Ekim özel yazısı


Soğukların bastırmaya başladığı, sıcakların hafif rüzgarlara yerini bıraktığı, kimi zaman üşüten, kimi zaman hüzünlendiren bi ay oldu Ekim. Ülkenin bi çok yeri o karamel sarı, kahverengine dönüşürken ben dahil bi çok insan duygulanır oldu. Hoşgelmiş Ekim, hoşgelmiş sonbahar.. İçeri buyrun efendim;

  • Yazın sıcağa alışan ve sakin olan bünyemin rüzgarlara ve soğuğa alışması zor olacak. Pastırma yazı falan derler de, daha biraz var sanırım o günlere. Üşüyorum arkadaş! Ocak'ta doğmama rağmen yaz çocuğuyum ben. Aslında kendimle çelişkiye de düştüğüm oluyor. Çünkü sıcağı ne kadar seversem yağmuru da o kadar seviyorum. Gökgürültüsü olmasın gerisi problem değil :))

  • Soğuk dedik ya, hastalıklar da sıraya girmeye başlar şimdi. Gerçi ben öyle her soğukta grip olanlardan değilim, hiç olmadım. Kışın 1, maksimum 2 defa grip olurum ama tam olurum, gözüm açılmaz, normalde nazlı olan ben çevremdekilerin burnundan getiririm hayatı. En iyi sevgili bilir bunu :p

  • Grip olmamamın sebebi sanırım limon yemem. Evet yanlış okumadın. Ben limonu dilim dilim yerim, bildiğin portakal yer gibi. Ama tek fark var; limonu tuzlamadan yiyemiyorum. Ekşiyorum tuzsuz yediğimde. Gerçi "limon yemenin kemiklere zararı varmış yeme" der babam hep. Azalttım canım, büyük sözü dinlerim ben.

  • Yarın akşam Almanya maçı var. Maçtan önce Arda'nın sakatlandığı haberi geldi. Zaten yeni iyileşmiş Arda'nın Almanya maçında işi ne? Hadi onun kafası çalışmıyor, bu takımın hiç mi yöneticisi, bu herifin kulağını bükecek bi tane adam da mı yok anlamıyorum. En son başlarım Almanya'sına da maçına da demişim. Gerisini hatırlamıyorum. İnşallah yine oynamak falan istemez. Lafa gelince herkesten profesyonel, herkesten Galatasaray'lı, herkesten daha çok sever takımını. Canım benim yesinler senin sevgini!

  • Dersi derste öğrenen biri olarak Açıköğretim Fakültesi'nden dersleri öğrenmek ve vermek benim için çok zor oldu. Ama çok şükür sene kaybetmeden mezun oldum. Dün bununla ilgili ufak bi not düşmüştüm bloga. Görmeyenler için link burada. 26 Ekim'de de diplomamı alıp bu defteri de rafa kaldıracağım. Darısı çömezlerin başına :))

  • Bu akşam, en geç yarın sabah bişey olmasını bekliyorum. Eğer istediğim şey olursa 2-2.5 aydır olmadığım kadar mutlu olacağım. Hani Allah'a şükür günlerim zaten huzur içinde geçiyor da, işte o huzur, mutluluk bi kat daha artacak. Çok değil saatler kaldı.

  • House'un 5. sezon da bitti. 6. sezona başladım. Her gün en az 3 bölüm izlediğim dizinin eski bölümleri bitince, yeni bölümünü bi hafta beklemek zorunda kalacağımı düşünmek tam tabirle delirtiyor beni :)) ağırdan almaya başladım. Sırf bitmesin diye. Bi an önce Huddy görmek istiyorum. İzleyenler anlamıştır :p

  • Kpss'deki kopya olaylarından sonra anladım ki bu memlekette kimseye güven olmaz. Eğer bişeyler başarmak istiyorsanız, arkanızda mutlaka birilerinin olması lazım. 24'üme sayılı haftalar kala bana bunları söyletenlere lanet okuyorum. Sınavın ikinci kısmı yenilenecekmiş. Sonra da hayırlısıyla atamalar başlar, bakalım bişey çıkacak mı?..

  • Kavak Yelleri de civcivlenmeye başladı. Yarın akşam Mine, Efe'yi görecek, Güven de Fikret'in Efe olduğunu anlayacak. Fragmanını izlemek isteyenler için link burada. Gel cuma geeeell :))

  • Neyse çok karardım bana yakışmıyor (: Sevgili; elini tutmayı özledim. Az kaldı dimi :)

Son sözü de şarkı söylesin bağlayalım artık. Murat Dalkılıç'tan geliyor, La fontaine..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yazın bakalım 😎