Kaybedenler Kulübü | 2011

Bazı filmler vardır, fenomen olurlar. Belki anlattığı hikaye çok tanıdık geldiğinden, belki de bi kesim tarafından abartıldığından.. Issız Adam mesela bu türün en sağlam örneklerindendir. Çağan Irmak'a da filme de saygım büyük. Ama her yerde repliklerini görmekten size de gına gelmedi mi Allah aşkına?! Bu senenin Issız Adam'ı da Kaybedenler Kulübü. Evet, gerçek bi olaydan esinlenilmiş enfes bi film olmuş. Fakat birilerinin elinde oyuncak edilmesin artık, lütfen! Neyse, geçelim filme.

Nejat İşler'in bütün işlerini takip ettim diyebilirim. İlk defa kendisine, gerçek Nejat İşler'e bu kadar yakın bi rolde oynadığını görüyorum. Oynarken de çok zorlandığını düşünmüyorum. Nejat İşler'in başrolü paylaştığı Yiğit Özşener ise, sessiz ve derinden ilerleyerek çok iyi işler yapmış bi adam. Filmin diğer başrolü ise Ahu Türkpençe. Güzel yüzü, sıcacık gülüşü ve başarılı oyunculuğu ile yeni nesil kadın oyuncular arasında adı anılan bir diğer isim. Ve tabii ki Serra Yılmaz. Filmdeki en güzel renklerden birisi şüphesiz. Başrollerin dışında bence filmin plasesi Rıza Kocaoğlu. Kaan'ın ev arkadaşı Murat rolünde izliyoruz kendisini. Filmde hiç bişey yapmıyor gibi görünse de, kendi içinde müthiş keyifli bi karakter.

Film aykırı iki arkadaşın, Mete ve Kaan'ın, birlikte bi radyo programı yapmalarıyla başlıyor. Bildiğimiz radyo programlarına hiç benzemeyen bu radyo programı üzerinden, ikili ilişkiler başta olmak üzere hayata dair felsefe yapıyorlar kendilerince. Kitleleri öyle büyüyor, öyle büyüyor ki, iş keyif olmaktan çıkıp sorumluluk halini alıyor. Mete de Kaan da sorumluluk alabilen adamlar olmadıkları için bi yerden sonra her şeyden kopuyorlar tabi. Filmde "aşk sonsuz mudur", "insan sevdiceğini zamanla değiştirip, aşık olunan adamdan yaşanılacak adama evirmeli midir" gibi çok sağlam mottolar işleniyor. Tabi bu mottoların çıktığı noktayı filmin adından az çok tahmin etmek mümkün. Hayat, gerçekler diye üstüne bıdı bıdı edilecek bi film Kaybedenler Kulübü ama girişte de dedik ya, oyuncak olmasın artık. İzleyelim ve sessizce dağılalım. 1 saat 45 dakika filmin uzunluğu. İzlenebilitesi çok yüksek. Şiddetle tavsiye. Ps: i love you'dan bi replikle bağlarım yazıyı. "Eğer hepimiz yalnızsak, hepimiz aslında yalnızlığımızla birlikte değil miyiz?" İyi seyirler efendim.

Spoileeer!

Kaan'ın yanında, kitap evinde çalışan adamın repliklerini ingiliz centilmeni gibi çevirerek ekrana yansıtmaları filmde en çok güldüğüm sahneler oldu. Tabi filmdeki müzikleri de es geçmemek lazım. Sigaramın Dumanı'nın çalındığı sahne ise filmin en başarılı sahnesiydi. O koro, onlarca çakmak.. Ama kim ne derse desin, MFÖ'nün Yalnız Ömür Boyu'su bu filme en çok yakışan eser olmuş.

"Birden sen gelsen aklıma, seni unutsam bazı bazı.."



Yapım: 2010 ~ Türkiye
Tür: Dram, Komedi, Psikolojik, Romantik
Oyuncular: Nejat İşler, Yiğit Özşener, Ahu Türkpençe, Serra Yılmaz, Rıza Kocaoğlu
Yönetmen: Tolga Örnek
Senaryo: Tolga Örnek, Mehmet Ada öztekin
Yapımcı: Tolga Örnek, Kemal ş.kaplanoğlu, Neslihan Dörtbudak, Murat Dörtbudak
Görüntü Yönetmeni: Burak Kanbir
Görüntü Yönetmeni: Cavit Ergun, Erdem Tarabuş, Can Gox
Filmin Websitesi: http://www.kaybedenlerkulubufilm.com/
Süre: 1 saat 45 dk
Gösterim Tarihi: 25 Mart 2011 (Türkiye)

Konu: Alternatif kitaplar basan bir yayınevinin sahibi olan Kaan (Nejat İşler) ile Kadıköy’de bar işleten, çok sıkı bir plak ve efemera koleksiyoneri olan Mete (Yiğit Özşener), 90’lı yılların ikinci yarısında, sanki bir yerde oturmuş konuşuyorlarmış ve kimsenin bundan haberi yokmuş gibi bir radyo programı yapmaya başlarlar. Yaptıkları program zaman içinde hem onların hem de dinleyenlerin hayatını değiştirecektir. Programın şöhreti hızla yayılırken Kaan ve Mete eski hayatlarına aynen devam ederler. Hergün başka kadınlarla yalnızlığını gidermeye çalışan Kaan, aradığı aşkı Zeynep’de (Ahu Türkpençe) bulur ve bu aşkı tutkuyla yaşamaya çalışır; aralarındaki hayat görüşü farklılığına rağmen... Bu arada herkesin ‘kendi kaybını’ bulduğu ‘Kaybedenler Kulübü’, toplumun farklı kesiminden insanları biraraya getirerek adeta bir ‘ortak mahalle’ de buluşturur. Kendi yalnızlıklarıyla bile dalga geçen, sisteme her gün başkaldıran, hayatın kıyısında yaşayan Kaan ve Mete’nin renkli hayatlarını yansıtan programın tutkunları, ‘Kaybedenler Kulübü’nün üyeleridir artık.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yazın bakalım 😎