmesi olarak özetlenebilir.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yazın bakalım 😎