Lost in Translation ~ Bir Konuşabilse | 2003

Birden fazla kişinin önerisiyle izlemeye karar verdim ben bu filmi. Fakat malesef çok içime sinmedi. Yalnız izlemiş olsaydım acaba sıkıntı bende mi diye düşünür, tekrar izlerdim. Ama film zevkine güvendiğim bi arkadaşım da benle izledi filmi ve o da beğenmedi. Scarlett Johanson hayranları dışındaki kesimin bu filmde ne bulduğunu merak ediyorum. Biri bana anlatsın lütfen! Gelelim benim filmde ne bulamadığıma..


İki Amerikalı karakter var. Bob Haris, orta yaşını geçmiş, evli, çocukları olan, vaktinde film yıldızı olup gözden düşmüş bir aktörü canlandırıyor. Bob'a Tokyo'dan 2 milyon dolarlık bir viski reklamı geliyor. Kabul edip, Tokyo'da bir otele yerleşiyor Bob. Bir talk show'a katılmak için de Tokyo seyahatini 1 haftaya çıkarıyor. Aynı otelde kalan Charlotte ise yine Amerikalı bir kadın. Fotoğrafçı eşinin bir iş almasıyla Tokyo'ya geliyorlar birlikte. Fakat eşi John tam bir işkoliktir ve Charlotte'u ihmal etmeye başlar. Otelin barında müzik dinledikleri bir akşam Bob ve Charlotte tesadüfen tanışırlar. İkisinin ortak noktası, dünyanın diğer ucunda yalnız olmaları ve uyku problemi çekmeleridir. Bu ortak noktalarının nihayetinde de tahmin edeceğiniz üzere arkadaş olurlar. Fakat Bob'ın seyahatinin sona ermesiyle vedalaşmak zorunda kalırlar. Bob gider, film biter özetle.

Film o kadar ağır ve o kadar yavaş ilerliyor ki sıkılmaktan bile sıkılıyorsunuz. Dünyanın diğer ucunda iki Amerikalı birbirini bulurlar ve arkadaş olurlar bu yani.. Ötesi yok. Bi tek başrollerin Japon'larla tanışıp Tokyo'yu keşfettikleri sahneler hareketliydi. Onun dışında Scarlett pembe donuyla camın önüne oturdu, dışarı baktı, baktı, baktı.. Tercih meselesi tabi Scarlett'i seviyorsanız bu bakışlar sizi derinden etkileyebilir. Bana dokunmadı. O donuk donuk baktıkça daha da sıkıldım :)) Sorun bende herhalde. Neyse. Bu film de böyle geçti. 1 saat 42 dakikam ziyan oldu desem yalan olmaz. Kimse kusura bakmasın. Yok ablacım haksızsın diyen varsa yorumu başımın üstünedir. Ama bu filmin bana bişey kattığını düşünmüyorum. Öte yandan bu filmin en özgün senaryo ödülü alması da şaşırttı beni. Sanırım şerefsizim benim aklıma gelmişti modunda olduğum için, özgünlük bulamadım.. Bilgiler ve fragman ile bitirelim her zamanki gibi.

IMDB Puanı: 7.9/10
Yapım: 2003 ~ ABD, Japonya
Tür: Dram, Komedi, Romantik
Oyuncular: Scarlett Johansson, Anna Faris, Giovanni Ribisi, Bill Murray, Catherine Lambert
Seslendirenler: Nancy Steiner
Yönetmen: Sofia Coppola
Senaryo: Sofia Coppola
Yapımcı: Ross Katz
Görüntü Yönetmeni: Lance Acord
Görüntü Yönetmeni: Brian Reitzell
Süre: 1 saat 42 dk
Gösterim Tarihi: 04 Haziran 2004 (Türkiye)

Konu: Bob Haris ve Charlotte Tokyo’da ikİ Amerikalıdır. Bob, Tokyo’ya bir viski reklamında oynamak için gelmiştir, Charlotte ise işkolik bir fotoğrafçı olan kocasının peşinden sürüklenmiştir. Her ikisini de uyku tutmayınca, bir gece lüks bir otelin barında yolları kesişir.

Bu buluşmanın sonunda aralarında sıkı bir dostluk başlayacaktır. Birlikte Tokyo’yu keşfe çıkarlar, Tokyolularla aralarında çok komik olaylar geçer ve sonunda bambaşka yaşamların mümkün olduğunu keşfederler.




11 yorum:

  1. Her filmin alıcısı başka. Oyunculukların ön plana çıktığı ama dediğin gibi ağır ötesi ilerleyen bir drama. Ya çok seversin ya da hiç sevmezsin bu filmi, ben de sıkılanlardandım. Beklentiler farklı veya fazlaydı sanırım. :)

    YanıtlaSil
  2. Aslında bi beklentim de yoktu filmden gerçekten. Konusuna da hakim olmadan izledim belki de hatayı orda yaptım. Neyse, teşekkürler fikrini paylaştığın için. Yalnız olmadığımı bilmek güzel :)

    YanıtlaSil
  3. scarlet ı en beğendiğim film film benim en lerim arasında sana izle diyenlerden biride benim (=
    bu filmi yanlızlık çeken anlar ya sen pek beğenmemişsin abla ama benim açıp açıp izlemek istediğim filmlerden

    YanıtlaSil
  4. Hahaha değişik bi yorum :)) Yalnızlık çekmediğim için beğenmemiş olabilirim evet. Teşekkürler, önerin için de yorum için de..

    YanıtlaSil
  5. Zevkler kişiden kişiye nasıl da farklılık gösteriyor yav. Ben bir daha suratına bakmamak üzere ne küfürler ettim bu filmi izledikten sonra, bir başkası da defalarca izlemek istiyor.
    Aynı şekilde benim defalarca izlemek istediğim başka bir filmi de başka bir kişi hiç sevmeyebiliyor. Ne güzel. :)

    YanıtlaSil
  6. Zevk-renk meselesine girmeyeyim ama, sinemada öyle cidden. Hepimiz farklı tatlar alıyoruz. Her izleyen değişik bi duygu içine giriyor. Tuhaf..

    YanıtlaSil
  7. the dark knightı sever misiniz ?yada kelebek etkisini ?

    YanıtlaSil
  8. Kelebek Etkisi'yle bu filmi nasıl bağlayacaksın ki merak ettim? Ben severim evet. O tarz psikolojik filmleri seviyorum.

    YanıtlaSil
  9. bağlamıycam bende ondan nefret ediyorum işte cidden abartısız nefret ediyorum o filmlerin oldupu dvd nin içinde başka filmlerim olmasa yemin ediyorum sobaya atıp yakarm herkesin film zevki başka olabiliyor

    YanıtlaSil
  10. Evrim de ben de ilk yorumlarımızda onu kastettik işte. Sinema dediğin sanat herkese başka şeyler hissettiriyor. Bu yüzden hepimizin favorisi başka :)

    YanıtlaSil

Yazın bakalım 😎